Zahide Nurdan AT ve Kübranur AKCENGİZ
HER YERDE KARŞIMIZA ÇIKAN OBEZİTE
Bu hafta Avrupa’nın en obez ülkesi olarak , çağımızın hastalığı obeziteyi ele alalım istedim.
Obezite nedir? Genel olarak bedenin yağ kitlesinin yağsız kitleye oranının artması diyebiliriz aslında. Kilonuzu boyunuzun metre cinsinden karesine bölerek obez olup olmadığımız konusunda genel bir yorum yapabiliriz. Biz bu bulduğumuz sonuca Beden Kitle İndeksi diyoruz ve BKİ olarak kısaltıyoruz. BKİ’niz 18,5’in altında ise zayıf ; 18,5-25 aralığında ise normal ; 25-30 aralığında iseniz hafif kilolu ve 30’un üzerinde çıktıysa obez sınıfında değerlendiriliriniz.
Peki bu herkesin dilinde dolanan obezitenin zararları neler?
Obezite metabolizmayı baştan ayağa etkileyen bir çok organın ve sistemin çalışmasına etki eden bir durum.
İnsülin direnci, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, solunum rahatsızlıkları, uyku apnesi, karaciğer yağlanması, PCOS, depresyon, anksiyete gibi bir çok hastalığın tetikleyicisi maalesef .
Obezite genetik yatkınlığın yanında beslenme ve yaşam tarzımız ile de ilişkili. Yani her şeyin sorumlusu genlerimiz değil, sağlığımıza sahip çıkmaz bizim ellerimizde. Obezite yağlanma şekillerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Tek tek açmayacağım ancak en risklisi Abdominal obezite de dediğimiz karın bölgesindeki yağlanma diyebilirim sizlere. Bu yağlanma tipi özellikle iç organların yağlanmasına da sebep olduğundan hipertansiyon, hiperlipidemi , glukoz intoleransı gibi hastalıklarla direkt ilişkili. Abdominal obezitenin sebepleri daha çok fast food tarzı beslenme ve kan şekerini hızlı yükselten besinler olan basit karbonhidratlar ve düzensiz beslenme üstüne bozulmuş uyku düzenini de ekledik miydi salınsın kortizoller gelsin kilolar oluyor maalesef.
Her ne kadar en risklisine karın bölgesindeki yağlanma desek de aslında bedenimize fazladan yüklediğimiz her yük bedenimiz için bir işkence . Diyelim ki yaşımıza boyumuza göre olmamız gereken kilo 60-65kg ve biz 85 kiloyuz. Düşünsenize her gün bedenimizde 20 kiloyu fazladan taşıyoruz. Gittiğimiz her yere sırtımızda 20 kiloluk bir damacana ile gidiyoruz. Hareket alanımız , hareket kabiliyetimiz ne kadar kısıtlanıyor değil mi , düşüncesi bile ne kadar yorucu.
Yaşam tarzımız anlık hazlara fazla odaklıysa uzun vadede kalitesiz bir hayata davetiye çıkarıyoruz demektir. O her gün yediğimiz hamburgerlerle, börek-çöreklerle ; her hafta pazartesi başlayacağım , şu işim bitsin başlayacağım diyete diyerek hayatımızdaki en mühim insanı, kendimizi, sürekli erteliyoruz. Hep bir yerlere bir şeylere geç kalıyoruz. Peki ya en çok kendimize geç kalıyorsak , her gün biraz daha sağlığımızdan oluyorsak ? Sizce de artık zamanı gelmedi mi kendimiz için bir adım atmanın. El aleme güzel görünmek için değil de sağlıklı yarınlar için, bir nesil sonrasındaki torunumuzu görebilmek için daha sağlıklı bir biz için harekete geçmeyelim mi artık. Yolunuz sağlıklı bir yaşama kavuşmaya düşerse işin beslenme ayağında her daim yoldaşınız olarak biz diyetisyenler yanı başınızdayız J sağlıkla kalın huzurlu günleriniz daim olsun…