Öznur Salkım
MİLYONLUK ÖLÜM
Söz biter, acı kalır!
Zaten bu ülkede yaşamak, pardon düzgün yaşayabilmek tamamen bir mucizeden ibarettir.
Salgın oldu aşılar tehlikeli çıktı. Deprem oldu muteahitler suçlu çıktı.
Kaza oldu sürücüler hataliydi.
Fabrika patladı, denetimsizlik sebebiyet gösterildi.
Tatil için gidilen bir otelde yangın çıktı; yanan otel değildi, yürekler oldu!
Sömestr tatilinde aileleriyle birkaç gün kafa dinlemeye giden onlarca insanın cansiz bedenleri, her şeyi anlatmaya yetmez mi sizce de?
Ne deprem, ne sel ne de yangın değil, bilgisizlik asıl felâket.
İşte bu tablo tam bir REZALET!
Milyarlarca para kazan, ama tehlike anında çığlık çığlığa feryatlara müdahale edeme!
Dünyalar sizin olsa ne olur ki vebalini aldığınız hangi hayat size helallik getirsin..
''Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.'' demiş Albert Camus.
Ne kadar güzel özetlemiş.
Bu cümle ile o kadar çok şeyi anlatıyor ki!
Ölüyoruz.
Yaşamaya çalışırken, daha iyi yaşamaya çalışırken; biz en acı şekilde ölüme yürüyoruz.
Öyle hayatta kalmaya çalışıyoruz ki 2025 yılının Türkiye'sinde yangından kaçmak için yatak çarşaflarini birbirine ekleyip kurtulmayı hedefliyoruz.
Depremde cansız yavrusunun elini tutan bir babanın çaresizliği gibi, bir annenin iki aylık bebeğini kurtarmak için pencereden atmaya çalışmasını sadece izleyebiliyoruz.
Yaptığımız tek şey kızmak ve kınamak. Onun dışında bu gibi olaylar bizi ne zaman bulur diye elimiz kulağımızda bekliyoruz.
Hangisi daha kötü karar veremedim.
Hayatında hiç tatil imkanı olmadığı için üzülmek mi?
En iyi şartlarda, güzel bir tatile gidip, böyle bir sonla can vermek mi?
Sizce hangisi?
Kaybettiğimiz tüm canlara Allah'tan rahmet diliyor, hatası olan herkesin en ağır cezayı almasını temenni ediyorum.
Hayallerimiz sonumuz olmasın...