Nurullah Akçay
Spor ve Şiddet
Dünyanın birçok yerinde spor bir eğlence aracı olarak görülürken bizde haftalık olarak içimizdeki hayvanı ortaya çıkarma günü olarak görülür. Ülkemizde spor yasası 2011 senesinde Türkiye 1. Futbol ligindeki şikeyi ört pas etmek için çıkarılmış bir yasa olduğunu düşünürsek , sporun ahlaki değerlerden nasıl uzaklaştığı ,neden şiddet içerikli Amerikan filmlerine dönüştüğünü çok daha iyi anlamış oluruz.
Her birimiz hayatımızı idame edebilmek için farklı işlerde çalışıp evimize, çoluk çocuğumuza bakacak para kazamaya çalışıyoruz. Şöyle bir şey düşünün , biz işimizi yapmaya çalışırken elinde flamalar bayraklar olan bir grup karşımıza geçse ve bize mesai saatimiz boyunca küfürler edip hakaretler savursa ne yaparız ? Bu gruba nasıl bir tepki veririz ,doğrusu düşünmek bile istemiyorum .
Elbette yapılan hakaretlere elimizdeki topla tüfekle karşılık vererek o gruba karşı bir güç uygulamaya çalışırız, eğer buna gücümüz yetmiyorsa güvenlik güçlerinden yardım istemek suretiyle bu tatsız olayı sonlandırmaya çalışırız. Kendimize olduğunda asla kabul edemeyeceğimiz bu durumun hiçbir şekilde mantıklı bir izahatı yoktur olamaz da ,iğne ile çuvaldız meselesi diyelim kısaca.
Her nedense bir spor müsabakasına gittiğimizde işini yapmaya çalışan sporculara küfür etme hakkını kendimizde bulabiliyoruz . Bir manav, bir bakkal, bir market işlerini yaparken hiç mi hata yapmıyor ,doktor kendisine gelen hastalarına hep doğru teşhis mi koyuyor, ya da mühendis bütün hesaplamalarını doğrumu yapıyor ,tabi ki hayır ama kimse karşısına geçip bu insanlara hakaret edip küfürler savurmuyor . Oysa bu meslekler insan hayatını doğrudan ilgilendiren mesleklerdir, sonuç olarak insan her şeyden önemli ise işini doğru yapmaya çalışan bu değerli meslek grubu insanlarına elbette saygı duymamız gerekir. Onlara yapacağımız hakaretler asla işlerini daha iyi yapmalarını sağlayamayacaktır. Pekala soruyorum o zaman sporculara küfür etme hakkını nereden buluyoruz? Toplumumuz müsabakalara gidip rahatlama düşüncesini değiştirmeli ,spor bir eğlence olmalı, orada bize bu heyecanı yaşatan sporcularda bu eğlencenin olmazsa olmazı gibi görülmeli.
20 sene öncesine kadar Türkiye 1. Ligindeki müsabakalar her iki takımın taraftarı ile yapılırken bu durum öyle bir hal aldı ki değil aynı stada girmek aynı şehirde bile kabul görmez bir hal aldı. İl güvenlik kurulları güvenliği sağlayamayacağı için tek takım taraftarlı maçlar yapılmaya başlandı ,sporun hangi amaçla yapıldığı unutulup fanatizm tetiklendi ve olumsuz koşullara zemin hazırlandı. Tabii spor yorumculuğu yapan sözde spor adamları bu yangından nemalandı nemalanıyor , sporcular camialar sürekli hedef gösterilerek ahlaksız spor anlayışı benimsetildi , kavga ,küfür ve şiddet sporun neredeyse olmazsa olmazı oldu , birileri TV de üç beş kuruş reyting uğruna gençleri fanatiklerin önüne yem attı ,ulusal basın patronları bu aymazlara çanak tutarak sporda ötekileştirmeyi teşvik ederek zıt kutuplar oluşturdu ,buna birde kendini bilmez kulüp yönetimleri eklenince stadyumlardan cenazeler bile çıktı. İşini doğru yapan spor insanları var elbet onlar dik duruşlarında asla taviz vermediler fakat fanatizmin karşısında sesleri duyulmadı duyulmuyor da.
Benim gerçek spor severlere tavsiyem bu tür programları izlemeyin bu tür provokatörlere bu topraklarda prim yaptırmayın, kendi pisliklerinde boğulsunlar, insanların emeklerine en ufak bir saygısı olmayan bu aciz kişilikler, nohut kadar beyinleriyle ülkede spora yön vermeye çalışıyor. Ömrü hayatlarında bir futbol topuna ayağı değmemiş , bir basket potasına top atamamış bu ezik şahsiyetler kendileri gibi olan fanatik spor izleyicilerini etkileyip gündem yaratmaya çalışıyorlar. Medya patronları birkaç kuruşluk reyting uğruna bu şahsiyetlere çanak tutuyor ve ondan sonra neden ? diye herkes birbirine soruyor.
Bir sporcu kolay yetişmiyor bilinçli bir spor adamı da kolay yetişmiyor, bizim olan değerlere sahip çıkalım. Her spor yapan başarılı olacak madalyalar kazanacak diye bir şey olamaz , bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Spor yapan her insanı kazanılmış olarak göremediğimiz sürece sporda şiddeti besler büyütürüz .
Bir Hendekli olarak en büyük beklentim etrafında teller olmayan spor sahası. Stadyumlar yabani hayvanların kafeslere koyulduğu yerler gibi görülmekten vaz geçilmediği sürece spor ve şiddet iç içe olmak zorunda kalacaktır. Ben Hendekli spor severlere güveniyorum ve diyorum ki kaldıralım sahalarımızdaki telleri bizler kafeste tutulan hayvanlar değil bilinçli spor seyircileriyiz…
Kalın sağlıcakla…