Süper Admin
Savaşımızın Çocukları
Hayat herkese adil davranmıyor değil mi ? Sen babanın gücü yettiğince aldığı şeye burun kıvırıyorsun, bir telefon alıyorsun daha eskitmeden bir üst modelini alıyorsun, her ay farklı ayakkabı.. Altında son model araba, yetmedi bir tane daha ! Onda var bende niye yok diyorsun. Hayat işte, adil değil ne yapalım ?
Bizim yaşadığımız hayatla onların yaşadığı hayat farklı mı acaba ? Bizim çocuklarımız doyumsuz, her şeyin en iyisi olsun ister. Hep bir ayrıcalıklı evde.. Oysa ki ben çocuk her yerde çocuk sanırdım. Hani sokaklarda koşturan, sarmaya koklamaya kıyamadığımız pamuklara sardığımız çocuklar var ya.. Bir gülse bütün gökyüzü içine dolar sanki.. Hayat dolarsın onun bir neşesine dahil olduğun zaman. Ona bir sarılsan sanki dünyada ki bütün çiçeklere sarılmışsın, öyle masum öyle güzel.. Ve çocuk sana muhtaç. Senin sevgine, ona bir parça yemek vermene, onunla oyun oynamana muhtaç. Senin iyiliğine muhtaç. O küçücük bedeniyle çocuk kalmaya muhtaç.. Bütün coğrafyalarda çocuk olmalıydı çocuk, çocuk kalmalıydı. Ne olduğunu anlayamadığı büyüklerin oyunlarıyla dolmamalıydı etrafı. Kendi oyunlarını oynamalıydı, şeker yemeliydi, çikolata sevmeliydi en çok. Bir sokak köpeğinin başını okşayıp onunla yemeğini paylaşmalıydı. Koşmalıydı sokaklarda, meraklı gözlerini kocaman açıp bakmalıydı dünyaya. O kocaman dünya kirli olsa da..
Savaş çocukları , savaşımızın çocukları. Evet savaşımızın. Çünkü her ne şekilde olursa olsun bizde bu savaşın bir parçasıyız. Yıllardır zulmedeni seyrederek parçasıyız, elimizden hiçbir şey gelmemesi yüzünden parçasıyız, kendi telaşımıza kapılıp bütün bu olanları unutarak parçasıyız. Yeni bir telefon, ayakkabı çanta alırken parçasıyız. Kendi dertlerimizi kocaman sayarak parçasıyız. Dünya başlı başına bir savaş ve bizler de bunun parçasıyız..
Savaşın mantıklı bir tanımı var mıdır bilmem. Ancak ister toplu tüfekli olsun ister siyasi psikolojik olsun, hepsinin arkasında bir çıkar var ki bunu görmemek için kör olmak lazım. Peki nasıl dayanır buna vicdan ? Akıl nasıl alır böyle bir şeyi. Aklımızın varlığıyla hayvanlardan ayrılmışken, kaldı ki hayvanların bile bir arada geçindiği bir dünyada biz bir arada geçinemiyoruz. Hep çıkar,hırs,rekabet.. bir yerde hep zenginlik, bir yerde onun köleleri..
Hiç düşünür müsünüz gece başınızı yastığa koyduğunuzda başının üstünden mermi geçenleri? Yatacak bir sıcak yatağı olmayanları, her an ölmek korkusuyla annesinin eteğine sarılmış titrek çocukları. Yediğiniz yemeği beğenmediğinizde gelir mi aklınıza bir yudum suya muhtaç olanlar, bir yudum suya muhtaç edenler ! Kim bilir siz en güzel yemeği yapmak için aldığınız en pahalı tavayı kullanırken kaç beden daha açlıktan öldü, ben bunları yazarken kaç ev yıkıldı kaç çocuk annesiz, kaç anne evlatsız kaç millet vatansız kaldı.. Hiç düşünür müsünüz savaş çocuklarımızı ?
Savaş çocuğu dediğim zaman kendi çocukluğum gelir aklıma. Bir türlü doymayan karnım, anne babama şımarıklıklarım, bitmek bilmeyen oyuncak hırslarım gelir. Geçirdiğim şu ömür gelir aklıma, utanırım. Utanırım Aylan bebekten, o minicik elleriyle hayata kocaman tutunmuş Ümran bebekten. Sokakta gördüğüm mendil satan çocuktan , cam silmeye çalışan elinde tartıyla soğuğun ortasında bir başına dolaşan minik bedenlerden ve daha nicesinden. Oysa o minik bedenlere ne büyük acılar sığmıştır..
‘keşke hep çocuk kalsak ‘ derdik, kötülükler katlanılamaz hale geldiğinde. Yine mi yanlış anladı yetişkinler ? Belki onların da hep çocuk kalmak isteyeceğini zannettiler. Ah ne büyük iyilik(!) zaten hep bir bahanesi vardır yetişkinlerin.. Savaşın çocukları hep çocuk kalacak evet ama dünya daha iyi bir yer olmayacak.. Çünkü dünyayı güzelleştirecek olan ‘’çocuk’’ yaşamaktı, çocuk ölmek değil..
Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölüler..
Hiroşima’ da öleli
Oluyor bir on yıl kadar
Yedi yaşında bir kızım,
Büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
Gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
Hiçbir şey istediğim yok
şeker bile yiyemez ki
Kağıt gibi yanan çocuk..
Çalıyorum kapınızı
Teyze,amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
Şeker de yiyebilsinler..