Prof. Dr. Mustafa Koç
Duygular Bağlamında Çocuklar
Yaşanan olumsuzluklar, bu olumsuzluklara yönelik yazdığımız hikâyeler, bu hikâyelere verdiğimiz başlıklar, hikâyeyi okuma sıklığımız, okurken oluşan düşünceler ve eşlik eden duygular söylem ve eylemlerimizin farklılaşmasına yol açtığı gibi çocukları da daha duyarlı hale getirmiştir. Ev ortamında yaşanan belirsizlikler, bağrışmalar, öngörülmezlik ve şiddet vb. durumlara yönelik çocukların doğal olarak kendilerini iyileştirme yöntemleri olan ağlama, öfkelenme, vurma ve gülme ellerinden alındığında gece kâbusları ve karabasanlarının daha sık, daha uzun ve daha yoğun olarak yaşanmaya başlar. Böyle durumlarda çocuğun çiş yapma ihtiyacı, ani bir uyarıcı (ses, ışık, sarsıntı vb.) çocuğun kâbus ve karabasan görmesine neden olabilir.
Çocuğa yardımcı olmanın tek yolu bu gerilimi boşaltmasına izin vermek, sabırla beklemek, ona sarılmak, yönelimi yani, kim olduğunu, nerde olduğunu ve zamana ilişkin farkındalığı yerine geldiğinde ne söyleyeceğine, ne kadar söyleyeceğine izin vererek güvende olduğu hissini yaşamasını sağlamaktır. Çocuğun güvende olduğunu hissetmesi için öncelikle bedeninin güvende olduğun bilmesi ile mümkündür. Bu bağlamda yapılacak en terapötik eylem çocuğa sarılmak, avuç içlerini, al parmak aralarını ve dirseklerini ovmaktır. Bu bağlamda aşağıda belirtilen hususlar çocukların fiziksel ve özellikle psikolojik sağlıkları için önemlidir.
- Çocuğun ne yaşadığında daha da önemlisi yaşadığı şeye eşlik eden düşünceleri ve özelikle de duyguları önemlidir.
- Ne düşündüğünü ve ne hissettiğini bildiğimiz çocuğa nasıl yardım edebileceğimiz belirleriz.
- Duygular birey olmanın, fark edilmenin, onaylanmanın, kabul edilmenin ve anlaşılmış olmanın anahtarlarıdır. Bu bağlamda, duyguların referans alındığı iletişimlere ve paylaşımlara her birimizin fakat daha çok çocukların ihtiyacı vardır.
- Duygular sayesinde karşımızdaki insanın bize nasıl davranması gerektiğini belirleyebiliriz. “Bana bu şekilde davranma seni döverim” dediğiniz kişinin size istediğiniz gibi davranması için sizin çok güçlü olmanız ve kişinin sizden korkması ile mümkündür. Duyguları merkeze alarak verilecek olan “bu şekilde davranman beni üzdü” şeklindeki bir tepki sonrasında kişi, sizden değil yaptığı şeyden korkar.
- Duygular ifade etmek “psikolojik sınır” koymanın en işlev yoludur.
- Ağlayan çocuğu hemen susturmayın, öfkelenen çocuğu korkutmayın, üzülen çocuğu utandırtmayın ki çocuk sahip olduğu doğallığı, dürüstlüğü koruyarak kendi olmayı başarsın.
- Ağlayan susturulur, öfkelenen korkutulur ve küsen utandırılır ise çocuk olabileceği kişi değil de olması istenen kişiye dönüşür.
- Bu çocuklar belki yetişkinlerin onayını, takdirini, güvenini kazanıyor ve ebeveynler için “benlik sunum aracına” dönüşüyor ve çocuk onlar için bir gurur kaynağıdır. Soru, hangi çocuğu onaylıyoruz, kabul ediyoruz ve fark ediyoruz ve bu çocuk nereye kadar kendi olmayan bu rolü oynamaya devam edecek?
- Hayalde büyüttüğümüz çocuk ile gerçekte büyüyen çocuk eninde sonunda kazananı olmayan bir savaşın kurbanları olacak.
- Yapılması gereken; gerçek olandan vaz geçmek yerine hayalde olandan vaz geçerek, gerçekte olanı olabildiğince tanıyarak ulaşılabilir beklentiler ve gerçekçi standartlar belirleyerek çocuğumuzun kendisi olmasına katkı sağlayacak şekilde önce kendimizi sonra da ortamı düzenlemektir.
- Çocuğun kendisini sevmesine yardım etmek, onu bütün gelişim alanlarında yaşayacağı krizlere karşı koruyan hayati bir beceridir. Çocuğun kendini sevmesine yardım etmenin tek yolu tepkilerimizi dengeli, düzenli ve tutarlı bir şekilde duygularına göre ayarlamakla mümkündür. Bunun için onun ne hissettiğini bilmeye ihtiyacımız var.
- Çocuğun ne yaşadığından daha çok yaşadığı şeye eşlik eden duyguyu bilmeye ihtiyacımız var!