Prof. Dr. Mustafa Koç

BİRLİKTE

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 1083
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:

(Dinledik Denedik Eğlendik Öğrendik Dinlendik Ve Kazandık)

Değerli Velimiz,

Ülke ve Millet olarak her açıdan; sağlık, sosyal, psikolojik ve ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Bu süreci; süresi, belirsizliği, etkileme düzeyi ve sonuçları açısından bir kriz olarak nitelemek mümkündür.  Eğer doğru yönetilirse her kriz beraberinde birçok fırsatı da getirmektedir. İnsanlık tarihi boyunca elde edilen bütün buluşların konfor alanında değil de stres alanında keşfedilmiş olması bunun bir delilidir. Bir probleme ilişkin düşünülen çözüm önerileri hiç düşünülmeyen başka bir problemin çözüm önerisi olabilir ki buna yan etki kazanımı denilebilir.

İlgili bütün uzmanların, krizi yöneten kişilerin ve kurumların bu salgına karşı önerileri dikkate alındığında aslında kast edilen şeyin insanın kendini koruması durumunda herkesi koruyabileceğidir. Bu bağlamda en sık tekrarlanan şeyin evde kalmak olduğu söylenebilir. Önemli bir işimiz yok ise evde kalmanın, kendini korumak olduğu ve böylece herkesi koruduğumuzdur.   İşte bu süreçte evde kalan ve aslında okulda arkadaşları birlikte olması gereken çocuklarında bu süreci doğru deneyimler yaşayarak eğitsel, sosyal ve psikolojik bir sorun yaşamaması için yapılması gereken şeyleri bir kaç başlık altında toplamak mümkündür.

1-Öğrencilerimizin akademik davranışları yerine getirmede ya da gerçekleştirmede zorlanmalarının nedeni “kavramsal yetenek” özelliğine istenilen düzeyde sahip olamamalarıdır denilebilir. Kavramsal yetenek, dil, matematik, okuma, yazma, problem çözme, muhakeme ve hatırlayabilme yeteneklerinin toplamıdır.  Öğrencilerin bu yeteneklere sahip olması sadece girecekleri sınavlarda performanslarını en üst düzeyde kullanması için değil aynı zamanda sosyal ve psikolojik yaşamı içinde hayati becerilerdir. Bu becerinin kritik noktası ya da mihenk taşı dil yeteneğidir. Bu yetenek, hem işleyen hafızayı hem de uzun süreli hafızayı destekleyen en önemli unsurdur.  Bu beceriyi artırmanın yolları, kitap okumak, okuduğu şeyi anlatmak, okuduklarında çıkarımlar yapma, anlamını bildiği kelimeleri belirleyip bunlardan kendine ait bir hikaye yazmak, anlamını bilmediği kelimelerin anlamını bulup, öğrenip ve içselleştirip bunlardan da bir hikaye yazmak ve her iki hikayeyi de anlatmaktır.

2-Beynimizin sol üst köşesi, olgusal, analitik ve eleştirel düşüncenin gerçekleştiği yerdir. Beynimizin sağ üst köşesi ise, planlı, kontrollü ve düzenli düşüncelerin gerçekleştiği yerdir. Beynimizin sol alt köşesinde, duygusal ve empatik düşünmenin gerçekleşmektedir. Beynimizin sağ alt köşesinde, sezgisel, görsel ve yaratıcı düşünme gerçekleşmektedir. İnsan her bir düşünce şekline ihtiyaç duymaktadır. Biri diğerinden daha önemli değildir. Her bir düşünce diğer düşünceleri de etkileyebilmektedir. Örneğin sezgisel düşünce gücüne sahip bir kişi daha kolay empatik düşünebilir. Analitik düşünen bir kişi daha eleştirel olabilir gibi bu örnekler çoğaltılabilir.   Belki de hayatımızın hiçbir döneminde çocuğumuz bu düşünce becerilerini kazandırmak için bir daha bu şekilde bir arada olma fırsatımız olmayacaktır. 

3-Değerli velimiz, her şey istemekle başlıyor. Yani kişide istek olmayınca bu sürecinin sonucunda beklenen öğrenme maalesef gerçekleşmiyor. İstek bir uyarılma düzeyidir, bu uyarılma düzeyi artınca ihtiyaç ortaya çıkar. İhtiyaç isteğe göre daha güçlü olarak bireyi bir eylemde bulunmaya hazırlar fakat yeterli olmayabilir. Bunun için ihtiyacın daha güçlü bir uyarıcı olan dürtüye dönüşmesi gerekir. Dürtü daha sonra motivasyona dönüşür ve motive olmuş bir kişi eyleme geçer ve öğrenme gerçekleşir. Bu süreci başlatabilmek için yapılmaması gereken en temel şey, çocuğu bir başkası ile kıyaslamaktır. Kıyaslanan çocuk yetersiz, çaresiz ve yeteneksiz hisseder. Bunun yerine neyi neden, nasıl ve ne kadar süre ile yapacağını yaptıktan sonra onun neyin beklediğini ve bu süreci başlatan, sürdüren ve sonlandıran kendisi olduğunu fark ettirip başarma duygusu yaşamasını sağlamak daha işlevseldir. Ve başarma duygusunu hissetmesi en işlevsel ve gücü hiç kaybolmayan bir ödüldür.

4-Bu gün insan hangi yaşta olursa olsun ihtiyaç duyduğu şey öz düzenleme becerisidir. Öz düzenleme becerisi, düşünce, duygu ve davranışları düzenleme becerisinin toplamıdır denilebilir. Her şeyden önce çocuklarınızı bu süreç ve bu sürecin getireceği psikolojik baskı ve diğer durumlara ilişkin oluşan duygularınızı düzenleme aracı olarak kullanmamanızdır. Çocuklar, aile içinde yaşanan bir çok şeyi ve özellikle de olumsuz şeyleri kendileri ile ilişkilendirerek kendilerini suçlama eğilimindedirler. Duygularını ifade etmelerini sağlayarak kendiniz ya da alacağınız önlemleri onların hissettikleri duygulara göre ayarlarsanız çok daha doğru ve işlevsel bir iletişim ve işbirliği içinde olursunuz.

 

5-Beynimiz egzersizden hoşlanır. Egzersiz Glutamat ve GABA nöro ileticilerin yenilenmesine katkı sağlamaktadır.  Bu ileticilerin bireyin duygu durumunu iyileştirmede son derece etkin bir role sahip olduğu bilinmektedir. Egzersiz aynı zamanda beyin gücünü artırmakta, dikkat ve eylem kontrolünü de artırdığı bulunmuştur. Çocuk egzersiz yaptığımızda beyninde dopamin ve endorfin hormonları da artarak daha motive olabilmektedir. 20 dakikalık hoşa giden bir egzersizden sonra çocukların kafa karışıklığının azaldığı, motivasyon ve dikkat düzeylerinin de arttığı bulunmuştur. Ayrıca bu çocukların daha az yorgun hissettiği de bulunmuştur. Evde akademik bir davranıştan önce çocukla birlikte fiziksel bir egzersiz çocuğun öğrenme sürecine olumlu etki edeceği söylenebilir.

6-Beslenme. Evde kalma sürecini eğlenceli bir hale getiremez ve yetirince zenginleştirilmez ve aksine rutin bir döngü oluşmaya başlar ise oluşan boşluğu doldurmak için yapılacak en iyi şey düzensiz bir şekilde abur cubur yemek olacaktır. Normal bir beyin gelişimi çocuk doğmadan önce başlayan süreçte dahi Omega 3’lere bağlıdır denilebilir. Nöronlar onlar olmadan yeterince gelişmez ki bu durum öğrenme ve hafıza problemlerinin yaşanmasına neden olur ve bu hangi yaşta olursak olalım herkes için geçerlidir. Omega 3’lerdeki eksiklik dikkat eksikliği yaşayan çocuğun daha olumsuz bir tabloya girmesine neden olur. Bunun tersi ise daha iyi bir dikkat ve eylem kontrolü demektir. Trans ve doymuş yağlar ise beyin fonksiyonları için istenen şeyler değildir.  Üç hafta boyunca trans ve doymuş yağların etkin olacağı beslenme rutini öğrenme ve hafıza merkezi olan Hipokampüsü olumsuz etkilemektedir. Bu kötü yağların etkilerini azaltmak için, sebze, meyve, tam tahıllar, çerezler, balık, az yağlı süt ve süt ürünleri tüketilebilir. Sağlıklı ve düzenli yeme alışkanlığı dikkat ve eylem kontrolünü artırmaktadır. Bunun için çocuğun zamanı düzenleme becerisine sahip olması son derece önemlidir.

7-Uyku. Uyku iki evreden oluşur. Birinci evre rem evresi ki bu evrede rüyaların görüldüğü ve aynı zamanda psikolojik sağlığımız için ihtiyaç duyulan bir evredir. Triptofan serotonini serotonin de melatonin hormonu desteklemektedir. Bu döngü özellikle 22:00 ile 24:00 arasında en üst düzeyde gerçekleşmektedir. Bu döngü içinde düzenli uyuma yaşantısına sahip olmak günlük yaşamda birçok durumla baş etmede bilincin etkin kullanılmasını desteklemektedir. Ayrıca bu denge ve düzen içide olan uyku kişinin Rem4 evresine ulaşmasını da sağlamaktadır ki bu çocuğun sabah daha dinç, dinlenmiş ve yenilenmiş olarak uyanmasına neden olacaktır. . Bu dengeli, düzenli ve tutarlı döngüye sahip olmayan çocuklar daha erken ergenliğe girmekte ve örtük bir depresyon yaşama durumları söz konusudur. İkinci evre ise Nonrem evresidir ki bu evrede gerçekleşen uyku da biyolojimizi iyileştirir. Uyku süresi eğitsel, sosyal ve mesleki yaşam için kişinin her yaşta ihtiyaç duyduğu önemli bir zaman dilimidir.

8-Sosyal yaşama becerilerini desteklemek, eksiklerini tamamlamak ve yanlış olan beceriler yerine doğru beceriler kazandırmak bir diğer amacımız olmalıdır.  Özellikle iletişim aracı olmaktan uzaklaştırdığımız duyguları iletişimin merkezine koymalıyız. İnsanın kendini anlaşıldığını hissettiği an en huzurlu anıdır denilebilir. İnsanın kendini anlaşılmış hissetmesi için duygularının fark edilmesine ve kabul edilmesine bağlıdır. Çocuklarınızı hissettikleri duygulardan dolayı ne suçlayın, ne azarlayın ne de küçümseyin, çünkü insanın kendini en çaresiz hissettiği an duygularının anlaşılmadığı an değil duygularının anlaşılmış olduğu halde hafife ya da alaya alınmış olduğu andır.  Bu bağlamda çocukların duygularını fark etme, tanıma, kabullenme ve doğru ifade becerilerine katkı sağlayacak etkinlikler yapılabilir.  

 

9-Aktivite çizelgeleri hazırlayarak çocukların niyetlerine, enerjilerine ve beyinlerine bir yön çizmek bir çok karmaşıklığı önleyecektir.  Bu etkinlik bir beceriye dönüşür ise çocuk hayatın her aşamasında sahip olduğu enerji, zaman ve kaynakları önceliklerine göre düzenleyebilir ki bu durum kendini gerçekleştirmenin en etkin yoludur. Aynı zamanda aktivite çizelgesi çocuğun başkası ile değil kendisi ile yarışması ve kendini aşmaya çalışması için sahip olması gereken bilgi, anlayış ve beceriler için işlevsel bir uygulamadır. Çocuğun neyi ne kadar, nasıl başardığını ya da başaramadığını kendisi ile ilişkilendirerek analiz etmesi kendini aşmanın ve kendini gerçekleştirmenin yoludur denilebilir.  Aktivite çizelgesinin diğer bir katkısı da çocuğa hem başarma hem de yeterlik duygusu kazandırmasıdır.

 

10-Sosyal Destek Sistemlerinin işlevselliği sağlamak amacı ile çocuğun evde kardeşleri ile, ebeveynleri ile planlı, düzenli ve tutarlı etkinlikler içinde olması çocuğun hem kendisi ile hem de onlarla daha doğru ve işlevsel bağlar kurmasını sağlayacaktır. Akrabalarından görüşmek istediği ve görüşmesi gereken kişilerle görüşmelerini telefon ile sağlamak, aynı şekilde arkadaş ve öğretmenleri ile benzer iletişim kanalları ile görüşmelerini sağlamak kurulmuş olan bağların  hem daha sağlam olmasını hem de daha yapıcı olmasını sağlayacaktır. Çocuk sevmeyi, çalışmayı ve başkaları ile yapıcı iletişim kurmayı öğrendiğinde başka bir mirasa ihtiyaç duymaz. Çünkü bu çocuk için en büyük miras kendisidir.

11-Eğlenmek. Yukarıda yazılan etkinlikleri eğlenceli bir şekle dönüştürerek yapılacak olması çocuğun hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlayacaktır. Bulaşık makinesini boşaltarak çocuğun öğrenmede zorlandığı bir bilgi, şarkıya dönüştürülerek hem makine boşaltılır, hem öğrenilecek konu öğrenilir hem de aynı zamanda birlikte eğlenilir. Yaratıcılığınıza ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde yapacaklarınız yeni kuşakların benzer durumlarda nasıl davranacaklarına ilişkin baş etme hafızalarını da oluşturacaktır. 

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.