Prof. Dr. Mustafa Koç
BİR YAŞANTININ ÇOCUKLARDA TRAVMA ETKİSİ YAPIP YAPMADIĞINA İLİŞKİN BELİRTİLER
Travma, bireyin fiziksel ve psikolojik sağlığını derinden etkileyen bir olay olarak tanımlanabilir. Bu olaya birey doğrudan muhatap olabileceği gibi dolaylı olarak da muhatap olabilir. İster doğrudan muhatap olsun ister dolaylı muhatap olsun yaşanan olay bireyin uyum ve işlevselliğini bozuyorsa travma gerçekleşmiştir demektir. Her durum her birey için aynı etkiye sahip olmayabilir. Bir olay bir bireyde çok yıkıcı bir etkiye sahip olurken aynı olay bir başkası için aynı düzeyde ya da hiçbir etkiye sahip olmayabilir. Bunun nedeni bireyin sahip olduğu kaynaklar ve baş edebilme gücüdür. Bir başka faktör ise olayın tahmin edilen ya da tahmin edilemeyen olup olmadığıdır. Bu faktörler zaten bir olayın travma etkisi yaratıp yaratmayacağına ilişkin ölçütlerdir. Bir olayın travma olması için, öncelikle kontrol edilemez olması, ikincisi olayın tahmin edilemez olması ki zaten tahmin edilemeyen durumları kontrol etme olanağı yoktur. Üçüncüsü duruma karşı baş etme yöntemlerimizin yetersiz kalması ve sosyal destek sistemlerinin gerekli desteği verememesidir. Bu faktörlerin aktif olduğu ya da potansiyel olarak var olan bireylerde yaşanan bir olay çok basit olsa dahi travma etkisi yaratabilir.Örneğin anne ve baba kendi aralarında konuşurken bu ilden taşınsak nasıl olur diye sorulan bir soruyu duyan beş yaşındaki çocuk için bu soru bir travma etkisi yaratabilir. Burada kast edilen şey bir olayın travma etki yaratması olayın sıra dışı ve etkili olmasına bağlı değildir. Örneğin anne baba boşanıra, bir den bir taşınma olursa, sevilen bir kişinin ölümü ya da istismar. Çocukların dünyasında neler olup bittiğini ancak o dünyada olanların davranışsal dışavurumları ile anlayabiliyoruz. Örneğin uykusunda konuşuyor, tekme atıyor, yumruk atıyor, iştahı azaldı, tuvalete giriyor çıkmak bilmiyor, çok fazla uyku uyuyor, sabahları uyanmak istemiyor, göz teması kurmaktan kaçıyor, her zaman birlikte oynamak istediği arkadaşları ile artık oynamak istemiyor vb.
Travmatik bir olay sonrası bireylerde üç davranış şekli ortaya çıkar. Birincisi kişi olayı sürekli yeniden yaşar. Bu yeniden yaşama rüyalarda ya da zihinde canlandırma şeklinde olabilir. Bu durum oldukça yorucudur. Sürekli problem çözen bir birey gibidir. Bu durum onun huzursuzluğunu, tedirginliğini ve kaygınsı daha da artırır. Yaşadığı şeyi dışa vuramamasının oluşturduğu psikolojik baskıya bir de ya bu durum duyulur ya da anlaşılırsa kaygısı eklenir ki bu durum kişinin uyum ve işlevselliğini bozacak önlemler almasına neden olur. Belirli bir süre sonra alnına önlemlerde başlı başına bir stres kaynağı haline gelir. Ayrıca bu baş etme yöntemleri travmanın uzun yıllara yayılmasına neden olur. İkincisi, artmış uyarılmışlıktır. Kişi oldukça hassaslaşmıştır. Her etkileşimden olumsuz bir anlam çıkarmaya başlar ki bu durum onun kişiler arası etkileşimini bozar. Üçüncüsü ise kaçma ve kaçınmadır. Bu durum bireyin travmayı hatırlatan uyarıcılar ile karşılaştığında kaçması ya da travmayı hatırlatabilecek uyarıcılarla karşılaşmamak için içe kapanmasıdır.
Önemli olan bireyin travma yaşadığını travmaya ilişkin oluşan ruhsal durum kronikleşmeden gerekli önlemleri almaktır. Bunun tek yolu çocuklarda fark edilen ya da edilmeyen bir yaşantının travma etkisi yaratıp yaratmadığını belirlemektir. Bunun için aşağıdaki formda yer alan davranışlar durup dururken ya da bilinen bir olaydan sonra çocuklarda gözleniyorsa gerekli önlemler alınmalıdır.
BELİRTİLER |
BELİRTİNİN VARLIĞI
|
|
VAR |
YOK |
|
Israrlı denetleyici davranışları |
|
|
Geriye dönme davranışları |
|
|
Sinir krizleri |
|
|
Kontrol edilemeyen öfke nöbetleri |
|
|
Hiperaktivite |
|
|
Kolayca irkilme |
|
|
Uykusuzluk( uykuda tekme etme, yumruk atma) |
|
|
Odaklaşmada sorun |
|
|
Aşırı kavgacılık |
|
|
Sarılma ihtiyacı |
|
|
Nedensiz fiziksel ağrılar. |
|
|
Cevabını bildiği soruları sorma |
|
|
Donakalama |
|
|
Nedensiz huzursuzluk ve ağlamalar |
|
|