Kemal Aslan
AHLÂK UTANMAYI BİLMEKTİR
Utanmayı bilmek.. Utanmaktan korkmak..Bunlar ne değerli meziyetlerdir..
Hep düşünmüşümdür geçmişle gelecek arasında bir bağ kaldımı yoksa koptuk gidiyoruz mu? diye...
İdealist yetiştirilen nesilden ideali sadece maddiyat olan bir nesil nasıl oluştu diye zaman zaman düşünüyorum.
Tabi dünya görüşü farklı olan insanlarında farklı yorumları oluyor kimi makarnacı kimi kartçi en garibide kendini muhafazar ilan edenlerin bir kısmının tüccarlığını din üzerinden yapıp sonrada lüx hayatı farklı kisfelerde yaşaması...
Şükrü sadece yemek ve karın tokluğunda kullananlar yaşadıkları bu vatana bayrağa onlara bu özgürlüğü sağlayan kanlarıyla bedeli ödedikleri bu güzelim vatana şükretmek yerine kinle hareket edip bide bu hayasızca dillendirerek ahlak yoksunluğunun tam bir örneğini sergiliyorlar. Bide bu modellerin şak şakçıları onlarda onlardan daha ahlaksızca davranıyorlar.
Şimdi nerden nereye geldik diye size küçük bir yaşanmışlık tan anlatımı yazıcam...
Sonrasımı karar sizin:::
1970’li yıllar, Avanos. Yazın ilk günleri. Evin önünde bir kamyonet duruyor. Kayseri’den yüz çuval şeker gelmiş. Kitap okuduğum kovuğumdan çıkıp çuvalların taşınmasını seyrediyorum. Gazoz şişelerine, şeker çuvallarına, benim ders notlarına, fırından yeni çıkan bazlamaya, bahçeden kopardığı domatese bile dualar okuyan annem yine iş başında, dudakları sürekli kıpırdıyor.
“Bu yaz çok gazoz satılacak inşallah.”
Çuvallar taşındı, kamyonet gitti. Tüm aile içimiz rahatlamış halde sofraya oturduk. Philips radyoda ajans zamanı. Spikerin okuduğu haberlerin içinden bir ara “şekere zam” haberini duyduk. Büyük abim sevinçle “Oh!” dedi., “Tam zamanında almışız şekeri.”
Ertesi gün, babam erkenden kalkmış, evin önündeki camekanda annemle konuşurken gördüm. Canının sıkıldığı zamanlarda yaptığı gibi mendilini sebepsizce katlayıp duruyordu. Az sonra da kalktı gitti zaten.
Annem camekândan salona geçerken kendi kendine mırıldanıyordu: “Deli bu herif anam, sabaha kadar uyumamış!”
Bir saat sonra geldi babam. Rahatlamış, yüzü gülüyor. Maliyeye gidip ihbar etmiş kendini. “Dün yüz çuval şeker aldım, aslında bugün alacaktım. Zamlı almam lazımken ucuza aldım. Farkını ödemek istiyorum.”
Çocuk aklımla bile anlamıştım, babamın aslında maliyeden değil “utanmaktan” korktuğunu.
* * *
Yaşanmış Gerçek Bir Hikayedir..
Şimdi Demem O ki:
Hangi dinden hangi mezhep hangi ırktan olursanız olun Önce İnsan Olup AHLAK elbisesini Giymedikten UTANMA duygusunu Kendinde Hissetmedikten Sonra.
Kim Olduğunun Ne Önemi Var ki!!? ?????