Süper Admin
YİNE BELEDİYE PREFABRİKLERİ SORUNU ,YİNE HÜSRAN…
“Rabbim kimseyi yanlışı savunan bir ahmak, yalanı örten bir ortak etmesin…”
Daha önceki yazılarımda belediye prefabriklerinden ve burada yaşayan insanlardan bahsetmiştim.
Ben onları ve o bölgeyi,kayıt için bir aileyi ararken fark edip tanıdım.
14 aile,14 farklı hayat…
O yoldan defalarca geçmiştim ama ön tarafında inşaat yapıldığından,prefabriklerde işçilerin kaldığını düşünmüştüm.Dönüp bakmıyordum bile…
Meğer o konserve kutusu gibi evlerde aileler yaşıyormuş…
Çocukları fark edince girdim içeriye doğru…
Büyük bir avlu ve çevresinde ikili birleştirilmiş teneke evler.Merak edip bir evin içine müsaade alarak girdim.Girişte normal bir oda ve bir köşesinde mutfak tezgahı var.Bitişiğinde banyo-wc ve yanında küçük bir oda.
“Burada kaç kişi yaşıyor? diye sordum.
“Abla biz 7 kişiyiz.” deyince ,çok şaşırdım.
Çocuklara baktım,en büyüğü 15 yaşında bir kız çocuğu.
“Nasıl sığıyorsunuz buraya?”diye sorduğumda
“Ne yapalım.Buna şükür.Eşimin bir arkadaşına kefillikten dolayı çok kredi borcu var.Çalışıyor ama aldığının çoğu kesiliyor.Çocukların okulu,diğer masraflar derken kira veremedik.Allah razı olsun Ali başkan bizi buraya yerleştirdi.”diye cevap verdi.
Şaşkınlığımdan kafamda çok sormak istediğim sorular vardı.
“Kaç aile var burada?”diye devam ettim sorularıma
“14 aileyiz.Kimi çocukları tarafından sokağa atılmış yaşlılar,kimi maddi sıkıntı çeken aileler,kimi sakat ne ararsan var abla.”dedi.
Bizim işimiz insan olduğu için belediyemizin de insanımıza çok iyi şartlarda olmasa da sahip çıkmasına sevinmiştim.
Hak’tan gelirse himmet, halka da edilir hizmet.
Efendimiz’in (S.A.V)
“Adaletli ve iyi yöneticiler benimle beraber haşr’olunacaktır.” hadisini unutmamak gerekir.
Herşey buraya kadar güzeldi.
Ama kardeşimizin bir sıkıntısı olduğu da yüzünden belliydi.
“Ama bize buradan çıkın diyorlar abla.”deyince işin rengi değişti.
“Geçenlerde Ali başkan gelip, yeter artık 10 senedir oturuyorsunuz,Buralar başkasına satıldı.Bakın başınızın çaresine dedi.Şimdi kara kara düşünüyoruz.”diye devam etti sözlerine.
İşte bu olmadı…
Bu iş böyle olmamalı…
İnsanlarla top gibi bir öyle bir böyle oynarsan eğer;
Ayağınıza aldığınız o toplar bir gün gelir suratınıza patlar.
Hendek te sayılarını bilmiyorum ama pek çok inşaat ve malzemeleri yapan firmalar var. Sizin de dahil eski başkan yeni milletvekili adayı.
İlçemizde belediyeye ait hiç mi boş arsa yok? İstenirse o da bulunur.
Her bir firmanın bir oda,bir salon tek katlı 1 tane ev yapabilecek güçte olduğunu biliyorum.Mallarının zekatı olsun ya…İçine de çıkma malzeme kullansınlar gerekirse…
İnsanlar buna da razı…
Hadi ben 15 tane ev diyorum yapılsa…
Fazlası yapılır aslında…
15 ihtiyaç sahibi aile faydalansın ,onlara bir nefes verilmiş olsun ne kaybedersiniz…
Benim için insana hizmet budur .İnsanlar yaptığınız hizmetlerden rahat bir nefes aldıkları sürece sizlerde nefes alırsınız.
Binaların geliştirilmesi bir kıvılcım veya bir sarsıntı kadardır.
İnsanın geliştirilmesini ise hiçbir kuvvet yıkamaz.
Bir ailemle sohbet ederken bana “Bana ne Bayraktepe den bana ne HGM den. Düşmüşüm yaşama derdine.Benim ne oraya verebilecek param var ne de gidecek arabam.Aldığım ücret ancak yetiyor.Ayın sonunu zor getiriyorum zaten.
Bayraktepe de kahvaltı,HGM de havuz sefası bize göre değil kardeş.O işler paralı insanlara göre…”diye yakındı.
Sizlere bu konuyla ilgili de yazacaklarım var ama sonraki yazılarım da bahsetmek istiyorum.
Şimdi konumuz, zamanında ne amaçla yerleştirilmiş kendileri bilir,bu prefabriklerde yaşayan insanlarımızın bu gün getirildikleri durum…
Madem böyle güzel bir hizmete sebep oldunuz,lütfen bitirmeyin ve devamını getirin.
Yapılan projelerin sonlandırılması başarısızlıktır.
Bu başarısızlığı yaşamaktansa projeyi geliştirmekte fayda olacağını düşünüyorum.
Belediye Başkanlığı na emanet olarak getirilseniz bile siz emaneti alansınız.Bu emaneti size verenlerin kağıda yazdıklarını yapacaksanız ne hükmünüzün olduğunu anlayabilmiş değilim.
İnşallah sözlerimi de anlayabilirsiniz.
Allah a emanet olun…