Prof. Dr. Mustafa Koç

Haz erteleme

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 2602
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:
İnsan psikolojik olarak iyiye meyilli bir varlıktır.Bundan dolayı iyi olanı kendisiyle iyi olmayanı ise başkası ile ilişkilendirir. Sigara paketleri üzerinde tütünün ne kadar vahim sonuçlara ulaştıracağına ilişkin yazılı ve görsel uyarıcıların birey üzerinde etkisinin olmaması da bu anlayışla açıklanabilir. Bireydebu görsel ve yazılı uyarıcılar bu anlayış doğrultusunda şöyle yorumlanıyor “evet sigara öldürür, akciğer kanserine neden olur fakat beni değil başkasını”iyilik bize kötülük başkasına. Milli Piyango bileti alan her kes paranın kendilerine çıkacağını(iyilik bize), diğerlerine hiçbir şey çıkmayacak(kötülük başkasına). Bu anlayışın bir sonucu olarak da insan sürekli yeni ve güzel şeyleri isteyen bir öncekinden aldığı hazzı almak için hep daha iyisine sahip olma isteği bireyin temel yaşam amacı haline gelmektedir. Bu da bireyi doyumsuz ve buna bağlı huzursuz, mutsuz, kaygılı ve sonuçta ruh sağlığı bozulmaya kadar götürebilmektedir. Zevklerin birey üzerindeki etkisi kozmetiktir ve birey hep bir üst düzeyde ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Önemli olan bireyin zevklerinin kurbanı olmak yerine onların efendisi olabilmesidir. Bunu nasıl başarabilir yani birey zevklerinin kölesi değil de efendisi nasıl olabilir?
Bu sorunun ilk cevabi bu bir süreçtir şeklindedir. Bu sürecin başlangıcı çocukluk yaşantılarından başlayarak benlik ve kimlik oluşturma yaşı olan 18 yaşına kadar devam etmektedir. Bu süreçte yine en önemli görev anne ve babındır. Çocukların her istediğini ölçüsüz bir şekilde, ertelemeden ve asla vazgeçmeyi öğretmeden hemen karşılanması, çocuğa istediği her şeyin anında karşılanması gerektiğine ilişkin bir benlik anlayışı ve buna bağlı bir yaşam tarzı oluşturmaktadır. Çocuğun, mahcup bir şekilde, üzülerek, kahrederek, ağlayarak istediği bir şeyin alınmasının ertelenmesi bazen de bu isteğinden vazgeçirilmesi durumunda yaşayacağı acı onuilerde yaşayacağı çok daha büyük acıdan koruyacaktır.
Bir ailenin çocuğuna bırakabileceğimaddi miras(ev, araba, para, arsa vb), sosyal miras(sılayı rahim, komşuluk, paylaşma, işbirliği vb) ve psikolojik miraslar vardır. Maddi mirasın ve sosyal mirasın etkili bir şekilde kullanılması aslında psikolojik mirasa bağlıdır denilebilir. Psikolojik miraslardan olan ve bireyin bir hazzın peşinden koşarak onun kölesi olmak yerine hazzın efendisi olmasını sağlayacaküç davranış bu süreçte çok önemlidir. Bunlar yerindeve zamanında erteleme, vazgeçme savaşmadır. Eğer bir aile çocuğuna bunları öğretirse hem maddi miras hem de sosyal miras bir anlam kazanır. Bu bağlamda çocuklarımıza hazzı ertelemeyi öğretmeliyiz.
Eskiden ne güzel adetlerimiz vardı. Bunlar haz ertelemeye ilişkin doğal ve işlevsel yöntemlerdi. Örneğin ailenin akşam yemek saatinin belirli bir saatte olması ve herkesin o saatte evde olmak zorunda olması,hiçbir aile üyesi o saate dışarıda olamazdı, kimseyemek saatine randevu veremezdi. Baba masaya gelmeden ve yemeğe başlamadan kimse yemeye başlanmazdı. Bu uygulama bireye yapmak istediği bir şeyi ertelemeyi ya da yapmaktan hoşlanacağı bir şeyden vazgeçmeyi ya da istediği şeyi o ana kadar yapabilmek için savaşmayı öğreten çok hoş bir uygulama olmasın rağmen unutulmuştur. Ramazan ayı çocuğa haz ertelemeyi öğretmek için çok önemli bir zaman ve ortamdır. Güzel hazırlanmış ve çocuğu her yönü ile uyaran uyarıcılara karşı direnmek ve beklemek ve bunun sonunda değer verilen bir şeye ulaşmak ve sabretmenin ödülünü almak hazzın peşinde koşmaktan daha huzur veren bir sonuca ulaştırdığını fark ederek bunu başaranın kendisi olduğunu görmesi çocuğa kazandırılacak en önemli psikolojik mirası kazandırır ”başarma duygusu”. Çocuğun istediği bir şeyi elde etmesi için çaba sarf etmesi istediği şeyi elde etmenin bir bedeli olduğunu fark etmesi, davranmadan önce davranışlarının muhtemel sonuçları hakkında düşünmesini sağlayacaktır. Kumbara ile para biriktirme,kendisine alına bazı eşyaların parasını kendisinin ödemesini sağlamak ve belirli bir miktar para verip buna göre ihtiyaçlarını karşılamayı kendisinin belirlemesi çocuğa hem haz ertelemeyi hem de ona seçim şansı vererek kendi olmasına katkı sağlanmış olur. Ne güzel söylenmiş, çocuklarımızın ayaklarına batan dikenleri ya biz ekmişizdir yada bu dikenleri biçmemişizdir.

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.