Öznur Salkım
Hayatın Gerçekleri
Toplumumuzda en büyük sorun nedir diye tek başına adlandıramayacağımız birçok konu var şüphesiz. Bunların en etkileyicisi geçim zorluğudur.
Çalışmak yada çalışmamak!! Her ikisinin de getiri ve götürüleri vardır muhakkak. Ama içinde bulunduğumuz durumlar ve kazancımızın bize ne kadar yettiği tartışmaya açıktır aslında.
Yükseldiğine inandığımız asgari ücretler gerçekten olması gerektiği düzeydemi? Üstüne üstlük yılın belirli bir ay sonrası kesilen vergi miktarlarını yetersizliğin içine koymuyorum. Her gün daha bir emekle, daha fazla güçle, daha fazla kazanç sağlamaya çalışan vatandaş yıpranarak kaybettiği sağlığının farkına varamıyor.
İnsanlar kazandıkları ile yetinmenin zorluğunu yaşarken yıl sonuna yaklaşıldığında bu durum daha da çaresiz hale geliyor. Tabi bunlar ister istemez psikolojik bir baskı ve yetinememe duygusu uyandırıyor. Akabinde aile içi şiddet ve geçimsizlik boy gösteriyor. Tek kişinin kazancı yetersiz kaldığından ailede ki en önemli faktör olan Annede çalışma hayatına atılıyor. Daha fazla mücadele, tek işle geçinememenin getirdiği stres insanın ister istemez ruhsal yapısını etkiliyor. Buda toplumda ki en temel yapının zedelenmesine neden olmuyormu?
Günümüzde ki en çok gündem de olan konular arasında değilmi? Evliliklerin neden kısa sürdüğü. Şimdi biz 40 yıldır evliyiz diyenler olacaktır elbette, ama onlarla, bir zaman arasında ki farklar gözle görünecek kadar büyük değilmi.
Yaşadığı her sıkıntıya, her soruna rağmen mutlu olmaya çalışan insanlar varmı ki gerçekten? Ya o dönem daha az beklenti, daha fazla emek ve elindekilerle yetinme duygusu fazlaydı, yada tahammül duyguları bugüne oranla daha üst seviyeye sahipti. Öyle ki artık tahammül edemiyoruz yaşadıklarımıza. Savunma mekanizmasına girip çıkmayan yollara adım atıyoruz.
Bundan sonra daha mutlu, daha umutlu olunurmu bilinmez ama insanların tahammüllerin zorlanmadığı bir dünyada yaşamak umuduyla….