Süper Admin
NEYİ YOK ETMEK İSTİYORSUNUZ?
Hendek ı bilen ve bu güzel ilçemizin ve ilçemizdeki insanların, bizim çocukluğumuzdaki zamanını yaşamış olanların birçoğundan aynı cümleleri duyarsınız.
"Nerede o eski Hendek?"
Her ne kadar İstanbul da okuyup, yıllarca orada ikamet etmiş olan biri olsam da; çocukluğumun ve gençliğimin en güzel iz bırakan yılları Hendek te geçmiştir.
Çünkü, ananem ve dedemin, büyükbabam ve babaannemin Hendek te olmaları ve Hendekli olmaları bir ayağımızın her fırsatta burada olmasını sağlamıştır.
Biz okul tatillerini ve bayramları Hendek e geleceğiz diye heyecanla ve özlemle bekleyen çocuklardık.
Burada tatilimiz burada bayramlar çok güzel geçerdi.
Yazı bir başka kışı bir başka yaşanırdı.
Ara tatilde geldiğimizde neredeyse boyumuzu aşan kar bizlerin mutluluk kaynağı olurdu.
Elimize geçirdiğimiz eski çoraplarla kardan adam yapardık.
Akşamları dedemin küçücük odasına sığardık hepimiz. Küçük tüpte patlattığı mısırları patlarken, tencerenin kapağını açardı dedem.
Biz de etrafa atlayan mısırları yakalamaya çalışırdık.
Yaz tatillerinde karnelerimizi aldığımız gibi koşa koşa gelirdik Hendek e...
Elimizde cüz sabahtan önce ilk işimiz mahalledeki hocaya giderdik.
Bayramlarda elimizde poşetler, toplanırdık çoluk çocuk kapı kapı gezerdik.
Akşamında poşetlerimizi boşaltırdık tepsilere, lokumlar parçalanmış bisküvilere karışır, şekerler birbirine girmiş öylece yerdik onları hep beraber güle oynaya.
Gençliğimde de bir başkaydı benim için Hendek.
Kapılarımız hiç kilitlenmezdi.
Yaz gelince bir tül asılırdı kapılara, "hu" diyen içeri girerdi.
Baklavalar yufkalar hep beraber komşularla toplanılıp açılırdı. Bitince de kocaman bir sofra koyulurdu ortaya Allah ne verdiyse yenilirdi gülen yüzlerle.
Hendek'te cenazeler bile anlamlıydı benim için.
Bahçelerde kaynatılan kazanlardaki su ile yine bahçenin ücra bir yerinde etrafı kapatılmış bölümde yıkanıp kefenlenirdi cenazeler.
Evde okunan Kur'anlar, gelenlerin bağışladığı toplanan hatimler ve zikirlerle yolcu edilirdi ölülerimiz.
Tepsi tepsi, tencere tencere yemekler taşınır, ev ahalisi hiç yalnız bırakılmazdı acısı hafiflesin diye.
Düğünlerimizde gösteriş olmazdı. İnsanların mutlulukları çektikleri halaylarla çiftetelli oynayarak birbirlerine karışırdı.
Gelin konvoyu uzun olurdu. Tanıdık tanımadık binerdik arabalara konvoya katılmak için.
Benim memleketimde bizlere büyüklerimiz tarafından öğretilen ve hayatımızı devam ettirirken devamlı tekrar ettirilen bir edep bir terbiye vardı ince ince işlenen.
"Yan tarafta bir inek kestiklerini görsen de eve gelip söyleme. "
"Evine yeni bir eşya alınca o eşyayı akşam karanlığında getir."
"Yola çıkınca yukarı taraftan bir büyük geliyorsa bekle. Önce o geçsin."
"Ben buradayım der gibi topuklarını yere vura vura gezme."
"Pişireceğin yemeği yapmaya başlamadan komşuna, sen nasıl yaparsın, diye sor. Bilsen de sor. Pişirdiğinden de mutlaka komşuna ver."
"Çarşıya Cuma günleri erkekler Cuma namazındayken çık. Özel çamaşırlarını da o zaman al. Çünkü hanımları olur dükkan da. "diye tembih ederlerdi büyüklerimiz. Daha pek çok tembihler yazabilirim de ilk aklıma gelenler bunlar.
Düşününce bu kadarında bile pek çok anlam vardır bizlere yol gösteren.
Dayağın kötü bir davranış olduğunu anlatan hocaya, talebesi sorar;
"Hocam geçen gün siz de çocuğunuzu dövüyordunuz ama" deyince, hoca da;
"Eeee oğlum ilmin de bazen zayıf kaldığı oluyor." der.
Aslında ilim yani bilgi, eğitim, ahlak, terbiye vs birçok davranış ve kültürü kapsar. Hiçbir zaman da zayıf kalmaz. İlim daima güçlüdür ve ona sahip olan da güçlüdür.
İnsanlar kolayı ve hazırcılığı seçtikleri için suçu başka şeylere atmayı tercih ederler.
İşte yazımın başında da söylediğim gibi,
"Nerede o eski Hendek?"
Çocukluğumdan gençliğimden kalan Hendek in bende ve benim gibi yaşamış Hendeklilerde bıraktığı izleri anlatmaya çalıştım.
Hendek in kültürünü ve ahlak anlayışını ben ve benim gibi büyükleri ile yaşamış ve yaşatılmış Hendeklileri anlatmaya çalıştım.
Bunlar biz Hendeklilerin öz değerleridir.
Tanıdığım tanımadığım çevremdeki her çocuğa her gence hala bunları anlatırım bıkmadan.
Çünkü onlar da bizim Hendek’imizin çocukları ve gençleri.
Aynı bir zamanlar bizim gibi.
Neyi yok etmek istiyorsunuz? diye soruyorum şimdi.
Eline fırsat verilmişlere...
Allah'a emanet olun...