Hamdi Kahveci
Çanakkale’de Dedelerimiz Vardı
Merhaba sevgili dostlar. Çanakkle Deniz zaferinin şanlı yıldönümündeyiz. Bugüne özel orada yaşanmış hikayelerden bahsetmek istiyorum. Dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
Çanakkale'de Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı
Yeri ” kurulur. Kimi Erzurumlu, kimi Bosnalı , Kimi Adanalı , Kimi Gürünlü,
Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...
Yaralılardan biri de Çanakkale Lapsekinin Beybaş
Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.
Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
" Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın..."
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur
" Ben
Köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç almıştım. Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin bana "
" Komutan:
Sen merak etme evladım " der kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde " söyleyin hakkını helal etsin " olur...
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula.
Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz :
"Ben Beybaş
Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkım helal ettim.
“BENİM GÖZLERİM GÖRECEĞİNİ GÖRDÜ”
O gün Boğaz tabyaları arasında en çok iş gören ve en çok hasara uğrayan Rumeli Mecidiyesi Bataryası oldu. Sabahtan beri muharebenin en şiddetli anlarında dahi iki sahil arasında gidip gelmekten çekinmemiş olan Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, tabyanın feci durumunu haber aldığı zaman yine motora atlayıp Çimenlik İskelesi'nden karşı sahile hareket etti. Cephaneliği berhava olan tabyanın durumu hazindi. İstihkam yıkıntıları arasında dolaşmakta olduğu sırada bir ağacın altına uzanmış olan bir askerin hali dikkatini çekti ve yanına gidip
" Ne var evlat ?" diye sordu.
Nefer hemen yerinden fırlayıp esas duruş vaziyeti aldı. Çünkü sesi tanımıştı. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu.
" Gözlerine bir şey mi oldu oğlum?"
O zaman nefer tok sesiyle " Üzülmeyin efendim" diye cevap verdi. " benim gözlerim göreceğini gördü" ( Evet düşman gemilerine tam isabet kaydedilmiş ve "Ocean" destroyeri hareket edemez hale getirilmişti.)
Cevat Paşa sessiz sessiz ağlıyordu.
Bu hikayelerde geçenler gerçek insanlar bir çizgi film karakteri değil hepsi kanlı canlı insanlardı,dedelerimizdi.
Hepsine Allah’tan rahmet dilerim.