HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Prof. Dr. Mustafa Koç

Prof. Dr. Mustafa Koç

Dilin Söyleyemediği Önce Ruha Sonra Bedene Yük Olur: Taşıyan Tek Taşınan İse Çok Olur.

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 1236
Yorum: 1
Yazı Boyutu:
Paylaş:

Bir olaya, duruma, kişiye veya nesneye karşı iç dünyamızda oluşan izlenim, etki, tepki duygu olarak adlandırılır (TDK). Bazı kuramcılara göre 8 temel duygu (mutluluk, üzüntü, korku, şaşkınlık, öfke, ilgi, iğrenme, utanç) bulunmaktadır. Bununla beraber temel duyguların altında bilindiği üzere çok çeşitli duygular vardır. Bazı araştırmacılar duyguları pozitif ve negatif olarak ayırmışlardır. Pozitif duygular kişide olumlu hisler uyandırıp iyi oluşa katkıda bulunan, negatif duygular ise olumsuz hissetmeye sebep olan duygular şeklinde kabaca açıklanabilir. Yanlış temellenmiş bazı inanışlara göre olumsuz duygulardan kaçmak, bunları gizlemek, konuşmamak sık tercih edilen durumlardandır. Daha nadir rastlanan fakat yine de azımsanamayacak olan bir diğer davranış örüntüsü ise olumlu duyguları da dillendirmemek yönündedir. Kültürümüzde çoğu zaman “nazara uğrar” gerekçesi, sergilenen bu davranışın açıklamasıdır.

Gerekçesi ne olursa olsun duyguları bastırmak, ifade etmemek, gizlemek çoğu zaman ruhumuzda ve bedenimizde hatta sosyal hayatımızda sorunlara yol açmaktadır. Kısa vadede bazı duygulardan kaçmak bir çözüm yoluymuş gibi gözükse ve anlık rahatlama sağlasa da uzun vadede bunun yıkıcı etkilerini görmemek neredeyse imkansızdır. “Kaynayan tencere” metaforu bunun gibi durumlar için yerinde bir örnek teşkil etmektedir. İçerisi su dolu bir tencerenin altına ateş temas ettikçe su kaynayacak ve o hareketlilik ile kapağı şayet kapalıysa tencere içindeki su kapağı zorlayacaktır. Muhtemelen bir taşma ile sonuçlanacak olan bu durumun yaşanmaması için kapağı açmak ya da aralamak en mantıklı çözümler arasındadır. Yaşanan duygular da tıpkı ısı ile temas eden bu su gibi içimizde kaynamaktadır. Tencerenin taşmaması için o kapağı açmalı, suyu kontrollü bir biçimde kaynatmalı ve hatta birazının bu sayede buharlaşıp uçmasına müsaade etmeliyiz. İfade edilmemiş duygular insanın içerisinde birikir, ruhuna baskı yapar. Bu ruhsal baskı uzun süreli negatif duygulanıma sebep olabileceği gibi gerçeklikten kopuş ile de sonuçlanabilir. Birçok ruhsal sorunun bedenimize yansıdığı artık günümüzde açıkça bilinmektedir. Tamamlanmamış işler, cümleler, ifade edilmemiş duygular bedenimizde çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Dinmeyen baş ağrıları, sırt ve boyun ağrıları, felç, mide sorunları bunların bedenimize yansımalarının göstergelerinden bazılarıdır. Dışa vurumu gerçekleşmemiş duygular insanlarda kaçınmaya da sebep olabilmektedir. Söz gelimi ilişkilerinde güven sorunu yaşamış bir birey bunu yeterli düzeyde dile getirmemiş, durumu etraflıca ele almamış ve bu defteri henüz kapatmamışsa ilerleyen yaşantısında hayatına alacağı kişiler konusunda normalin üzerinde bir titizlik gösterebilir. Hatta hayatına kimseleri almama yoluna bile gidebilir.

Söz konusu duygular olduğunda bunları tanımak, anlamak, anlamlandırmak büyük önem arz etmektedir. Tanımadığımız duyguları ifade etmek pek mümkün gözükmemektedir. Ayrıca durumları çarpıtmadan algılamak gerekir. Gerçek dışı bir algı daha sağlıksız sonuçlara sebep olabilir. Yaşanılan durumun derinliğine veya sizin arzunuza göre duygularınızı direkt durumun varsa muhatapları ile, yoksa yakınlarınız ile sözel olarak paylaşabilirsiniz. Bazı araştırmalar bir yabancı ile böyle durumları paylaşmanın insanlara daha kolay geldiğini de göstermiştir. Eğer sözel olarak ifade etmek konusunda hazır değilseniz, bunu istemiyorsanız, insanlara yeterli düzeyde güvenmiyorsanız duygularınızı yazma yoluna da gidebilirsiniz. Yazarken üçüncü kişilere odaklanıp olayları anlatmaktan ziyade his ve düşüncelerinizi ele almak daha onarıcı sonuçlar elde etmenize sebep olabilir. Yazdıklarınızı sonrasında okuyunca farkındalık düzeyiniz artabilir. Hatta değişik bakış açıları da geliştirebilirsiniz. Her şeyden önce ifade etmiş olmaktan kaynaklı iyileşme beklenmektedir. Fakat bu noktada hemen bir iyileşme beklemek büyük yanılgı olur. Sizi özellikle inciten durumla yeniden yüzleşmek sizi o an için üzebilir, geçmişe götürebilir, benzer hislerinizi tetikleyebilir. İfade etme durumunu düzenli ve sık olarak tekrarladığınızda eskisine oranla sorunlarınızın daha kısa sürdüğünü, daha çabuk iyileştiğinizi fark edeceksiniz. Eğer birilerinin yazdıklarınızı görme ihtimali sizi endişelendiriyorsa kağıtlarınızı yazıp okuduktan sonra yok edebilirsiniz. Yakmak önerilen bir tekniktir. İfade edişiniz ne kadar içten ve saydamsa iyi oluşunuz da o kadar hızlı gerçekleşebilir. Günlük bir dille duygularınızı dışa vurabileceğiniz gibi sanatsal yolları da tercih edebilirsiniz. Şiirler yazıp, besteler yapabilir, tuvale tüm hüznünüzü, coşkunuzu aktarabilir ya da hislerinizi yansıttığına inandığınız renkler ve motifler ile ilmek ilmek bir kilim dokuyabilirsiniz.

Dışa vurum ve ifade ediş gerçekleşmediği takdirde yukarıda da bahsedildiği gibi birçok sorun ile karşı karşıya kalma ihtimaliniz oldukça yüksektir. Bir gün bahçedeki yavru kedi onu sevmenize izin vermedi diye kendinizi hüngür hüngür ağlarken bulursanız tencerenizin taştığı aklınıza gelsin.

Not: Bu yazı Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Programında Yüksek Lisans öğrencisi olan Neslihan ÜSTÜNDAĞ’ın “Davranış Bozuklukları” deresi bağlamında yazdığı yazıdır.  

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
#3899 Emine Özdemir - 2021-04-07 15:57:02
Güzel bir yazıydı arkadaşımızın kalemine sağlık..