Aydın Birinci
Botlarım,Telefonum ve Ben...
Başlığa bakıp ta bu Aydın bey sabaha sabah ne diyor demeyin....
Siyasi ortamdan bir nebzede olsa uzaklaşmak iyidir...
Malum herkes tef gibi gerilmiş....
Efendim gelelim bugünkü yazımıza....!
Her sabah kahvaltımı dükkanın üst katında yaparım...
Evimiz gibidir orası...Hem atölye hem mutfak...
Üst kata çıkarken ayakkabılarımızı alt katta çıkarırız...
Bu sabah ta aynı rutin tekrar etti...
Derimod'dan indirimden aldığım yandan fermuarlı üstten bağcıklı botlarımı çıkardım...(Biraz havam olsun)....
Bu arada bu botları almama sebep hatun dur
Gerçi tam olarak onun beğendiklerini almasam da
Zor çıkarıp giyilen bir bot....
Bağcıklarını çözmeden yandan fermuarından açarak giymeye çalışıyorum...
Birde ayakkabılarda bağcıkların altında meşin bir dil vardır hani...Hah işte o meşin dil benim botlarda biraz uzun bırakılmış, hemde marul yaprağı gibi kendinden geçmiş....
Kardeşim ,biz abdest alan camiye girip çıkan, dükkanın üst katına inip çıkan, müşterinin evine girip çıkan adamız, ne işin var senin bu botlarla? ama gel de genç gönlüme dinlet bunu
Neyse......!
Üst katta kahvaltının başındayız...
Telefonumu da alt katta masamda şarj da bıraktım...
Başladı çalmaya....
Saat 9,30......
Allah Allah hayırdır dedim...
Bir koşu indim aşağıya ....
Aaaaaa benim meşhur afilli zor giyilen botlarım (dili dışarıda) bana bakıyor...
Bir taraftan da kuyruğuna basılmış kedi gibi Telefonum ciyaklıyor....
Eyvahhh diyorum içimden...Bu kadar acı acı çaldığına göre,benim ikiz torunlar hasta falan mı oldu acaba?
Bu düşüncelerle zar zor giydiğim botlarımı...
Masaya geldiğimde telefon susmuştu...
Merakla telefonumun ekranını açtım...
Gelen cevapsız aramaya baktım....
Bir numara yazıyor......
444 0333....
Garanti Bankası müşteri hizmetleri.....
Ulan sabah sabah gel de Cin atına binme....
Ağzımdan dökülen incileri tahmin edersiniz.....
Şeytan dedi ki ....!
Ara bu 444 0 333 No:lu telefonu saydır da saydır...
Eski Aydın olsaaaaa çoktaaan saydırmıştı da....
Sonra aklıma Nasrettin Hoca'nın fıkrası geldi....
Kızgınlığım hafifledi...
Nasrettin Hoca dilencileri hiç sevmezdi.
Bir gün yağmurdan sonra evinin damını aktarırken, aşağıdan birinin kendisine işaret ettiğini görür,
"Ne istiyorsun?"diye sorar... Adam:
"Biraz aşağıya iner misiniz,söyleyeceğim var"cevabını verir.
Hoca da merak ederek damdan sokak kapısına iner.
O zaman adam elini uzatarak,
"Allah rızası için bir sadaka"der.
Hoca damdan indiği için son derece sinirlidir.Ama renk vermeden"Gel arkamdan!"diyerek dilenciyi içeriye alır.
Dilenci iyi bir sadaka alacağından memnun kendisini takip eder.
Hoca dilenciyi dama kadar çıkardıktan sonra,
"Allah versin!Sana verecek sadakam yok"der.
Dilenci" Madem ki bir şey vermeyecektin, beni boşu boşuna neden dama çıkardın?" diye sorar.
Hoca da hemen kendisine lafı yapıştırır:
"Ya sen beni neden sadaka istemek için damdan sokak kapısına kadar indirdin?"
Sağlıcakla.....