Deprem hasarlı binalar konusunu bir kez daha gündeme getirirken, bir çok vatandaş yüksek katlı binalardan yaşadığı korkuyla bir süre evlerine girmemişti. Sokaklarda sabahladık.
Hasarlı olduğu için büyük tartışmaların gölgesinde boşaltılan ve hakkında yıkım kararı verilen Hendek Anadolu Lisesi hakkında alınan kararın doğruluğu bir kez daha ortaya çıktı.
Deprem gerçeğine karşı tedbirli olmak, tedbirleri gözden geçirmek gerekiyor. Beton tabutluklara müsaade edilmesi halinde 1999 yılında yaşadığımız acıları yaşamamız kaçınılmaz.
Depremi görmezden gelip ilgili bakanlığın aldığı okul yıkım kararına karşı çıkanların, bunu siyasi malzeme haline dönüştürenlerin yaşanan deprem sonrasında fikirlerin değişip değişmediğini merak ediyoruz.
Söz konusun insan hayatı, evlatlarımız olduğunu unutmadan yüzde 1’lik bir ihtimalin dahi değerlendirilmesi gerekiyor.
Lütfen siyaseti bir kenara bırakın. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz bu binanın ağır hasarlı olduğu belirlenmişse bu tespite inanmak gerektiğini deprem bize hatırlatıyor.
Facia yaşandığında feryat etmek, isyan etmek neye yarar? Olası bir faciada sorumlu kim olacaktı?
Devletimizin aldığı kararlara uymak zorundayız. Tabi önce devletimize güvenmek gerekiyor. Diğer yandan sadece okul mu? Hayır. Deprem geçirmiş hasarlı binalar var mı yok mu?
Tedbir bizden, takdir Allah’tan.
Deprem sonrası sorulması gereken çok soru var. 1999’u yaşamamak için tedbir almak şart!
Kentsel dönüşüme nasıl ihtiyaç olduğunu bir kez daha gördük. Dönüşüm konusunda belediyemiz, vatandaşlarımız, Büyükşehrimiz, Valiliğimiz kol kola verip net kararlar almalı.
Dönüşüm kaçınılmazdır. Tıpkı deprem gibi!
Hendek’te acilen kentsel dönüşüm için düğmeye basılmalıdır. Hendek Belediye Başkanı Turgut Babaoğlu’nun bu konuda adım atmasını bekliyoruz.
Aksini düşünmek yani seyretmek değil mi depremden beter olan!
Görüşmek üzere, Sağlıcakla kalın.