




Hasan Hüseyin Yıldırım
GÖREMEDİKLERİM
Kim istemez esaretine son verebilmek, iradesiyle...
Belli başlı bitiş çizgilerini,
Yok edebilmeyi kim istemez.
Dışarıda bir çocuk,
Sonsuzluğun daimi temsilcisi...
Gökyüzü göremezken, ne demekti özgürlük?
Bir bebek; ayaklarına dokunan denizi hissedemezse,
Kimin içindi özgürlük?
Neye dayanarak özgürdük?
Durduruluyorlardı..!
Bazen bir şarkının son nakaratında...
Bazen de bir masalın son satırında...
Tutuluyorlardı paçalarından.
Bir anne; maviye ulaşacakken,
Yakalanıyordu karanlığa, göremiyordu.
Bir baba; gülüşünü dinlerken çocuğunun,
Kesiliyordu, kulaklarından kahkahalarının benzersiz tınısı...
Susayan bir çocuğun su istediğini,
Yalnız kuru dudaklarından anlarken,
Ne uğrunaydı hıçkırıklarımız...
Neye yarıyordu özgürlük?
Neye dayanarak özgürdük?
Esaretimiz ne kavgamızda,
Ne de gözyaşlarımızda,
Bizim tek esaretimiz;
Bakmayı bilipte göremeyen gözlerimizdi...
Dışarıda engel diye hor gördüğümüz,
Bizim bakışımızda, bizim sesimizde,
Engeller; göremediklerimizin en gerisinde..!
Bazen bedenlerin esareti altında yaşayıp, derdini anlatacak gücü olduğu halde, anlatamamanın nasıl iç kemirici bir şey olduğunun “farkedilmesi” dileğiyle...
Gelecek hafta bir diğer özel eğitim yazısına kadar hoşça kalın, özel eğitimin “farkında” kalın..!