Prof. Dr. Mustafa Koç

Bağımlılık: Biyolojik Olarak Çökme Sosyal Olarak Dışlanma Ve Beyin Olarak İflas Etme

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 1561
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:

Bağımlılığa sahip olan bireylerle yapılan çalışmalarda beyin dalgalarının farklı çalıştığına ilişkin bulgulara ulaşılmıştır. Bağımlı bireylerin Neurofeedback testi sonucuna göre Beta beyin dalgalarında yüksek düzeyde artış olurken, Alpha beyin dalgalarında ise azalma hatta bazı vakalarda hiç Alpha dalgasına rastlanmadığı bulunmuştur. Bu bağlamda bağımlılığa neden olan, bireylerin kullandıkları maddenin ya da maddelerin beyinde oluşturduğu rahatlamadır denilebilir. Bu rahatlamanın nedeni ise kullanılan madde ya da maddelerin beta beyin dalgasını düşürmesi alpha beyin dalgasını yükseltmesidir.  Beta’nın (13-30) saniyede ortaya çıkan dalga sayısı 30’un üzerine çıkması sonucunda birey,  kendisini gergin, huzursuz, kaygılı, stres ve baskı altında hisseder. Aynı zamanda kişi aşırı hassaslaşma sonucu tehdit altında hissetme ve bu durumla baş edebilmek için önlem alma ihtiyacı doğar. Bir başka söylemle, kişi sürekli bir savaştaymış gibi hisseder ve savunma durumuna geçer. Madde bağımlılığı olan bireyin de bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Sürekli olarak aşerdiği maddeye ulaşma yollarını düşünen ve bu süreci engelleyecek faktörlerden kaçmak ve bu ihtiyacını karşılayacak kaynakları kovalamak bağımlı bireyin beta beyin dalgasını artırmaktadır. Bir benzetme yapılacak olursa kişi günü sanki bir sınavdaymış gibi yaşıyor. Bu aşırı beta beyin dalgasının artışı kişiye huzur ve rahatlık hissi veren alpha’nın (8-12) saniyede ortaya çıkan dalga sayısı 8’in altına düşmesine hatta bazı vakalarda sıfıra yaklaştırmaktadır.

Bu tablo Beta beyin dalgasının düzeyini düşüren ve Alpha beyin dalgasının düzeyini artıran maddeye ulaşma süreci uzadıkça daha da kötüleşmekte ve kişi madde yoksunluğu krizine girmektedir. Bağımlılığın ilk evrelerinde yüksek Beta dalgasını düşüren ve düşük Alpha dalgasını yükselten maddeye ulaşmanın verdiği hazzı elde etmek için aranan madde, daha sonra maddeye ulaşamamanın sonucu yaşanan yoksunluk krizlerinin verdiği acı ile baş etmek için aranmakta ve istenmektedir. Bu döngü, beyindeki Beta ve Alpha denesinin ve uyumunu bozar ve aynı zamanda bu döngü tablonun kronikleşmesine neden olmaktadır.

Bu döngü beyindeki Sensori Motor Ritim (SMR) dengesinin bozulmasına neden olur. Bu dengesizlik bireyin davranışlarının muhtemel sonuçlarını düşünmeden davranmasına yol açabilmektedir. Bu bireyin davranışları anormalliğin unsurlarından hemen hemen hepsini karşılamaktadır. Öngörülemezlik ve kontrol kaybı, bu kişilerin ne zaman ne yapacağını tahmin etmek neredeyse mümkün değildir. Tahmin edilemeyen ya da ne yapacağı öngörülmeyen bir kişi ile baş edebilmenin tek yolu o kişiden uzaklaşmaktır. Bu durum bağımlı olan kişinin süreç içinde izole bir hayat sürmesine neden olmaktadır. Yalnızlığın verdiği acı ile baş edebilmek için en işlevsel yol kendisi gibi olanlarla birlikte zaman geçirmektir. Biyolojik bir nedenle başlayan bu sürece bir de psiko-sosyal faktörler eşlik edince durum içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir. Sonuçta kişi, yerine ve zamanına uygun olmayan, ahlaki standartlara ters düşen, mantıksız, dış gözlemcilerde rahatsızlık yaratan davranışlar sergilemeye başlar. Nihai aşamada sevmeyi, çalışmayı, diğer insanlarla yapıcı iletişim kurmayı bırakmış uyumsuz bir kişiye dönüşür.

Beta, alpha ve SMR beyin dalgalarındaki bu orantısızlığın bir sonucu olarak bireyde uyku öncesi aktif olan Theta ve derin uyku dalgası olan Delta beyin dalgalarının da hastalıklı bir hal almasına neden olabilmektedir. Uyku öncesi aktif olan Theta dalgası, kişinin hayal kurmasını ve yaratıcılığını zenginleştiren bir zaman dilimi sağlar. Delta dalgası ise derin ve dinlendirici bir uyku sağlar. Theta ve Delta beyin dalgalarında bu dengesizlik ve bozulmalar sonucu uyku, bağımlı olan kişiyi dinlendirme yerine yormaya başlar. Bu sürece bir de beslenmedeki düzensizlik eşlik edince artık tablo tamamlanmış bütünün eksik parçalar bir araya gelmiştir denilebilir. Bu tablada olan bir birey, biyolojik olarak çökmüş, sosyal olarak dışlanmış ve beyin olarak da iflas etmiş olarak tanımlanabilir. Bir benzetme ile bu süreç şöyle açıklanabilir, kişinin son model bir arabası var, yol çok uygun, hız mükemmel ve kişi konfor alanında seyahat ediyor, belirli bir süre sonra yavaşlaması ve hatta durması gereken bir yere geldiğini fark ediyor ve bunu kabul ediyor ve durmak istiyor fakat duramıyor. Çünkü bu arabanın motor gücü artırılmış fren sistemi zayıflamıştır. Artık tek çözüm arabadan atlamaktır. Yani bulunduğunuz çevreyi, alışkanlıklarınızı, rutininizi, yaşam tarzınızı değiştirmek ve aynı zamanda, sizi durdurabilecek alışkanlıklar, rutinler, yaşam becerileri edinmek ve size el freni olabilecek insanlarla etkileşim ve iletişim içinde olmaktır. Söylendiği kadar kolay olmadığını biliyorum fakat isteyince ve bu isteği sürdürecek irade ortaya konduğunda zamanla olduğunu gördüğüm nice insanların başarılarına şahit oldum. Umarım  bu yazı böyle bir hikayenin yazılmasına vesile olur…

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.