Aydın Birinci
Söndürelim Işıkları
Bazen insanlar, olaylar ve insanlar karşısında öyle çıkılmaz durumlarda kalabiliyor ki, yaşadığı şaşkınlıklarla beraber, her şeye duyarsız olmayı seçebiliyorlar
Birçok insanimiz, yaşadığı toplum içerisinde kendi ve toplumun selameti için mücadele etme ruhunu bile yitirmeye başlıyor. Adeta uyuşturulmuş gibi hissizleşme, boşlukta yaşıyormuş gibi de görmemezlikte davranmaya devam ederek ,yanlış bildiklerinde dahi tepkisizliği seçmektedirler.
Halbuki bu tür davranışları huy edinenler, bir zaman sonra kendilerine de gelebilecek zararları hesap edemezler.
Bana ne, sana necilik öyle kaplamış ki etrafı... Yaşadıkları bölge içerisinde, bu iki kalıbı benimsemeyerek mücadele edenlerin yollarından geri dönmelerini ve inandıkları yolda güçsüzleştirilmelerini sağlamaktadır.
Asıl şaşırtıcı olan ise, gördükleri kotu olaylar karşısında tepki gösteren arkadaşlarını, tanıdıklarını ve bildiklerini söyledikleri halde birçok insanın olaylara değil de arkadaşlarına tepki göstermeleridir.
İşte bu tür davranışlar, doğru bildiğin yolda ilerlemede cesareti yıkan en büyük etkendir.
O zaman insan devam edemiyor. Gücünü kaybediyor. Ne kadar toparlanmaya çalışsa da olmuyor.
Savunmak istediğin ya da düzeltmek istediğin durumlar öyle çirkin bir hal alıyor ki sonucunda fatura sana bile çıkarılabiliniyor.
Savunduğun değerlerde ve gördüğün zarar verici etkenlerde ne kadar dimdik durmaya çalışsan da ayağına tekmeyi, o değerleri savunmayanlar ve o zararları kendileri verenler değil, seninle aynı şeyleri düşünmüş ve ayni değerleri savunmuş kişiler vuruyor.
Canını bunlar yakıyor.
Karşıt görüşte olanlara karşı güçlü kalabilsek de yandaş olanların suskunluğu o gücü söndürür.
Çok karamsar ve kasvetli sözcükler dökülüyor kaleminden diyebilirsiniz.
Ancak yaşadığımız şu fani dünyada geçirdiğimiz zamanların içinde tanık olduğumuz ve yıprandığımız olayların neticesidir böyle düşündüren.
Sizi istemediğiniz ve hak etmediğiniz kalıba koymak isteyenlerin tavırlarıdır pes ettiren.
Kişisel bakmayarak beraberlik duygusuyla yaptıklarının yüzüne sonradan kişiselleştirilerek vurulmasıdır üzen.
Bu anlattıklarımı yaşayanlar nasıl etkilenmezler ki yaşadıklarından.
Mümkün değil.
Ama yine de nereye gidiyor olmamızı sorgulamamak elde değil.
İnandıklarımızı söyleyemeyerek, savunamayarak ve düzeltmeye geç kalınsa bile uğraşmayarak, huzurlu ve rahat bir dünya, sağlam ve düzgün bir gelecek düşünülemez.
Belki bunları düşündüğümüz halde dile getirebilecek güçte ve cesarette olamayabiliriz.
Ama olanlara da köstek değil destek olmak gerekir.
Sizlerin cesaret edemediklerinize cesaret edenlerin, üstelik aynı düşüncede olduğunuz halde, yaptıklarına değil de hatalarına bakmanız ne kadar cesaret verici manidardır.
Bu şekilde hareket edenler, yandaş görünüp karşıt tarafın ekmeğine yağ sürmelerine sebep olurlar.
Savunduklarınızı savunanların yollarına taş koymaktan başka işe yaramaz.Cunku sizlerin içinizde savunduklarınızı eyleme dönüştürenlerin zararınadır bu tür davranışlar.
Yaşadığımız toplum içerisinde toplumumuza zarar veren durumları fark ederek fark ettirmeden, gördüğümüz halde görmemezlikten gelerek yaşamayı tercih edeceksek eğer,
Kapatalım perdeleri...
Kilitleyelim kapıları...
Söndürelim ışıkları...
Bari çoluk çocuk fark etmesin, görmesinler kötülükleri.
Tercih sizlerin.
Allah a emanet olun...