Zahide Nurdan AT ve Kübranur AKCENGİZ
NEYMİŞ BU İNSÜLİN DİRENCİ
Hepinize merhabalar; Bu hafta son zamanlarda toplumun büyük bir kısmının duyduğu insülin direncini konuşalım istedim. İnsülin direnci için halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığına giden yolda ilk basamak diyebilirim.
Hadi gelin birlikte biraz olayın mantığına bakalım. Sonra da bu durumu önlemek için neler yapabiliriz onu konuşalım. Bir çok hastalıkta olduğu gibi bu durum için de genetik yatkınlık bir basamak ancak tetikleyici beslenme tarzınız ve yaşam şekliniz diyebilirim.
İnsülin aslında bizim besinlerle aldığımız glukozun (şekerin) hücrelere girmesini sağlayan anahtar diyebilirim sizin için . Ortamda yeteri kadar anahtar ve yeterli düzeyde şeker varsa dokularımız aç kalmaz ve bizler de gayet enerjik ve sağlıklı bir şekilde hayatlarımıza devam ederiz. Ancak eğer sürekli kan şekerimizi hızlı yükseltecek besinleri tüketiyorsak vücudumuz hızlı yükselen kan şekerini dengeleyebilmek adına daha fazla insülin üretir. Maalesef zamanla bu kadar çok insüline hücrelerimiz duyarsızlaşmaya başlıyor ve sesini duyurmak isteyen insülin daha fazla üretiliyor J İşte bu çıkmaz sokağın adı da insülin direnci oluyor.
Eğer müdahale edilmezse gereğinden fazla insülin sentezlemek zorunda kalan pankreasın beta hücreleri zamanla harabiyete uğrar ve bu durumda insülin ya hiç üretilemez ya da çok az üretilir ve şeker dokulara giremez. Kanda dolaşan fazla şeker dokular için hiç iyi bir şey değildir. İlerleyen tabloda görülebilir dediğimiz diyabetin komplikasyonlarını duyanlarınız vardır muhakkak. LDL dediğimiz kötü kolesterolün yükselmesine, böbrek kılcallarına zarar vererek diyabete bağlı böbrek yetmezliğine, retinaya zarar vererek görme problemlerine ve daha birçok hastalığa davetiye çıkarabilir.
Daha olumlu bir senaryoda beta hücreleri zarar görmeyebilir insülin üretiminde de bir sorun yoktur ancak hücreler gereğinden fazla şekeri hücre içine almak istemedikleri için insüline duyarsızlaşır. Ancak gerektiği kadar şekeri de hücre içine alamadığı için halsizlik, uyku hali , sürekli aç hissetme gibi senaryolara da davetiye çıkarabilir.
Peki hocam bu kadar anlattınız, biz bu durumun önüne nasıl geçeceğiz dediğinizi duyar gibiyim.
Öncelikle kan şekerimizi hızlı yükselten glisemik indeksi ve glisemik yükü yüksek besinlerden uzak duralım. Glisemik indeks de başlı başına bir konu aslında o da yakın zamanda bir yazımızın konusu olsun dilerseniz. Yani beyaz ekmek , sıcak patates, şeker , nişastalı ürünler, mısır şurubu, glukoz şurubu içeren besinler, paketli ürünler( çikolata, kek, pasta, kola vb.) , üstüne bir de trans yağları, hareketsiz yaşamı da ekledik mi içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Tablonun daha da ilerlememesi adına daha hareketli bir yaşam, komleks karbonhidratlardan , sebze- meyve ve posadan zengin , kaliteli yağlar ve proteinlerle dengeli tabaklar oluşturulmalı. Hatta mümkünse bu konuda bir beslenme uzmanından destek almanızı tavsiye ederim. Sağlıkla kalın huzurlu günler.
Diyetisyen Zahide Nurdan AT