HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Halil Hakan Oturak

Halil Hakan Oturak

DİL DAVAMIZ

Yazar: Halil Hakan Oturak
Tarih:
Okunma: 841
Yorum: 0
Yazı Boyutu:
Paylaş:

 

 

“Dil meselesi bir milli müdafaa meselesidir. Dilimizi korumak, vatanı korumakla birdir. Çünkü, dil de vatan kadar, tarih kadar, gelenek ve töre kadar azizdir. Dil de bayrak gibi, aile gibi mukaddesattandır.”

 Bu cümleler, dil davamıza ömrünü adamış Prof. Dr. Faruk Timurtaş hocamızın, 1977 basımlı

Türkçemiz ve Uydurmacılık” adlı eserinin ilk satırlarıdır.

 Milli kültürümüzün en önemli öğelerinden olan dil kavramı ile ilgili, bu çarpıcı ifadeleri, tekrar tekrar okudum. Her defasında günümüzde nasıl dikkatsizce konuşup, yazdığımız, gözümün önünde canlandı.

 

Aynı günlerde, bir arkadaşımla sohbet ederken “kendiminde” yazı dilinde çok sık bir hata yaptığını, arkadaşımın uyarısı ile fark ettim. Gördüğünüz gibi hatamı yine tekrarladım.

 

Türkçe dil bilgisi kurallarına göre, tırnak içinde yazdığım kelimede bulunan “-de” eki bağlaç görevinde olup, ayrı yazılması gerekiyor.

 “-de/da” ekinin başka bir görevi daha var. Kolayca ayırt edebilmek adına bir örnek verelim.

“Evde kal Türkiye.”

 Gördüğünüz gibi aynı ek bu cümlede bulunma anlamında kullanılıyor ve bu görevdeyken bitişik yazılıyor. Tek bir cümle ile ikisinin farkının altını çizelim:

“Korona virüsünden korunmak için sen de evde kal.”

 

Bazen hafife aldığımızdan bazen bilmediğimizden bir çoğumuz konuşurken ya da yazarken benzer hatalar yapabiliyoruz. Bu hataların ileride oluşturabileceği zararlarını bilsek, belki daha dikkatli olabiliriz.

 Biraz bu konuya değinmek istiyorum:

Timurtaş hocamız dili, bilimsel olarak “sosyal ve tabi bir varlık” şeklinde tanımlıyor. Burada “tabi” kelimesi tabiata ait, fiziki veya kimyevi bir varlık manasında değildir. Kendi kurallarına tabi olan ve buna göre gelişen bir varlık olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır.

 Bu özelliklerin gereği olarak diller, başka dillerle etkileşim halinde olup kendilerine yeni kelime ekleyebilirler. Yeni yaşanan gelişmelerle ihtiyaç duyulan kavramlara türetilen kelimeler de dilin bu gelişimine katkı sağlar.

 Konuşulmayan kelimeler ise o dilin öz bir ifadesi olsa da zamanla unutulur.

 Dildeki bu canlılığın dayanağı tabi ki dili kullanan insandır. Bir dilin güzelleşmesi de körelmesi de insan marifeti ile olmaktadır.

 

Maalesef son zamanlarda bu marifeti milli menfaatlerimizin aleyhine kullanıyoruz. Örnek verecek olursak, bugün özellikle sosyal medyada kullandığımız dil ve beraberinde konuşmalarımıza giren sanal bir takım anlamsız ifadelerle Türkçemizi katlediyoruz.

 

Bu anlamsız ifadelerin yarın dilimize yerleşip bazı güzel kelimelerimizin yerini aldığını düşündüğümüzde, gelecek nesiller geçmişte yazılmış birçok eseri anlamakta güçlük çekecek. Kendilerini, bizim bugün yabancı tabelalarla dolu sokaklarda gezerken başka bir memlekette hissettiğimiz gibi, edebiyatımıza, tarihi vesikalarımıza yabancı hissedecekler.

 

Yaptığımız en büyük hatalardan biri de şu: Daha Türkçeyi doğru dürüst öğrenemeden çocuklarımıza İngilizce kurslar aldırmanın gayretindeyiz. Sonra çocuk bizi dinlemiyor diye kızıyoruz. Çocuk bizi anlıyor mu haberimiz yok!

 

Konfüçyüs’e sormuşlar “Ülkenizi yönetme imkanı size verilseydi, işe önce nereden başlardınız?”

Konfüçyüs tereddütsüz cevap vermiş:

“İşe önce dilimizi ele alarak başlardım. Çünkü dil bozuk olursa düşündüklerimizi iyi anlatamayız.

Düşündüklerimizi iyi anlatamazsak yapılmasını istediğimiz işler doğru dürüst yapılamaz, işler doğru dürüst yapılmazsa, adetler ve kültür bozulur. Adetler ve kültür bozulursa, adalet terazisi çalışma olur. Adalet terazisi çarpılırsa halk ümitsizliğe, korkuya kapılır: Ne yapacağını bilemez. Böyle bir halkı idare etmek artık çok zorlaşır. “

 

Yavuz Bülent Bakiler Sözün Doğrusu isimli eserinin ilk cildinde şöyle diyor “Kültürümüzün en önemli iki kaynağı dil ve din! Din Sevgili Peygamberimizin (S.A.V)’in ifadesi ile nasihat olduğuna göre dini anlatabilmek için de güzel, doğru ve zengin bir dile ihtiyacımız var.”

 

Ana fikri tekrar vurgulamak gerekirse, dil bir milli meseledir. Onu müdafaa etmek annelerin, babaların, sosyal medya kullanıcılarının, yazarların, öğretmenlerin, belediye başkanlarının, devlet başkanlarının en önemli görevlerinden biridir.

 Bu görevi yapan herkese selam olsun.

13 Mayıs Türk Dil Bayramı kutlu olsun.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.