Süper Admin
EVDE ‘’KISKANÇLIK’’ MI VAR!
Bu yazımda insanoğlunun genetik kodlarına işlenmiş ve bazı ailelerin korkulu rüyası olan evrensel bir kavramdan bahsedeceğim. Konumuz kardeş kıskançlığı. Yeryüzünde işlenen ilk cinayetin sebebi…
Kıskançlık bazı uzman görüşlere göre her insanda var olan pasif bir duygudur, diğer görüşe göre ise öğrenilmiş davranıştır. Tanım farklılaşsa da kıskançlığı ortaya çıkaran faktörler ortaktır. Bu duyguyu aktif hale getiren ‘’kaybetme tehlikesi’’dir. Otoriteyi, sevgiliyi, eşi, statüyü… Bu tehlike yeni kardeşi olmuş bir çocuk için kendisi için hayatta en değerli varlık olan ebeveynlerinin sevgisini, kendisine ayırılan zamanı, değeri, hediyeleri, odasını, oyuncaklarını, popülaritesini kaybetme anlamına gelebilir. Çocuğun dünyasından baktığımızda son derece haklıdır. Çünkü çoğu şeyin sahibi olarak hayata devam ederken, nereden geldiğini anlamadığın küçücük bir varlık tahta ortak oluyor. Anne, baba, akrabalar herkes onunla ilgileniyor. Ona hediyeler alınıyor. Sen abisin ablasının deniliyor bir sürü sorumluluk yükleniyor. Bir de bütün bunlar yetmezmiş gibi biri geliyor: ‘’Artık senin pabucun dama atıldı seni sevmeyecekler, her şey onun oldu!’’ diyor. Sonra da şaka yaptığını zannederek Yeşilçam film sahnelerindeki kötü karakter gibi kahkaha atıyor. Bütün bu kâbusu yaşayan çocuk ister istemez kardeşine karşı olumsuz duygular besleyebiliyor. Sizlere sorularla bu süreçte neler yaşandığını nelere dikkat edilmesi gerektiğinden bahsedeceğim.
Kıskançlık yaşayan çocuk nasıl davranır?
Çocuklar arası yaş farkına göre kıskançlık düzeyi de değişebilmektedir. Yapılan araştırmalarda yaşları birbirine yakın olan çocuklarda kıskançlığın daha fazla yaşandığı gözlemlenmiştir. Yine bireysel psikolojinin kurucusu olan Alfred Adler’ e göre doğum sırası da kardeş kıskançlığını etkilemektedir. Kardeşine karşı kıskançlık duyan çocuk bunu bazen açık bir şekilde ben onu istemiyorum, o bizim evden gitsin, o hiç güzel değil diyerek dile getirebilir ya da kardeşine karşı şiddet içeren davranışlar gösterebilir. Bazen de kıskançlığı içte yaşar aşağıdaki davranışlar ortaya çıkabilir. Bu davranışlar; okula gitmeyi reddetme, alt ıslatma, tırnak yeme, regresyon, içe kapanma, öfke patlamaları, depresyon, dikkat çekme, uyku problemleri şeklinde kendini gösterebilir.
Bütün bunlar yaşanırken çocuğunuz size gizliden ‘‘Anneciğim ve babacığım evet çok tatlı bir çocuğuz benim de kardeşim oldu. Siz onu çok seviyorsunuz biliyorum. Ama ben de sizin evladınızım. Lütfen benimle de ilgilenin. Benim yaşım daha küçük yeni bir aile bireyine alışmakta güçlük yaşıyorum, onun birden her şeye ortak olmasını kabullenemiyorum, beni fark edin mesajı vermektedir. Bu mesajı çoğu anne baba almaktadır. Fakat genelde ‘’Hocam bizim çocuk bir türlü kardeşini kabullenemedi, ne yapacağımızı şaşırdık artık.’’ diye yakınmaktadırlar. Bu süreci sağlıklı bir şekilde yaşamak için üç aşamada atılması gereken adımlar vardır: Doğum öncesi, doğum süreci, doğum sonrası.
Doğum öncesi
Birbirini seven ve hayat boyu sahip çıkan kardeşler yetiştirmek istiyorsak tohumları bu dönemde atmalıyız. Öncelikle altın kuralımız yapmacık olan ve çocuğuna yalan söyleyen anne baba olmaktan uzak durmak. Çünkü çocuk bunu hissettiğinde baştan kaybetmiş oluruz. Bu yüzden anne babalık sanatını kullanarak çocuğun yaşının gerektirdiği üslupla hareket etmeliyiz.
1- Çocuğunuzun yeni bir kardeşe bakış açısını öğrenmek için bu konuyla ilgili kardeşlik hikâyeleri anlatabilir ve ya film izletebilirsiniz. Bu konuda bir uzmandan yardım alabilirsiniz. Sonra can alıcı soruyu sorunuz. Acaba senin de bu hikâyedeki gibi bir kardeşin olsa nasıl olurdu, neler yapardınız? Tabi bunu birkaç defa yapmanız daha iyi olacaktır. Burada alacağınız yanıtlar sonraki süreci belirleyecektir.
2- Yeni bir kardeşin ona neler kazandıracağından bahsedin. Örneğin artık canın sıkılmayacak, beraber yapabileceksiniz denilmelidir.
3- Annenin karnı belirginleştiğinde onu beraber sevebilir, ultrasonlara gidebilirsiniz.
4- Doğum gerçekleştikten sonra evde kimin hangi odayı paylaşacağını, evde ne gibi değişiklikler olacağından çocuğa bahsediniz.
5- Çocuğa biz yine seni çok seveceğiz gibi ifadeler kullanmaktan kaçınınız. Çünkü çocuk soyut kavramları anlamakta güçlük yaşayacağı için söyledikleriniz çocuk için bir anlam ifade etmeyecektir. Bunun yerine biz seninle yine parka gideceğiz, oyun oynayacağız gibi somut ifadeler kullanabilirsiniz.
Doğum Süreci
Bu dönem annenin yorgun düştüğü dönemdir. Aynı zamanda kardeşi olan çocuk için de kritiktir. Annenin doğum sonrası iki haftalık süreçte dinlenmesi gerekmektedir. Bu noktada Süpermen babalara büyük rol düşmektedir. Diğer çocuklarla babanın vakit geçirmesi yeni kardeş hakkında konuşmaları, çok önemlidir. Bunu baba-kız ya da baba-oğul günü gibi aktivitelerle gerçekleştirebilirler. Tabi babanın her gün işe gittiğini düşünürsek, çocuklara vakit ayıracak bir akraba ya da yardımcının olması gerekmektedir.
Doğumdan sonra eş dost ellerinde hediyelerle bebeği görmek için ziyarete gelecektir. Tüm ilgi de bebeğin üzerinde olacaktır. Çok samimi olduğunuz yakınlarınızdan diğer kardeşlere de hediye vermesini yeni kardeşleri olduğu için tebrik etmesini isteyebilirsiniz. Aile sohbeti içerinde ‘’artık senin pabucun dama atıldı yerine’’, küçükken çok tatlı bir bebek olduğundan bahsedebilir bebeklik fotoğraflarına veya videolarına bakabilirsiniz. Bu yapılanlar çocuğun kardeşini tehdit olarak algılamasının önüne geçecektir.
Doğum Sonrası
Doğum öncesi kardeşinin doğmasını dört gözle bekleyen bir çocuğunuz olsa bile kardeş doğduktan sonraki süreçte hiç problem yaşanmama ihtimali çok düşüktür. Çünkü çocuk anne babasının sevgisini, ilgisini, zamanını kaybetme endişesi ile çeşitli davranışlar gösterebilir. Bu durum normaldir. Anne babalar biraz kızabilir ama kardeş kıskançlığını patolojik hale getirenler yine anne baba davranışlarıdır.
Ebeveynlere tavsiyeler;
a- Yaşı küçük olsun, büyük olsun kardeş için yapılan hazırlıklarda onun da fikrini alın. Mesela kardeşinin odasını hangi renk boyayalım, hangi mobilyayı alalım gibi konularda fikrini sorun. Kardeşi için bir şey alırken, mutlaka onun için de bir hediye alın.
b- Kıskanan çocukla mümkün olduğunca nitelikli zaman geçirilmeye çalışılmalı, daha önce yapmaktan hoşlandığı alışkanlıklarını gerçekleştirmesine olanak verilmelidir. Yeni gelen kardeşle birlikte önceden gerçekleşen oyun parkına gitme, akşam yemeğinden sonra hikâye okuma gibi etkinlikler birden bire son bulmamalıdır.
c- Bebeğe sürekli "bebek" demek yerine doğrudan adını söylemeye başlamak bebeğin bir nesne değil de canlı bir varlık olduğunu anımsatacaktır. · Bebeğe "benim" değil "bizim" diye başlayarak hitap etmek ve "Sessiz ol, kardeşin uyuyor" gibi sözlerle çocuğun yaşantısını bebeğe göre ayarlamak kıskançlığı tırmandıracaktır.
d- Kesinlikle çocukların birbirleri ile yaşadıkları problemlerde hakem olunmamalıdır. Aralarında şiddet içeren davranışlar olmadığı sürece müdahale edilmemeli, kendi aralarında çözüm bulmaları sağlanmalıdır.
e- Her çocuk ayrı bir kişiliktir. Yetenekleri, duyguları, mizaç özellikleri birbirlerinden farklıdır. Bir kardeşteki olumlu özelliklerin diğerlerinde de olması gerekmez. Olumlu veya olumsuz özelliklerini karşılaştırılması durumunda kıskançlık tırmanacaktır.
Sonuç olarak kardeşler arasında oluşacak sevginin ve yardımlaşmanın temeli sağlıklı aile tutumlarıyla inşa edilebilir. İlk aylarda bazı sorunların olması normaldir, ancak sevgi ve ilgi dolu bir aile ortamıyla aşılamayacak sorun yoktur. Aile bireylerinizle beraber mutlu günler dilerim.