Prof. Dr. Mustafa Koç

UZAKTAN EĞİTİMDE VELİ VE ÖĞRENCİ OLMAK

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 1363
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:

Öğrenme, bireyin olgunlaşma düzeyine uyun çevresiyle kurduğu etkileşim sonucunda davranışlarında meydana gelen olumlu ya da olumsuz kalıcı davranış değişikliği olarak tanımlanabilir. Bu tanımda öğrenmenin gerçekleşmesi öncelikle bireyin bir etkileşim içinde olması ve bu etkileşimin onun olgunlaşma düzeyine uygun olmasına bağlıdır. Olgunlaşma düzeyinin üstünde olan bir etkileşimde başarısızlık ve sonrasında kendine güvensizlik, olgunlaşma düzeyinin altında bir etkileşim ise ilgisizliğe ve sonrasında bıkkınlığa yol açabilmektedir. Bu iki durumun oluşmaması için ön koşul, bireyin her yönü ile çok iyi tanınması ile mümkündür. Bu koşul yerine getirildikten sonra yapılacak olan ikini şey ise öğrenciyi düzenlemek yerine öğrencinin özelliklerine göre ortamı düzenlemektir.

Pandemi sürecinde bildiğimiz fakat çok fazla ihtiyaç duymadığımız uzaktan eğitim kavramını daha iyi tanımaya başladık ve uzaktan eğitim uygulamalarına muhtaç hale geldik. Bu uygulama, çocukların tanınması sürecini çok daha önemli ve hatta gerekli hale getirdiği gibi özellikle ortam düzenlemenin hayati bir öneme sahip olduğunu ortaya koymuştur. Televizyon ya da bilgisayar karşısında ders dinleyen bir öğrencinin eğitsel, sosyal ve psikolojik olarak gelişmesinin sağlayacak önlemelerin alınabilmesi için bu üç boyutta ne tür problemlerin olabileceğini bilmekle mümkündür. Eğitsel olarak çocuğun öğrenmesine katkı sağlayacak etkileşimler olabildiğince sınırlanmıştır. Etkileşimde olduğu sadece ders anlatan öğretmendir ve tek yönlü bir etkileşim söz konusudur. Sürekli dinleyen, not alan ve anlatılanları hatırlamak için bir anlamda ezberleyen bir öğrencinin eğitsel anlamda bir kısır döngü içine gireceğini söylemek mümkündür. Bu kısır döngü içinde olan öğrenciyi süreçte tutmak neredeyse imkânsızıdır. Unutulmamalıdır ki böyle bir süreç asla eğlenceli değildir, çünkü eğlenilmeyen bir yerde öğrenmede gerçekleşmez.  Soru sormanın sınırlı hatta bazen imkansız, bir başkasının sorduğu soruyu ve bu soruya verilen cevabı duymamanın, yapılan bir etkinliğin paylaşılamaması kısacası doğrudan ve dolaylı öğrenmenin olabildiğince sınırlandığı hatta bazen tamamen ortadan kalktığı bir süreçten kalıcı davranış değişikliği beklemek sanırım hayalcilik olur.

Okula gitmek, sınıfa girmek, derse katılmak, ödevini sınmak, parmak kaldırmak, bazen sınıfta hayal kurmak, teneffüse çıkmak, oyun kurmak, kurulan oyuna dahil olmak, yemek kuyruğuna girmek, servise binmek, bazen bir arkadaşına küsmek sonra barışmak vb. bir çok gerçek ve hayali yaşantı okulda gerçekleşmektedir. Gerçek yaşantılar ya da etkileşimler olmadan kişi kendisini var edemez. Uzaktan eğitim hem gerçek hem de hayali bu etkileşimleri olabildiğince sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda uzaktan eğitim sürecinde öğrencinin sadece akademik yönüne odaklanıp sosyal ve psikolojik yönünü ihmal ettiğimiz sürece bir nesli özellikle okulöncesi, ilkokul ve ortaokul çağı çocuklarının oluşturduğu nesil risk altındadır denilebilir. Yeri gelmişken, bu bağlamda gün aşırı olsa da yukarıda bahsedilen risk altında olan çocuklar için gün aşırı olsa da okullar açılmalıdır.

Uzaktan eğitim sürecinde psikolojik olarak çocuklarda ortaya çıkan tablo, düşünce, duygu ve davranışlarını belli bir hedefe göre ayarlama becerisi olan öz düzenlemenin zayıflamasıdır. Bu becerinin zayıflaması sonucunda öğrenci öğrenme sürecinin aktif değil pasif bir katılımcısı olmasına neden olmaktadır. Sorumluluklarını yerine getirmek için değil bir anlamda yasak savmak için sürece dahil olan bu öğrenciyi “kendim gurbet elde gönlüm sılada” türküsü en iyi şekilde ifade etmektedir. Düşüncelerini, ne öğrenmeliyim, neden öğrenmeliyim, nasıl öğrenmeliyim, öğrenirsem ne olur, öğrenmezsem ne olur, bu öğrenmenin kendime olan katkıları nelerdir vb. şeklinde düzenleyebilen, öğrenememe kaygısını, öğrenmenin sevincini yaşayabilen ve davranışlarını düşünce ve duygularına göre ayarlayabilen öğrenciler kendine yetebilen, kendini taşıyabilen, kendini kabul edebilen kısacası kendini yöneterek dünyayı yöneten kişilere dönüşebilir.   

Bütün bu açıklamalar ışığı altında uzaktan eğitim sürecinde öğrencisi olan velilerimize birkaç öneride bulunmak isterim.

1-Çocuk okula gider gibi uzaktan eğitim başlamadan önce, öz bakımı, kahvaltısı, işlenecek dersleri ve bu derslere ilişkin önceki ders nelerin işlendiğini ve ödevlerini kontrol edebileceği zamanı olacak şekilde uyandırılmalıdır. Bu süreç tutarlı ve sürekli bir döngü içinde olmalıdır.

2-Öğrenci televizyon ya da bilgisayar karşısında mutlaka okul kıyafeti ile oturmalıdır. Çünkü okul kıyafeti çocuğa öğrenci olduğunu, öğrenme sürecinde olduğunu ve kendisini disipline etmesi gerektiğini hatırlatan önemli bir uyarıcıdır.

3-Öğrenci olabildiğince özel bir ortamda, yalnız başına ve sakin bir ortamda dersi dinlemelidir.

4-Dersin olduğu ortamda öğrencinin dikkat dağıtmasına neden olacak uyarıcıların olmaması gerekir. Bu bağlamda öğrencinin dikkatini dağıtan nesnelerin ya da eylemlerin belirlenerek ortamdan uzaklaştırılması gerekir.

5-Derse başlamadan önce neler hissettiği konusunda konuşulması onun derse odaklanmasına katkı sağlayacak bir uygulamadır. Bu şekilde ders işleminin, arkadaşlarından uzak olmasının, öğretmeninin uzakta olması vb. durumlarla ilgili ona ne hissettirdiği sorulmalı ve sadece dinlenmeli, duygularını fark etmesine, tanımasına ve dışa vurmasına izin verilmelidir. Burada unutulmaması gereken şey çocuk duygularını dışa vurmaya başladığında lütfen ona öncelikle gerçekleşmesi mümkün olmayacak sözler vermeyin ve tavsiyede bulunmayın. Bırakın sadece farkına vardığı, tanımladığı duygusunu dile getirsin. Unutmayalım ki dile dökülmeyen duygu bizi, dile dökülen duyguyu ise biz yönetiriz.

6-Ders bittiğinde hem hatırlamaya ve özellikle çıkarım yapmasını sağlayıcı sorular sorarak dersi daha kalıcı hale getirmek mümkündür. Sadece hatırlamaya dayalı sorular çocuğu ezbere, çıkarım yapmaya dayalı sorular ise, analitik, eleştirel ve yaratıcı düşünmeye sevk eder.

7-Ödevlerini aşamalı hale getirerek yapmasını sağlamak hem başarma duyusunu hem de yeterlik duygusunun gelişmesine katkı sağlar.

8-Sosyal anlamda etkileşimin zenginleştirici etkinlikler bağlamında gelişim düzeyine, ilgi ve yetenekleri özellikle takım sporlarına yönlendirilebilir.

9-Uzaktan eğitim sürecine olan çocuklarda haz erteleme düzeyi olabildiğince azaldı denebilir. Bunun anlamı öğrencinin daha çok isteklerine odaklı olarak zaman ve enerjisini harcadığı demektir. Bu bağlamda çocuğun yerinde ve zamanında olmak şartıyla isteklerinden vaz geçmeyi ve ihtiyaçlarını de erteleyebilme becerisi kazanması gerekir. Bu beceri bir ailenin çocuğuna bırakabileceği en önemli “psikolojik sermaye”dir.

10-Çocuğu telefonla ya da sosyal medya aracılığı ile de olsa özellikle öğretmeni ve arkadaşları ile görüştürün. Okulda olsaydın şimdi ne yapardın, teneffüste olsaydın kiminle ne oynardınız vb. sorular sorarak çocuğun okulla olan bağını korumaya çalışalım.

11-Fiziksel mesafeyi korumaya, maske takmaya ve ellerimizi temiz tutmaya özen gösterelim ki çocuklar da bizi model alsın.

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.