Kemal Aslan
KAÇA BU EŞŞEK
Yara bandıyla,
Koşu bandı arasında gidip geliyoruz...
Yaralarımız kabuğa,
Ayaklarımız toprağa hasret...
Hızla yaşlanırken,
Hayat kapağı açık kalmış kolonya şişesi gibiyken,
Odanın bir ucuna oturmuşuz,
Gençliğimizin buharlaşan esansını kokluyoruz...
Yeni dünya dedikleri bu olsa gerek:
Organik ekmek,
Organik yumurta,
Organik yoğurt...
Köyümüze gitmek yerine,
Milyonluk şehirlere köyü getirmeye çalışıyoruz...
Yakında marketlerde yerini alır mı bilmem;
"Dert dinleyen dost"
"Kin gütmeyen arkadaş"
"Satmayan organik yoldaş"
"Gezen insan çocuğu"
"Hayırlı evlat mayası"
Belli mi olur, on sene sonra,
Belki organik insan alıyor oluruz...
Demem o ki;
Hep çok yoğun
Hep çok yorgunuz...
Köy uzakta,
Şehir kalabalıkta,
Dostlarımızın nesli azalmakta...
Günümüz Durumunu Özetleyen
Bir Mesel İle Yazımızı Neticenlendirmiş Olalım...
Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş pazara. Bir başka cambaz yanaşmış:
“Kaça bu eşek?”
“Bin lira!”
“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”
Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:
“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Onun için ucuza verdi!”
“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış. Bu nedenle topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”
Eşeği satana koşmuşlar:
“Yahu bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”
Satıcı gülmüş:
“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”
Alıcıya koşmuşlar:
“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”
Alıcı dövünmeğe başlamış:
“Vay namussuz vay! Eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”…
Şimdi gelelim bu fıkradan çıkarılacak e günümüze uyarlanacak derse;
Çağımız insanının ahlak yapısının özeti…!