HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Prof. Dr. Mustafa Koç

Prof. Dr. Mustafa Koç

Yaz Tatili ve Genetik Mirasımız

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 856
Yorum: 0
Yazı Boyutu:
Paylaş:

Yaz tatili başladı. Tatil, rutinleşmiş iş ve sosyal yaşama bir ara vermektir. Ezberlenmiş bu yaşam tarzımıza ilişkin ezber bozmak bizi bir sonraki iş ve sosyal yaşam için bir anlamda şarj ve motive ediyor. Tatil deyince çağrıştırdığı şey, belirli bir süreliğine başka yerlere gitmek, gezmek ve eğlenmektir. Aslında tatil, etkin dinlenme dönemidir. Tatile gidip dönen insanlarla konuştuğunuzda geçen süreyi ne kadar yoğun ve dolu dolu yaşadıklarını anlatırlar fakat sonunda şunu söylerler “Yorulduk ama değdi.” Tatil, başka yerlere gitmediğimiz zaman bulunduğumuz yerde zamanı dolu dolu yaşayabileceğimiz bir formatta değerlendirilmediğinde tatil bizi dinlendirmek yerine yoran bir zaman dilimi haline gelmektedir. Günümüz ekonomik şartları göz önüne alındığında herkesin tatilde yeni bir yerlere gitmesi daha önce görmediği yerleri görmesi ve böylece tatilini değerlendirmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bunun için biz o cennetlere gidemiyor- sak bulunduğumuz yeri cennete çevirmeye bakalım. Tatil bir anlamda bir yıl boyunca birikmiş zehrin dışarı atılmasıdır. Bunun içinde ihtiyaç duyduğumuz bizi anlayan, bizi bilen, bizi seven ve böylece bizi bize sevdiren insanlarla birlikte olmaktır. Çünkü insanın zehrini insan alır ve bunu ancak yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip insan(lar) yapabilir.

Tatilde en çok sıkıntıyı çeken çocuklardır aslında. Onlar gönüllerince bir şeyler yapmak isterler çünkü enerjilerinin boşalması gerekir. Eğer tatile de gidilemiyorsa alışılagelmiş çevrede alışılagelmiş işleri yapmaktan daha sıkıcı bir şey yoktur. Çünkü aynı şeyleri aynı şekilde aynı yerde yapmak çok sıkıcıdır. Bu bağlamda çocukların tatildeki yaşantılarını zenginleştirerek enerjilerini boşaltmak ve aynı zamanda bu etkinliklerle de çocuğa sosyal yaşam için gerekli becerileri ve tutumu kazandırmak yetişkinlerin elindedir. Çocukların yapacağı etkinlikler yerel yönetimler tarafından desteklenmeli ve hatta organize edilmelidir. Çünkü genetik yeteneklerimiz ancak doğru gelişimsel deneyimlerin uygun zamanda uygun şekilde yaşanmasıyla ortaya çıkar. Bu bağlamda bazı etkinlikler ve yetişkin yaşama olabilecek yansımaları aşağıda verilmiştir.

Çocuklarla Birlikte Kamp Yapın:

Kamp çadırınızı, uyku tulumlarınızı hazırlayın ve kamp yapmaya çıkın. Gidecek bir yer bulamazsanız bile evinizin bahçesinde bunu deneyin. Zeki çocukların en temel özelliği çok fazla uyarıcıya ihtiyaç duymadan gerekli ilişkilendirmeleri yapabilmeleridir.Çadır ortamında dahi ev yaşamında gerekli olan davranışları ve sorumlulukları yerine getiren bir çocuk yetişkin yaşamda değişen şartlara ve ortamlara zorlanmadan uyum sağlayabilecektir. Kamp şartlarında beklenmeyen durumlar- la başa çıkma becerisi yetişkin yaşamda krize müdahale ede- bilme becerisinin de temelini oluşturacaktır.

Bir Sebze ya da Meyve Yetiştirin ve Yiyin:

Bir canlının bakımını üstlenmek, onun yaşaması için gerekli olan işlerin yapılmasına ilişkin sorumluğu almak, sosyal yaşam için gerekli olan birçok tutumun da temelini atmaktır. Böyle bir etkinlik çocuğa; empati kurma, sorumluluk alma, planlı olma, haddini bilme, dürtü kontrolü ve paylaşma becerileri için mükemmel bir temel oluşturur.

 

Uçurtma Uçursunlar:

Öncelikle çocuğa nasıl uçurulacağını öğretin. Bunun için önce siz yapın. Öncesinde, anında ve sonrasında ne yapması gerektiğini model olarak ona gösterin. Bu etkinlik çocuğun hem büyük hem de küçük kas gruplarını etkin bir şekilde kullanmasına katkı sağlayacaktır. Bu da çocuğun kontrol algısını güçlendirecektir. Kontrolün kendisinde olduğunu düşünen çocuklar sosyal yaşam için olmazsa olmaz “bağımsızlık” duygusunu kazanırlar.

Ateşböceği Yakalasınlar:

Ateşböceği yakalamak, çocuğun sahip olduğu enerjiyi olumlu bir şekilde harcamanın bir yoludur. İzin verin ateş- böceği yakalasınlar. Sonrasında tekrar doğaya bıraksınlar. Ateşböceğinin yerine kendilerini koysunlar, ateşböcekleri yakalanınca neler hissettiklerini soralım. Daha sonra serbest kalınca neler hissettiklerini soralım. Bu iki etkinlik sonrası hissedilen duyguların bizi nasıl etkileyeceğini tartışalım. Bu etkinlik çocuğa yaşam için el freni olan ve bitmemiş işlerini bitirmenin en işlevsel yolu, affedicilik yönünü kazandıracak- tır.

Çocuklarla Birlikte Yürüyüş Yapın:

Çocuklar gelişim sürecinin kritik evrelerinde kazanmaları gelişimsel özellikler vardır. Bu gelişimsel özelliklerin kazanılması ancak doğru gelişimsel deneyimlerle olabilir. Yani çocuk yürümeyi öğrenmesi için belirli bir zaman diliminde elinden tutmak gerekir. Eğer bu gelişimsel deneyim olmaz ise çocuk hayata karşı uygun duruş koymayı öğrenemez. Bu bağlamda çocuk yerinde, zamanında ve dozunda ertelemeyi, vazgeçmeyi ve savaşmayı öğrenmek zorundadır. Yürüyüş esnasında çocuk bazen dinlenmeyi erteleyecek çünkü dinlenirse programın gerisinde kalacak ve bazen de bundan vazgeçecek çünkü vazgeçmezse zarar görecek ve bu şartlara dayanmayı öğrenecek. İşte çocuk bu etkinlik sayesinde yetişkin yaşamda ruh sağlığını koruyacak en temel iki anlayışın da temelini at- mış olacaktır. Bunlardan birincisi sahip olduklarının farkında olarak “şükretmek” ikincisi de gelecekte belirlemiş olduğu hedefe ertelemeden ve vazgeçmeden ulaşmak için çalışmak ki bu da “sabretmektir”.

Çocuklar Kendi Aralarında Su Savaşı Yapsınlar:

Suyun hem sesinin hem de kendisinin insanı iyi hissetti- ren ve iyileştiren bir yönü vardır. Su savaşı etkinliği suyun bu iki özerkliği yanında çocukların sahip oldukları negatif enerjinin uygun bir şekilde dışa vurumunu sağlayabilmesi açısın- dan önemlidir. Uygun zaman diliminde çocuğun bu saldırganlıkla ilgili enerjisini bu şekilde dışa vurması onun ileride iş birliği, birlikte yaşama, paylaşma ve sorumluluk alma gibi olumlu özelliklerin kazanılmasına katkı sağlayabilecektir.

 

Limonata Satsınlar:

Aileler yerel  yönetimlerle  işbirliği  yaparak  “Limona-  ta Yapmak Bizden Satmak Çocuklardan” adı altında uygun yerlerde limonata satmalarını sağlamaları, çocukların bir sorumluluk almak ve bunun sonuçlarına katlanmalarını sağlamak açısından güzel bir etkinliktir. Yalnız bu etkinlik asla çocukların kendi aralarında yapacakları bir yarışa dönüşmemesi gerekiyor. Bunu önlemenin en temel yolu limonata satma konusunda birbirilerine yardım etmeleri, birbirilerinin limonatalarını övmeleri ile mümkün olur. Bu etkinlik çocuğa yaşamı bir yarış içinde değil paylaşma ve işbirliği içinde yaşama anlayışı kazandırması açısından önemlidir.

Hayal Kursunlar:

Çocukların kazanmaları gereken düşünce formu soyut düşünmedir. Görsel izlenimlerin düşünce sürecini etkilemesini engellemenin en işlevsel yollarından biri de hayal kurmaktır. Çocuklara belirli konularda belirli zaman diliminde hayal kurmalarını ve bu hayallerini yazmaları uygun bir zamanda da bir araya gelerek paylaşmaları istenebilir. Bu durum çocuğa bir başlatma, sürdürme ve sonlandırma fırsatı ve bunun sorumluluğunu alabilme cesareti verebilecektir. Bu aynı zamanda çocuğa yetişkin yaşamda kendi sorumluluğu- nu alabilmek için müthiş bir hazır bulunuşluk sağlayacaktır. Kazandıkları paranın bir kısmını kendilerine, bir kısmını ailelerine ve bir kısmını da yardıma muhtaç çocuklara versinler. Bu etkinlik aynı zamanda çocuğun bireyselleşmesi ve sosyalleşmesi için uygun gelişimsel yaşantı oluşturabilir.

Araba Yıkasınlar Bahçe Sulasınlar.

Televizyon, bilgisayar ve mobil telefon çocukların gün- lük yaşamlarını herhangi bir fiziksel etkinlikte bulunmadan doldurabilmektedir. Gerçek dünyayı sanal bağlamda öğrenen çocuklar uyum sorunları yanında birçok gelişimsel sorunlar da yaşayabilmektedirler. Araba yıkamak bahçe sulamak çocuğun ezberlenmiş olan bu yaşam tarzına ilişkin zincirini kırmak için uygun bir etkinliktir.

Kuşlara Yem Versinler:

Kuşların yemeleri için uygun yerlere kuşyemi koymak ve onların gelip o yemi yemelerini beklemek çocuğa büyük bir huzur ve mutluluk verir. Bu çocuğa bir şeye ulaşmak için elin- den geleni öncelikle yapmayı sonra da umutla beklemeyi ve sabretmeyi öğretir.

 

Şimdi ve burada yarının insanını yetiştiriyoruz. Ya da öyle sanıyoruz. Biz şimdi ve burada yarın istediğimiz insanı yetiştirmeye çalışıyoruz ve sanırım en büyük hatayı şimdi ve burada yapıyoruz. Aslında biz şimdi ve burada yarın olabileceği insanı yetiştirmeliyiz. Ne olabilecekse olsun (hangi meslek sahibi olursa olsun) ama mutlaka ve mutlaka iyi insan olsun.

 

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.