Özcan Aslan
BİR BAHAR SABAHI
Bir bahar sabahıydı; kuşların cıvıl cıvıl sesleriyle uyandım. Yerimden kalkarak perdemi açtığımda ne göreyim? Aman Allah’ım babam yerde bir şeyler arıyordu. Çok merak etmiştim ne aradığını…
Koşarak babamın yanına gitmek istemiştim. Annem bu ne hal oğlum bu ne telaş hayrola bir yere mi gidiyorsun diye yolumu kesmişti. Hadi bakalım önce temizlen sonra sofraya gel diye seslendi. Ben hala babamın ne aradığını merak ediyordum. Şimdi geliyorum anne diyerek kapıya doğru koştuğumda babam çoktan sofraya oturmuştu. Kahvaltımızı yaparken babam oldukça düşünceliydi. Ben tam baba dışarıda ne arıyordun diye soracağım zaman annem ah be ne olurdu sanki böyle olmasaydı demesi beni daha çok meraklandırmıştı. Çarçabuk yemeğimi yedikten sonra babamın bir şeyler aradığı yere koştum. Acaba ne arıyordu babam burada diye etrafa merakla bakınmaya başladım. Birden ilçemizin hoparlörlerinden canlar yakarcasına cenaze selası veriliyor, okuyan imamın sanki okuduğu sözler boğazına düğümlenir gibi oluyordu. Sonra gözlerimizden kan gibi boşalan şehitlerimiz için okunduğunu söylüyordu. Babam dışarı çıkmış ah be keşke ben olsaydım senin yerinde diyordu.
Aklıma hiç getirmek istediğim dayım oğlu askerdi yoksa aman Allah’ım yoksa o mu diyecektim babam oğlum dayının oğlu arıyor dedi. Ama babam yine sabah aradığı ne ise o tarafa doğru yürüyordu. Çok merak etmiştim ne aradığını. Bende babamın yanına koşarak gittim. Babam yere çömelmiş buradaydı Allah Allah ne oldu diye hem arıyor hem sayıklıyordu. Öğlende ilçeye giderek kahraman şehidimizin naaşını on binlerle teröre lanet okuyarak toprağa vermiştik. Kahrolsun terörü yapanlara kahrolsun yandaşlık yapanlara diye ağzımız yırtılıncaya kadar bağırdık. Yakmıştı bizi öldürmüştü, kahretmişti bizi bu acı. Geriye dönerken hep aklımda babam vardı. Ne aramıştı sabahtan. Ne kaybetmişti neyi arıyordu. Bu merak beni öldürecekti.
Ne olursa olsun babama sormalıydım. Baba ne arıyordun sabahleyin ne kaybettin demeliydim. Babam sanki beni anlamış gibi ah oğul ah dedi. Ne aradığımı merak ediyorsun değil mi? Akşam iki kuş vardı şu ağacın dalında nasılda birbirlerine sokulmuşlar nasılda birbirlerini ısıtıyor neşe içinde ötüşüyorlardı. Sabahleyin onların buraları pek bilmediklerini sandığım için onları arıyordum kaybolmasınlar diye. Ne yazık ki sabahleyin oraya vardığımda bir yok oluvermişti. Uçmuştu sanki. Ama yanındaki kuş sanki bana göklere yükseldi O diyordu. İşte bende onun için keşke bende onun yerinde olsam diyor. Onun mutluluğunu arıyordum. Dedi.
Bizde TÜRK MİLLETİ OLARAK DİYORUZ Kİ;
Ey Cennete uçan kartallar
Yalnız mı sanıyorsunuz kendinizi
Yeryüzünde bizler var oldukça
SİZİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ !!
RUHUNUZ ŞAD OLSUN EY YÜKSEKTE UÇAN KARTALLAR !!