HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Öznur Salkım

Öznur Salkım

ZAFER'İN MUCİZE FOTOĞRAFI

Yazar: Öznur Salkım
Tarih:
Okunma: 18908
Yorum: 0
Yazı Boyutu:
Paylaş:

 

Bugün 30 Ağustos!

Bir milletin zaferi!

Zorlu savaşların, tükenmeyen mücadelenin ve bugünün bağımsızlığının ilan günü..

"Bayrakları bayrak yapan kandır.Toprak uğruna ölen varsa vatandır." Diyen yuzbinlerce şehidimizin emaneti...

Tarih kitaplarının, gururla satırlarında yer verdiği, bir asırlık bir sevdanın yıl dönümü.

Her bir yasanmışlığı ayrı bir burukluk, bir o kadar da gurur veren öyküler dizisi....

İşte belki de bir çoğumuzun çocuklarımıza anlatacağı nesilden nesile aktaracağımiz o hikayelerden sadece bir tanesi...

Büyük Taarruzdan geriye kalan mucize bir kanıt...

Bugün 26 Ağustos… Hiç düşündünüz mü, Büyük Taarruz'dan neden sadece bu “efsane fotoğraf” vardır da, başka fotoğraf yoktur?

 

26 Ağustos 1922.

Afyon Kocatepe.

Saat 11'di.

Büyük Taarruz şafak vakti saat beşte başlamıştı.

Mustafa Kemal hamleleri adım adım takip ediyor, sahra telefonuyla emirler yağdırıyordu.

Bir ara diğer komutanların yanından ayrıldı, tek başına, uçurum kenarına kayalıklara doğru yürüdü, dürbünle düşman hattına bakıyordu, dalgın, düşünceliydi, parmaklarını cigara içer gibi dudaklarına götürdüğü an…

Deklanşöre bastı Etem Tem.

 

Yedek subaydı. Mülkiye mezunuydu. İstanbul'da fotoğrafçılık yapıyordu.

Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi'nde vuruşmuş, Kurtuluş Savaşı başlayınca Anadolu'ya geçmiş, Garp Cephesi'nde görevlendirilmişti.

Kuvayi Milliye'nin resmi fotoğrafçısıydı, Büyük Taarruz'u kare kare görüntülemişti, 10×15 cam negatif çeken Alman malı Reflex ICA fotoğraf makinesi vardı.

 

“İşte o an”dan sonrasını, 1960 yılında Ulus Gazetesi için yapılan röportajda, Fikret Otyam'a anlattı.

 

“Tek başına, kayalık tepenin ucuna geldi, başparmağı dudaklarının arasındaydı, objektifimi çevirdim, adeta nefes almıyordum, deklanşöre bastım. Günler geçti, 2 Eylül'de Uşak'a girdik. Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde filmi yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah koşarak götürdüm, içeri aldılar, berberi tıraş ediyordu, odada bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı, fotoğrafları aldı, baktı, “çok güzel” dedi.

 

“9 Eylül… İzmir'e girdik. Günbatımına yakındı, ilk işim bir fotoğrafçı aramak oldu, bir Rum fotoğrafçı buldum. Kocatepe'de çektiğim filmleri verdim, yıkanıp basılana kadar etrafta dolaştım, zaman doldurup yeniden geldim, fotoğrafçı beni görünce “hepsi harika” diye bağırdı, baktım, fotoğraflar henüz yaştı, doya doya baktım, hakikaten hepsi harikaydı, taa Uşak'tan İzmir'e kadar bu anı bekliyordum, fotoğrafların kuruyup hazır hale gelmesi için biraz daha zaman lazımdı, sabah gelip almak üzere ayrıldım, karargaha, Bornova'ya döndüm, ertesi sabah erkenden otomobille İzmir'e indim ama, görmeliydiniz, cayır cayır yanıyordu İzmir, ahali sokaklara yollara dökülmüştü, ne dost belliydi ne düşman, fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildim; fakat ne göreyim, gözlerime inanamadım, dükkan yanmıştı, elimde kala kala Uşak'taki o ahır bozması yerde yıkayabildiğim bir kaç fotoğraf kalmıştı, ötekilerin hepsi İzmir'deki fotoğrafçı dükkanıyla birlikte kül oldu.”

 

Evet… Maalesef işte bu hazin sebeple, Büyük Taarruz'a  dair 26 Ağustos'tan başka fotoğrafı yoktur Mustafa Kemal'in, tek karedir.

 

Ve aslına bakarsınız, Kurtuluş Savaşı başından sonuna kadar her yönüyle olduğu gibi, kurtulan tek kare fotoğrafıyla da “mucize”dir.

 

Çünkü, can pazarının ortasında harabe bir ahırda basılan bu fotoğraf kadar… Tarihi böylesine “anıtsal” anlatabilen bir kare yoktur.

Bu hikaye yaşanılan zorlukların sadece bir tanesine örnektir.

Baktığınızda bir fotoğraf diyebileceğimiz ; fakat içinde çaresizlik içinden doğan umutlari yaşayabileceğimiz anlık bir kesit.

Bugünün bağımsızlığını, o günlerin yorgun ama mücadeleci, vatan sever milletine borçlu olduğumuzu, yaşadığımız sürece unutmamak gerektiğini büyük küçük herkese aşılayıp, başta Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Ben, size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir. - Zafer, zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım diye başlayarak sonunda başardım diyenindir.

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.