




Engin Akboğa
Emânet...
Kim emânet etti bunca acıyı bana,
kim dağları üzerime yıkıpta gitti...
Neydi zamânın öfkesi bana,
gençliğimi bir soluk çalıpta gitti...
Yıkıldı, bir daha onulmaz evim,
cüceye yenilmiş aciz bir devim...
sormayın artık, ben neyim, kimim,
kimliğimde beni terkedip gitti...
Asıldım, yağlı urgan boynuma,
can dedim yılan oldu koynuma...
Şaştım yalan dünyanın oyununa,
bir lahza gâfil avlayıp gitti...
Aynada gördüm, yaşlanmış tenim,
kar yağmış saçıma, buruşmuş elim...
Vakit bitti, belki kabirdir yerim,
onca güzel zamanlar sel oldu gitti...
Omzumun ağrısı hüzünden kalan,
anladım ki bir oyun, hepsi bir yalan...
Nefsim sende boş şeylerle oyalan,
Rabbini bilen cennete gitti...
Engin, lâl oldu, kelâmı yorgun,
çağlayan suları, azaldı durgun...
Gönlünde kimbilir kaçıncı vurgun,
her gelen, bin yerden kırıpta gitti...