Öznur Salkım
HER ŞEY BİZİM ESERİMİZ
Kimdi gerçek katil ya da katiller!
Annesini cani hislerle öldüren bir genç mi?
Yoksa onu bu korkunç sona hazırlayan zehir tacircileri mi?
Kim ödeyecek bu yaşanan olayın bedelini ve nasıl unutulacak böylesine kahreden bu fotoğraflar serisi...
Peki ya o cinnet anı sonrası "Annemi çağırın, nerede?" diyen bir katilin acınası dramı...
Bizi bu kadar çıkmazlara sürükleyen asıl nedenleri bulamamak.
Kaybediyoruz!
İnsanlığımızı, o derin duygularımızı ve içimizde kalan son umutlarımızı kaybediyoruz ne yazık ki...
Onlarca kadın cinayeti yazdık bu sayfalarda.
Onlarca kez isyan edip bozuk bir düzenin değişimini bekledik ve her defasında bu da olmaz dediğimiz bir vahşetle daha karşılaştık.
Bu da oldu!
Bir evlat annesini katletti,
Aklı yerinde değildi.
Kafasında o anda nasıl bir senaryo vardı bilinmiyor; ama bir gerçek var ki o cinnet anı sonrası o evladın aradığı ilk kişi yine hayatını elinden aldığı annesiydi.
Peki ama cani olan kim bu olayda. O gencecik bedenlere o zehirleri aşılayan kaç kişi eserini izlemekte ve biz kaç olaya daha şahit olacağız yaşadığımız sürece...
İnsan hayatı sudan ucuz olmuş bu devirde.
İçim acıyor yaa artık dur denemeyen bu ölüm serilerini izlemekten yorulduk, toplum olarak.
Bir yolu olmalı.
Bu gidişatı durduracak bir yol bulunmalı artık.
Ülkece buz kestik mesela,
Minicik bir çocuğa yapılmış işkencenin bedelini, canıyla ödedi bir masum melek.
Buz gibi dolabın içinde, buzların arasında saklandı bir beden.
Anne, zalime muhtaç kalmış, hayatın o çirkin yollarına düşmüştü.
Onunda tek suçu eski bir arkadaşına duyduğu güvendi belkide...
Ama suçluydu işte.
Kolaylıkla yargılamada üzerimize kimse yok.
Anlamaya çalışmıyoruz, yarın bizler de yaşarız diyemiyoruz.
Gerçek suçlulara hak ettikleri cezaları vermiyoruz.
Bugüne kadar yaşanan sayısız cinayetleri izleyip isyan etmek dışında değişen hiçbir şey göremiyoruz.
Suçu olmayan bebekler öldürülüp derin dondurucuda saklanabiliyorsa , anneler pencereden sokağa fırlatıyorsa, kadınlar kandırılıp ölüme mahkum ediliyorsa, yaşamlarımız kendi ellerimizde değilde, başkalarının avuçlarına teslim edilebiliyorsa sözlerin son noktasındayız aslında.
Artık son olsun.
Yarınlara daha emin adımlar atmak için bu vahsetler son bulsun.
Bitsin bu kahredici finaller, dünya yaşanacak bir hale gelsin.
Anneler anne, babalar baba , eşler eş olsun.
Çocuklar hayatı daha güzelliklerle öğrensin.
Bugün yaşanan tüm acılar bize geçmişimizin getirdiği izlerdir.
Unutmayın, bir çocuk büyükleri dinlemek konusunda iyi değildir. Ancak onları taklit etme konusunda oldukça beceriklidir.
Daha iyi bir gelecek istiyorsanız önce kendimizden başlamalıyız.
"Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır:
Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmaktır."
Mutlu yarınlar görebilmek umuduyla...