HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Prof. Dr. Mustafa Koç

Prof. Dr. Mustafa Koç

Anı Yaşayarak ve Anı Kurtararak Büyüyen Çocuklar

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 2312
Yorum: 0
Yazı Boyutu:
Paylaş:

Çocukların nasıl bir benliğe ve daha kalıcı bir yapı olan nasıl bir kişiliğe sahip olacaklarını belirleyen faktörlerden biri de ya da en önemlilerinden biri büyütülme tarzıdır denilebilir. Çocuğun temelde ihtiyaçları psikolojik ve fiziksel olarak ikiye ayrılabilir. Fiziksel ihtiyaçları karşılarken aynı zamanda psikolojik ihtiyaçları da karşılanabilir. Her bir fiziksel ihtiyacını karşılama sürecinde, sevgi, güven, huzur, rahatlık, ait olma vb. psikolojik ihtiyaçları da karşılanırsa çocuğun hem fiziksel hem de psikolojik büyümesi çok daha dengeli, düzenli ve tutarlı bir sürece dönüşmektedir. Böyle bir sürecin sonucunda bireyselleşmenin başlayacağı kendilik bilincinin ortaya çıktığı iki yaş sonrası psikolojik doğumda gerçekleşmiş olur. Bu süreçte çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu şey, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarının dengeli, düzenli ve tutarlı bir şekilde karşılanmasıdır. Böyle bir süreç çocuğun yetiştiği ortamı ve çocuğa bakım verenleri ön görülebilir yapar ki bunun sonucunda yaşanacak olan duygu güvendir.
Böyle bir süreçte olan çocuk içinde bulunduğu gelişimsel döneme ilişkin özelliklerin kazanılmasına katkı sağlayacak birçok gelişimsel deneyime sahip olur. Bu gelişimsel deneyimlerin başında da güvenli bağlanma gelir. Güvenli bağlanan çocuklar ayrılma ve birleşme ikilemini korkmadan deneyimler. Çocuğun güvenli yerden ayrıldığında hissedeceği kaygı ve yaşayacağı korkuyu yönetebilmesi ya da bu duyguları taşınabilecek düzeyde tutmasının tek yolu güvenli sığına dönmede her hangi bir belirsizlik yaşamamasıdır. Güvenli sığınaktan çıkıp dünyayı tanıması ve böylece kendini tanımasını sağlamın en temel yolu ve başlangıç noktasıdır denilebilir. Böyle bir sürecin sonucunda çocuk yetişkin yaşamda en çok ihtiyaç duyacağı gerçek kendiliğe ulaşabilir.
Gerçek kendilik, bireyin uyum sürecini itaat ya da özdeşleşme ile değil benimseyerek yaşaması anlamına gelmektedir. İtaat sonucu uyma davranışını sağlayan temel duygu korkudur. İnsan hangi yaşta olursa olsun uyum sürecini bu duygu ile yaşaması nerdeyse imkânsızlaşır. İtaat ederek bir başka deyişle korkarak ya da korkutularak uyuma zorlanan bireyin birçok psikopatolojik rahatsızlığa sahip olabileceğini öngörmek mümkündür. Özdeşleş sonucu uyma davranışı geliştiren bireylerde ise temel duygu değer verme ve sevgidir. Bu uyma davranışını sağlayan temel duygular ya da psikodinamikler işlevsel gibi duruyor olsa da her an değişmeye ve uyumsuz davranışların ortay çıkması mümkündür. Çünkü değer verme ve sevgi hissedilen kişiye ilişkin oluşturulan bilişsel yapının ( şema) değişmesine neden olabilecek bir belirsizlik ya da uyumsuzluk uyma davranışını ortadan kaldırır. Böyle bir durumda bireyin yaşayacağı bilişsel, duygusal ve psikolojik boşluğu ne ile dolduracağını tahmin etmek neredeyse imkânsızdır denilebilir.
Bu aşamada en işlevsel olan uyma tarzı benimseme sonucu olan uyma tarzıdır. Bu uyma tarzında bireyin yaptığı şey bir anlamda kendi evrensel ahlak ilkelerini oluşturmak yani kendi doğru ve kendi yanlışlarını belirlemektir. Bu doğru ve yanlışla kişiye gerçek kendi olma şansını vermektedir. Bu aşamada gerçek kendilik kişinin yerinde ve zamanında “evet” , yerinde ve zamanında “hayır” diyebilmektir şeklinde tanımlanabilir. Bunu başaran kişi diğerleri tarafında öngörülebilir, tahmin edilebilir, karşılanabilecek beklentiler oluşturulabilir ve bu kişi herkese güven verir. Aynı zamanda bu tutarlı tarz sayesinde diğer insanlar kendilerini ayarlayabilir ve döngü yapıcı, iyileştirici ve geliştirici bir iletişim tarzına dönüşür. Gerçek kendiliğin oluşması ve kişiler arsı ilişkilerin yukarıda bahsedilen döngüye ulaşabilmesi için çocuğun “Anı Yaşayarak Büyümesi” ile mümkündür.
Anı yaşayarak değil “Anı Kurtararak” büyüyen çocuklar neye sahip olmadan büyürler ve hangi baş etme yöntemlerine sahip olarak yetişkin yaşama hazır olurlar? Anı kurtarmak, bireyin yaptığı davranışın muhtemel sonuçlarını düşünmeden ve yaptığı davranışın diğer insanları nasıl etkileyebileceğini anlamdan sadece içinde bulunduğu zor durumu yönetebilme çabası şeklinde tanımlanabilir. Temel amaç içinde bulunduğu yoğun duygusal baskıdan bir an önce “kendini kurtarmaktır”. Anı kurtarmanın ne olduğu ve neden yapıldığını yani temel amacını ortaya koyduktan sonra sanırım şimdi bunun nasıl yapıldığı ya da yapılabileceği sorusunun cevabı verilmelidir.
Burada uzun bir liste yapmak yerine bu sürecin temel belirleyici olan bir yöntemden bahsetmek gerekir ki bu yöntem adı “inkârdır”. Aslında gelişimsel olarak bakıldığında çocuğun kendi korumak için ilk başvurduğu temel baş etme yöntemi “ben yapmadım” söylemiyle dışa vurduğu “inkârdır. Denilebilir. Özellikle okulöncesi çocukların başvurduğu bu yöntem bu dönemde normal karşılanmalıdır. Esas önemli olan çocuğun bütün gelişimsel dönemlerde bu yöntemi halen temel baş etme yöntemi olarak kullanmaya devam etmesidir. Yetişkin yaşamda inkâr daha karmaşık bir tarzda kullanılmaktadır. Bunların başında sorumluluk almamak, seçimlerin sonuçlarını üstlenmemek, inisiyatif almamak ve karar verememek şeklinde yaşanabilmektedir. Böyle bir kişinin gerçek kendilik düzeyine ulaşması nerdeyse imkânsızdır. Bekli de asıl soru bu çocuklar nasıl böyle bir yetişkine dönüşmektedir olmalıdır. Eğer çocuk gelişimin kritik evrelerini ve özellikle de okula başlayıncaya kadar geçen süreyi, sürekli eleştiri, suçlama, aşağılama, onaylamama, takdir etmeme, ihmal ve reddetme tutum ve davranışlarla geçirirse baş vuracağı tek yöntem inkar etmek olacaktır. Çünkü kendi bu yoğun ve sürekli baskıdan kurtarmanın tek yolu olanları ve en sonunda da kendini inkar etmek olacaktır. Daha somutlaştırmak ve daha basitleştirmek için, eğer çocukla kurulan iletişimin ilk kelimeleri “neden”, niçin” ve “nasıl” ile başlarsa bu çocuk olabileceği kişiyi yani gerçek kendisini yok ederek olması isteten kişiyi fakat sahte kendiliğini oluşturur. Çünkü en temel ihtiyacı olan hayatta kalma ihtiyacını ancak böyle karşılayabilmektedir. Biyolojik var olan bu bireyin psikolojik doğumu asla gerçekleşmeyecektir, çünkü anı yaşamak yerine anı kurtararak hayatta kalmayı öğrenmiştir.
Sonrası, doktor, sonra il il ve en sonunda da hoca gezme süreci başlar! Haydi kolay gelsin……….

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.