HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Süper Admin

Süper Admin

SİZİN HESAP BİZE UYMAZ, YİNE HESAPLA, LAF ANLAMAZ

Yazar: Süper Admin
Tarih:
Okunma: 931
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:

En güzel duadır ;
"Allah cc. seni kimseye muhtaç etmesin."

Yaşadığımız bu zamanda ve ilcemizde sadece benim bildiğim, yardım kurumları, vakıflar, sosyal hizmetler gibi ihtiyaç sahibi ve muhtaç insanlarımıza yardımcı olacak birçok yer ve kurum var.

Hatta partilerin kadın kollarında,partilerle beraber çalışan yan kollar da yardım amaçlı çalışmalar yapılmaktadır.

Yardım konularinda bu güne kadar anlayamadığım tek nokta;
bu yardımlardan yararlanacak kişilerin ya da ailelerin seçimini nasıl yaptıkları olmuştur. 

Bu konuda o kadar sinir bozucu haksızlıklara şahit oldum ki ve hala şahit olmaya devam ediyorum ki, ellerine aldıkları yetkileri adaletsiz ve hak yiyerek kullananlara bazen söyleyecek bile söz bulamıyorum. 

Zaten söylesem , ya yalancı oluyorum ya da menfaatçi...
ya da "aman bizden olmadığını  açıkla " gibi dışlamalarla tek bırakılıyorum. 

Sizce umurumda mı tüm bunlar?
Asla değil. Olamaz da...

Neyse ;konumuza dönersek...

İnsan ihtiyaç sahibi durumuna nasıl düşer? 

Temel giderlerin gelirden yüksek olması halinde, doğal olarak, o aile ihtiyaç sahibidir.

Asgari ücret ile çalışan bir baba,
çocukları küçük olduğu için çalışamayan bir anne ve evde iki,üç ya da dört çocuk...

Aman...
Beş çocuk, altı çocuk deyince zaten suçlu anne ve babadır. 
O anneye yardım edilmediği gibi karşınıza 
"Doğururken bana mı sordun ." deme hakkına sahip olduğunu sananlar da ortaya çıkar...

Hele ki; prosedürü tutturamazsan ,sen yardımı hiç hak etmiyorsun.

Eşin çalışıyorsa,evinde eşya varsa üstelik balkonuna bile halı sermişsen asla yardım göremezsin. 

Evet...
Şimdi sizlere belki bu yazdıklarım anlamsız gelebilir.
Ama ben bunlara ve daha fazlasına şahit olduğum için bunlari yazabiliyorum.

Görmediğim,şahit olmadığım bir konu hakkında hakikatleri iyice araştırmadan ve soruşturmadan yazmam, güvenmeden ve irdelemeden de kolay kolay kimseye inanmam.

Görevleri mağdur ve ihtiyaç sahibi aileleri tespit ederek,onlara yardımcı olmak olan yerlerde çalışanların,  çalışma prensipleri oturdukları yerden olduğu için,bu kişiler de ellerine verilen belgelere göre hareket etmektedirler.

Belgelere baktığınızda, başvuru yapan ailenin üzerine kayıtlı hiçbir mülk yok, çalışan kimse de yok görünebilir. 
Fakat,
yerinizden kalkıp ,araştırma yaptığınızda veya şikayetleri gözden geçirdiğinizde ,
o ailenin oturduğu ev bir büyüğünün üzerine hatta kiracısınin dahi olduğunu,işsiz görünen babanın yurt dışında çalıştığını, paralarını da hangi hesapta biriktirdiklerini öğrenebilirsiniz. 

Asıl vahim olan ise, gerçek magdurlarin sizlere yaptığı  başvurulara karşı cevabınız, "senin eşin çalışıyor. " olması. 

Tabi ki çalışacak ancak,
Vatandaş asgari ücret ile çalışıyor. 
Aldığı ücret belli 1500 TL. 
Kira en düşük 500 TL. 
Elektrik ve su, yakıt,gıda,muhtelif ihtiyaçlar, eğitim masrafları vs. en düşük ihtimal ile siz düşünün siz yapın hesabı o zaman.

Bakalım sizlerin hesap çarşıya uyacak mi?

Hani karşınıza gelenlere "eşin çalışıyor ." diyorsunuz ya...

Ben de merak ediyorum aslında, prosedürünüze göre, 
çocuk parası verdiğiniz ve her sene kömür yardımı yaptığınız kişilerin eşlerinin yurt dışında çalışması mı, kullandıkları mülklerinin üzerlerine kayıtlı olmaması mı  onları ihtiyaç sahibi yapıyor. 

Size başvuranların evlerine gidin de onları bir dinleyin hatta bir bardak çaylarını için. 
Evlerindeki eşyalara bakarak değil sorunlarına bakarak çözüm üretin. Komşularına da sorup, araştırın. 

Bunu da söylerken yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum ,
Benim önceki görev almış olduğum vakıfta hala görevime devam ettiğimi zanneden bir ailem beni ziyarete geldi,
"Abla başıma bir sürü olaylar geldi. Bana bir yol gösterirsin diye sana geldim."
diyerek sözlerine başladı.

Üç sene önce eşi aniden rahatsızlanarak iş göremez olmuştu. 
Evleri kendilerinindi ama en büyüğü 10 yaşında üç kızı vardı. 
İkisi okula gidiyordu.
Evlerine bir gelir girmeyince üstelik baba da hastanede olunca çok zor sıkıntılar yaşamaya başladılar. 

İşte o zaman tanımış ve kayıt etmiştim bu aileyi...

Sonra eşi iyileşti ve çalışmaya başladı. 
Hatta kadın üç kızını da yanına alarak fındık yevmiyesine bile gitti.
Bir sene içerisinde kendilerini toparladılar.

Takip ettiğim ve durumlarının düzeldiğini tespit ettiğim için bu aileyi  kayıttan silmiştim. 

Kayıt yaparken ailelere önce ,
"Biz sizi sırtımıza yükleyip ömür boyu taşıyamayız. Sorun nerede anlatın, sorununuza göre yardımcı olalım. Sorun düzelince artık hayat sizin." derim.

Doğrusu da bu zaten,
Çözüme odaklı yardım. 

Bu yöntemle çalışmazsanız insanlara iyilik yapayım derken farkında olmadan kötülük yapmış olursunuz.
Tecrübeme ve izlenimlerime dayanarak söylüyorum, 
devamlı yapılan yardımlar o aileleri hazırcılıga, tembelliğe ve sorumsuzluga alıştırıyor.

Neyse,ailemize dönersek...

Eşinin  tekrar aynı rahatsızlığı ortaya çıkınca, eşi çalıştığı yere tedavi olması gerektiği için üç ay gidemiyor. 
İşyeri de çalışmadığından dolayı maaş vermiyor ve sağlık sorunları da bitmeyince, durumlar karışıyor. 

Bana da ulaşamayınca bu hanım kardeş faydalanabilecegini ve yardım alabileceğini düşündüğü her kapıyı çalmaya başlıyor. 

Yardım edeceklerine inandigi en üst düzeyden başlıyor.
Taleplerine karşı aldığı cevap ise,
"Neden bir - iki komşun buraya gelip senin durumunu söylemiyorlar? " oluyor.

Çocukları için  yardım edilmesini isteyen bir kadına ,
"Doğururken bana mı sordun?" diyerek ve bu mantıkla  düşünerek çalışan bir devlet adamından, bu kardeşimize de böyle bir soru ile çözüm gostermesi beni şaşırtmadı. 

Tabi ki  siz oturun o makamınızda,biz gelip ayağınıza anlatalım anlatmasına da, 
ben araştırarak ve delil göstererek gerçek ihtiyaç sahiplerini bildirdigimde niye kaale almadınız? 
Ben de sizlere soruyorum.

Asıl işleri başka olup da  yardım adına da çalışan gönül erlerinden üç hanım,  bu kardeşimizin başvurusu üzerine evine geliyorlar. Resmi bir vasıfları olmayan  bu üç hanim, evi gezip dolaşıyorlar. Sonra gidiş o gidiş misali bir daha ne arayan var ne soran.

Yardım bekleyen bu kardeşe verilen cevap ise,
"Balkonuna bile halı sermişsin, üstelik ev kendinin ve eşyaların tamam." oluyor.

Sizlere de soruyorum,
"Bu kadın ekmek yerine halısını mı pişirecek, evdeki eşyalarını mı yiyecek?"

Yazık sizlere vallahi...

Nasıl hesap yapıyorsunuz böyle? 
Nasıl bir vicdan var sizlerde?

Sizin hesap bize uymaz,
Yine hesapla , laf anlamaz.
İster inan , ister inanma ama,
Şüphesiz ki;
Allah 'in hesabı hiç şaşmaz. 

Allah a emanet olun...

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.