Prof. Dr. Mustafa Koç

İnsanın Derin Yönü: Bilinçaltı

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 1895
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:

İnsan kelimesinin altında ne kadar derin anlamlar yattığını hiç düşündünüz mü? İnsan sosyal bir varlıktır dedikten sonra bunun altında oldukça derin anlamlar aramak lazım. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık mesleği de bu derin anlamların sonucunda oluşan bir meslek aslında. Çünkü biz insanlar o kadar deriniz ki bu derinliklerde nelerin olduğunu kişinin kendisinin bilmesi de neredeyse mümkün değildir denilebilir. Çünkü her birimizde ne bizim ne de başkasının bilmediği kör bir alan vardır ve belki de olması gerekiyor.  Farkında olduklarımız, hatırlayabildiklerimiz ve bir de hatırlamak istemediklerimiz işte bu bilinçaltımız… Bilinçaltımız o kadar kalabalık oluyor ki sorunun temelini oradan çekip çıkaramadığımız için de danışmanlara ihtiyaç duyuyoruz yani sorunları ortaya çıkaracak birilerine. Biz bilinçaltına bastırdığımız bu duyguları açığa vurmayı bilsek ya da onları açığa vurmamak için kendimize mantıklı açıklamalar yapabilseydik her şey daha kolay olabilirdi.  İçi dışı bir misali… Asıl o zaman içi dışı bir varlıklar olurduk. Kim ne derse desin gerçekten içi dışı bir insan yoktur bence. Herkes bilinçaltına bir şeyleri iter, onları orda saklar, büyütür. En sonunda da kocaman bir dağ olup önümüze çıkar ve bilinçlenmeye hazır hale gelirler. İşte tam bu noktada bilinçdışımız dolmaya başlar ve biz insanların da patlama noktası son seviyeye ulaşır. Son seviye ise maalesef her zaman tehlike arz eder. Bu tehlike bazen kendimize bazen de dışarı yöneliktir. Bu tehlike anı geldiğinde devreye biz danışman adayları giriyoruz. Bilinçaltına bastırılan duyguları ortaya çıkarıp, onların bilinçdışına çıkmasını sağlıyoruz. Bu nedenle bilinçdışı önemli bir konumdadır biz danışmanlar için. Peki neden bu duygular bilinçaltına itiliyordur, neden biz insanlar bunları bastırmayı tercih ediyoruz? Bunun en büyük sebebi toplumdur. Çünkü toplum biz insanlara sürekli bir şeyler dayatır. Ne yapmalıyız, neyi yapmamalıyız? İyiyi ve kötüyü kendimize göre değil de topluma göre belirleriz. Toplum kendi kararlarımızı almaya izin vermez. Onları ahlak kurallarını bahane ederek ortadan kaldırmaya çalışır. Aslında ortadan kalkmazlar, sadece dibe doğru itilirler ve orda çöplük oluşturmaya başlarlar.

Bu çöplük biz insanlar için çok önemlidir çünkü oluşan bu çöplük ne yazık ki kişiliğimizde bazı sarsıntılara yol açar. Benliğimizin oluşumunda aksaklıklar meydana gelir. Bu da psikolojik açıdan sağlıksız bireyleri ortaya çıkarır. Topluma faydalı bireyler yetiştirmek için biz danışman adaylarına da oldukça büyük iş düşüyor. Bu nedenle biz danışman adayları, neyi nasıl yaptığımızı bilmeli, danışanlara önem vermeli ve onları delil olmadan yargılamamalıyız. Delilleri ise her zaman göz önünde değil, diplerde de aramalıyız.

Bu yazı, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Lisans Programında öğrenci olan ve Gelişim Psikoloji dersini alan Günce KAYNARCA’nın ders kritiğidir.

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.