



Öznur Salkım
BİR ATEŞİN MİRASI
Şehrimiz yangın yeri.
Yüreğimiz alev alev yanıyor.
Bir ağaca, bir kuşa, bir kaplumbağaya...
Bir meşeye, bir çama, bir gürgene...
Kalbimiz acıyor, canını hiçe sayıp alevlerin içinde yiten canlarımıza...
Yemyeşil sehrimizin, nefes dolu ormanları, bir bilinçsizlikle küle döndü, yok oldu.
Bazen içilen bir sigara izmariti, bazen bahçe temizliği için yakılan bir ateş bazen mangalla yapılan keyif sonrası söndürülmeyen közlerin eseri...
Cigerlerimiz kor kor alevin ortasında. Yağmayan yağmur, kızgın bir güneş ve esintilerle devam eden rüzgarın ardında bıraktığı bir kül yığını...
Yakıcı güneşin altında canla başla yangın söndürmeye çalışan yardım sever insan topluluğu...
Ve güzel ülkemin her yerinden gelen yangın haberleri.
Her yaz aylarında muhakkak kaçınılmaz bu yangınların asıl nedenleri ne peki?
Yine canla başla söndürmek için çırpınan insanın ta kendisi değil mi?
Peki ya bu ateş topundan çıkamayan canlılar...
Kulaklarımızda çığlık çığlığa duyduğumuz, dilsiz hayvanların feryatları.
Küllerin arasında bulunan cansız hayvanların o yürek yakan sonları...
Ve doğanın o güzel yeşilden geriye kalan gri külleri...
Bazı insanlar bilinçsizce doğayı katletti.
Bazı insanlar aldıkları eğitimle doğayı korumak için canını feda etti.
Bazı insanların hazin sonunu, yine bazi insanların düşüncesizligi belirledi.
Başta şehrimiz olmak üzere ülkemizde yaşanan tüm orman yangınlarının en kısa sürede söndürülmesini temenni ediyorum.
Bu yanginlarda hayatını kaybeden tüm ateş savascilarina Allah 'tan rahmet diliyorum.
Yazın kızgın güneşinde serinlemek için sığındığımız ağaçları yakmak değil, korumak için canla başla mücadele verilmesini diliyorum.
Tüm insanlık için ilk görevimiz ; Ormanların miras değil, gelecek nesillere devredilecek emanet olduğunun bilincinde olmaktır. Unutmayalım ki
"Doğa insan olmadan da yaşar; ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz."