Prof. Dr. Mustafa Koç

ANNEM EN İYİ ÖĞRETMENİM

Yazar: Prof. Dr. Mustafa Koç
Tarih:
Okunma: 957
Yorum:
Yazı Boyutu: a - a - a - a
Paylaş:
 
 

Henüz ana rahmindeydim

Anneme haksızlık edildi, annem kırıldı, annem yıkıldı. Annem susuyordu.

‘’İyi gelin’’ olmak anneannemin öğüdüydü.

Hayata zor tutunmuşum ben, öyle diyorlar.

Ben annemin yarım kalan duygularını tamamlamak için doğdum.

Daha bebektim. Anneannem öldü. Annem ağlamadı.

Kalan ağlarsa giden mezarda huzura ermez demişler.

Asıl huzura vermeyenin beyin mezarına gömülen duygular olduğunu öğrendim.

Bir gün bir not buldum annemin çekmecesinde, ilk cümlesi tamamlanmamış:

‘’Abi, annem bir gün çıkıp gelse….’’

Çekmecelerde yarım kalan cümlelerin nasıl bir insana hayalet olabileceklerini öğrendim.

Annemin rüyaları bulanıklaştı, her şeyden korkar oldu.

Küçük bir çocuktum ben, sokakta bana vurmayı oyun haline getirmiş haylaz bir çocuk vardı.

Ne zaman bakkala gitsem köşe başında sopayla bekler, nasibimi almadan eve göndermezdi.

Anneme ağlardım.

‘’Tamam bir şey yok, geçti’’ derdi.

Konu komşuyla kötü olma kaygısını bırakıp, bir çocuğa hakkını savunmayı öğretmenin yaralara en iyi merhem olabileceğini öğrendim.

Kardeşlerimizle aramızda kavga eder, birbirimizden şikayetlenirdik. Hep haksızlığa uğradığımı düşünürdüm ben. Biz bunların savaşındayken annem ya kek çırpıyor ya yer siliyor ya da ev süpürüyor olurdu.

Çocukların kötü duygularına kulak verip doğru yolu göstermenin ev temizliğinden daha kalıcı bir temizlik olacağına inandım. Keşke…

Babam annemi üzer, babaannem çok kırardı. Annem hizmette kusur etmez ama hep yüzünü asardı. Onlara ben cevap vermek isterdim, annem gülsün isterdim, ‘’sana mı düşer sus sen’’ derdi.

Bana düşmezdi elbet ama çocuklara düşmesin diye, annelerin duygularını haykırması gerektiğini öğrendim.

Annem şiddetli bel ağrılarından yakınmaya başladı…

Bir akşam evde ışıklar sönük, her yer karanlıktı. Babam mutfaktan bir şey getirmemi istedi. ‘’Korkuyorum’’ dedim. Babamın o tek tokadını yedim. ‘’İnsan kendi evinden korkar mıymış?!’’ dedi, annem sustu…

Bir çocuğa ‘’dokunmanın’’ onu ‘’kendi evi’n de nasıl da güvende hissettirebileceğini öğrendim, annemin susması acıttı…

Gençliğimin ilk dönemleriydi. Bir gün ‘’aşık oldum anne’’ dedim. ‘’Günaha girme sakın, gelsin hemen söz, nişan yapsınlar’’ dedi. Aradım, gelen olmadı.

Bir annenin kızına duyguları tanıtmasının hatalardan en kestirme dönüş yolunun mucize anahtarı olabileceğini öğrendim.

Bir gün annemin beyin damarlarından biri tıkandı, annem kekeme oldu…

Yıllar sonra üniversite için şehir dışına gittim. O kadar çok zorlandım ki ayrı olmaktan, bir gün her şeyi bırakıp eve dönmeye karar verdim. Annem tüm imkansızlıklara rağmen kalkıp yanıma geldi. Koluma girdi, tüm gün o şehri gezdi benimle karış karış.

Nasıl oldu bilmiyorum, ben dönmekten vazgeçtim.

Yalnızca ‘’yanındayım’’ demenin bir annenin çocuğunun kariyeri için verebileceği en iyi hediye olduğunu öğrendim.

Okul bitti, öğretmen oldum.- Başıma gelen en güzel şey olduğunu düşünürüm-;

‘’Esas adam’’ ı buldum. Evlenmek istiyorum dedim. Annem kendi kriterlerine uygun bulmadı bu evliliği. Yataklara düştü. Engel olmak için utandırıcı her yolu denedi, başaramadı. Hiç kimseye bir şey olmadı, kimse pişman olmadı bu evlilikten…

Ama,

Vaktiyle kendi duygu ve travmalarıyla, ekseri pişmanlıklarıyla yüzleşmemenin, başkasının mutluluğuna engel olma hırsına dönüşebileceğini gördüm.

Ah annem… Uykularından oldu. Yüzleşmediği tüm duygular her şeyi kontrol altına alma çabasıyla yön değiştiriyordu sanki. Annemin sağlığının en büyük katili onlar oldu.

Anne olacağım haberini aldım. Sevinçle tüm sevdiklerime duyurmak istedim. Evliliğindeki mutsuzlukları, eşlerine olan empatisiz eleştirileri, ev işi ve çoluk çocuktan yakınmaları yeri göğü inleten kadınları hep haklı bulur, can kulağıyla katılarak dinlerdi.

Benim mutluluklarımın sesini ise hep kısmak istedi. ‘’Ayıp’’ dedi. Oysa hamile olmak olmak var olmak kadar ayıpsız, eşini deli gibi sevdiğini söylemek, söylenmesi hasret kalınan bir gerçeklikti.

Ha bir de nazara kafa tutmaktı bunları dillendirmek. Oysa gıbta ettiğine Felak, Nas okusa herkes, kimse bu işten zarar görmezdi.

İyi duyguları da söyleyebilmenin iyileştirici gücü olduğunu gördüm, bulaşıcı olduğunu…

Bir gün eşimin annesi, yoğun bakımdaki bebeğimin fotoğrafını onunla paylaşmayınca ağıza alınmayacak hakaretlerle geldi üzerime. Ancak onun hassas egosundan daha büyük bir problemim vardı benim; ölüm kalım savaşı veriyordu bebeğim.

Duygularım da tepkilerim gibi; süt olup kesildi…

Bebeğimin tek rızkı, onunla aramdaki tek bağ kesildi.

Yine anneme koştum, ‘’Ne yapacağım anne? Bir şeyler yap anne ya da yap de….’’

‘’Aman sus kızım, kimseye tek laf etme sen sakın’’..

Ve en başa döndük işte, ‘’iyi gelin’’ olmak anneannemin öğüdüydü…

Ben bana yetemedim, sütüm bebeğime yetmedi…

Annem ‘’dik dur, kimse bilmesin, deme kimseye’’ dedi.

Bazen de yoruldum demenin, yalnızca durmanın..

Koşmaya yardımcı olacağını öğrendim.

Annem şimdi yürüyemiyor, sebebi bulunamadı…

Ben hep duygularını dışa dönük yaşamak isteyen bir çocuktum.

Kısıtlandım, engellendim, korkutuldum, ayıplandım. Ama kendi kızıma duygularını tanımayı ve ifade edebilmeyi öğretiyorum. Şimdi ondan çok şey öğreniyorum.

‘’Kendini affetme’’ nin reçetesini öğrendim yakın zamanda bir de.

Şimdi ben de

İyileşiyorum…

Annemin beline destek, uykularına şifa, ayaklarına derman olmak için;

İyileşiyorum…

Ah annem… O iyi ki var!

Not: Bu yazı Aile Danışmanlığında Yüksek Lisans Eğitimi bağlamında Davranış Bozuklukları Dersini alan öğrencim Semra GÜLER tarafından hazırlanmıştır.

 

Semra Güler

İstanbul Sebahattin Zaim Üniversitesi

Aile Danışmanlığı Yüksek Lisans Öğrencisi


Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Safiye Taş - 2022-11-12 22:30:03
Kalemine gönlüne yaşanmış duygularına var olmak olabilmek ictenligine samimi içten sıcacık duygularını sevginin gücü demek istiyorum. Gönülden tebrikler
Nilay taş içöz - 2022-11-13 16:11:24
insan olarak içimizde biriktirdiklerimiz, adını bile koyamadığımız, belki tanışmaya bile hala korktuğumuz, duyguları çok güzel kaleme dökülmüş hali.. içinde herkesin kendinden bişeyler bulduğu, durup düşündüğü bir yazı olmuş. Kalemine,yüreğine sağlık... ve ben bu yazıların devamını bekliyorum şahsi olarak. yüreğinizden mutluluk eksik olmasın saygılar... kucak dolusu sevgiler...