Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sakarya İl Örgütü tarafından organize edilen STK Meclisi (Sivil Toplum Örgütleri Meclisi)’nin ikinci toplantısı Büyükakten Kültür Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleşti.
CHP Sakarya İl Örgütü tarafından organize edilen Sakarya’daki sivil toplum kuruluşlarının yaşanan sıkıntıları dile getirdikleri ve çözüm önerileri sundukları Sivil Toplum Kuruluşları Meclisi’nin ikinci toplantısı Büyükakten Kültür Merkezi’inde (BKM) düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu toplantıya 14 sivil toplum kuruluşu katıldı.
SAKARYA’NIN SORUNLARI
Açılış konuşmasının ardından ilk konuşmayı yapmak üzere kürsüye davet edilen CHP Sakarya İl Başkanı Ecevit Keleş,” Düzenlenen bu toplantılar, siyasi bir birliktelik amacı gütmemektedir. Sakarya’nın geleceğine yön vermek için bu projeyi daha da genişletmemiz gerekiyor. Tüm sivil toplum kuruluşlarının önümüzdeki yerel seçimlerde söz hakkı olduğuna inanıyorum. Bunu söylerken gururla söylüyorum. Sivil toplum örgütleri insanları ve durumları temsil ediyor. Sivil toplum örgütleri kalıcıdır. Bizler, belediyeler, belediye başkanları, valiler, kaymakamlar geçici ama sizler kalıcı olacaksınız. Sakarya’ya yön vermemiz lazım. Sakarya’da gerçekten çok büyük sorunlarımız var. Darıçayırı’nda çimento fabrikası kuruluyor . Burada çimento fabrikasının belli alanlarda yanlış olduğunu akabinde yakın mesafede TİGEM arazisinin bulunduğunu, bu arazinin nasıl etkinleştirileceğini konuştum. Yanık’ta eylem yapmaya çalıştık, Yanık’ta bir doğa harikası yok olacaktır. Bu olayla ilgili elimizden geldiği kadar sizlerle beraber çalışmalarımızı yürütüyoruz. Aynı zamanda Sakarya’da tarımla ilgili problemlerimiz var. Sanayi, doğa ve turizmle de ilgili problemlerimiz var. Bunlara çözümleri siyasiler üretirken siyasilerin sivil toplum örgütlerinden destek bulması lazım. Bu mecliste her ilçeden arkadaşımız var. Geçen toplantıda dışarı çıktığımızda insanlar bizlere teşekkür ettiler. Sizlerin söylediği her kelime insanların hafızalarında yer buluyor. İnsanlar, sizlerden öğrendiklerini toplumda söylüyorlar. Yapılacak 3. toplantıda da Sakarya için bulunacağız. Oluşturulan kitapçıkları herkese göndermeye çalışıyoruz. Bu şekilde insanlar, sizin bilgilerinizi paylaşıyorlar. Bize vereceğiniz bilgiler bizler için çok önemlidir.” diyen Keleş tüm katılımcılara teşekkür etti.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
İl Başkanı Ecevit Keleş’in konuşmasının ardından İnşaat Mühendisleri Odası (İMO)Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, Kentsel Dönüşüm uygulamaları hakkında sorunları anlattı. Son dönemde başlayan kentsel dönüşümde ciddi bir çalışma yapılmadığını belirten Gürpınar,” Her ne kadar kentsel dönüşüm olarak bilinse de yasanın asıl adı 6306 sayılı Afet ve Riskli Alanların Dönüştürülmesi kanunudur. Yasa, Van depreminin ardından oluşan gündem nedeniyle 31 Mayıs 2012 tarihinde resmi gazetede yayınlandı. Meclise yeteri kadar tartışılmadan geldiğinde hepimizin yasadan haberi oldu. Ben yaptım oldu mantığıyla meclisten de geçti. Yasa bir defa net değil. Yasada tek yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait. Sonsuz sınırsız bir yetki var. Yasada bazı maddeler kendisiye çelişmektedir. İnsanların yasayla birlikte yapılacak yaptırımlara karşı yargıya gitme hakları ellerinden alınıyor ve süreç çok kısaltılıyor. Yasanın özüne ilişkin bir çalışma yapılmadan Büyükşehir Belediyesi tarafından kentsel dönüşüm yapılmaya başlandı. “
Yasanın 4 ay önce çıkmasına rağmen, yasada belirtilen kamuoyu oluşturma ve halkı bilgilendirme çalışmalarının yapılmadığını belirten Gürpınar,” Halka yasada belirtilen, radyo ve televizyonlarda genel bilgilendirme yapılmadan uygulamaya kalkışılmıştır. Yasada öyle bir yetki var ki, mevcut 12 yasayı yok saymaktadır. “ diye konuştu. Yasanın uygulanacağı yönetmeliğin Mayıs ayından bu yana ancak bir tane çıkarıldığını, o yönetmeliğinde yasayı tekrarlayan bir işlevi olduğunu belirten Gürpınar, bu güne çıkan yasa ve bağlı yönetmeliklerin olağanüstü yetkilere sahip, otoriter ve antidemokratik olduğunu vurguladı. Önümüzdeki günlerde Sakarya’da yaşanabilecek sıkıntılara dikkat çekilmesi gerektiğini söyleyen Hüsnü Gürpınar, yasa içeriğinde bulunan çelişkilerin olaylar yaşatacağını, bunlara hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti. Yasanın aceleye getirildiğine dikkat çeken Gürpınar kentsel dönüşümün kesinlikle yapılması gerektiği, şehre değer artışı katacağını fakat mevcut yasa ve yönetmelik durumuyla büyük kaygı duyduklarını söyledi.
CUMHURİYET BAYRAMI
Hüsnü Gürpınar’ın ardından 29 Ekim günü Cumhuriyet Bayramı’nı kutlanması ve mevcut sorunlar üzerine düşüncelerini aktaran Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Sakarya Şube Başkanı Erol Aydın,” Sakarya’nın bütün farklılıklarıyla bütün renkleriyle barış içerisinde yaşayabilmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin sunduğu eşitlik ve saygıya olan inançlarıdır. Bu duygunun temeli Atatürkçü düşüncedir. Anadolu coğrafyasının zenginliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle özdeştir. Cumhuriyetimizin kurumsallaştığı gün olan 29 Ekim günü Cumhuriyet kutlamaları, iktidarın engellemelerine rağmen Sakarya halkıyla beraber düzenlenmiştir. Eğitim sisteminin baştan aşağı değiştirilmesiyle demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan cumhuriyetimizin geleceği tehlike altındadır.” sözlerini ifade eden Aydın, ADD’nin taleplerini de dile getirdi.
TEKERLEKLİ SANDALYELERLE ANKARA’YA
Meclis konuşmasında engelli hakları ve artan terör olaylarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Sakatlar Derneği Sakarya Şube Başkan Yardımcısı Selim Özen,” Anayasa’ya bireysel başvuru hakkı 23 Eylül 2012 tarihi itibariyle başladı. Biz de bu çerçevede geçtiğimiz aylar içerisinde ülkemizde yaşayan 8,5 milyon engellimizin sesi olmak noktasında bireysel başvuru hakkıyla ilgili geçtiğimiz günlerde AK Parti İl Başkanlığı önünde protesto gerçekleştirdi. Devletin sunmuş olduğu hizmetlerden adil ve doğru yararlanmak isteyen 8,5 milyon engelli olarak taleplerimiz oldu.” diyen ve devletin verdiği hizmetlerden eşit haklarla yararlanamadıklarını belirten Özen,” Taleplerimizi yasalar nezdinde istiyoruz. Bizlere sunulan hakları belirleyen merciler görevlerini yerine getirmediği için cezalandırılan yine biz engelliler oluyoruz. Kültür sanat alanlarında yokuz. Sportif alanlarda yokuz. Yerel yönetimler hizmet sunuyorlar, programlarında engelliler yok. Kuran kursları düzenliyor yoksunuz, söylüyorsunuz hala yoksunuz. “dedi.
Artan terör olaylarına dikkat çekmek amacıyla Türkiye Sakatlar Derneği Sakarya Şubesi olarak Sakarya’dan Ankara’ya yürüyeceklerini söyleyen Özen, “ Dernek olarak toplumsal birlikteliği ve bütünlüğü bozmak isteyen, milletimize acılar yaşatan terör ve silahlı çatışmaların hayatımıza yön vermesine izin vermemek her bir ferdin sorumluluğu altındadır. Küresel güçlerin çıkar amaçlı yönettiği bu kirli savaştan, son günlerde gelen şehit haberlerine karşı artık tahammülümüzün kalmamış olmasındandır.”sözlerini ifaden ettikten sonra terör olaylarına tepki göstermek adına 27 Ekim 2012 Cumartesi günü Sakarya’dan Ankara’ya kadar tekerlekli sandalyeleriyle yola çıkacaklarını belirtti.
YERİNE GETİRİLMEMİŞ VAATLER
Konuşmacıların ardından kürsüye davet edilen ve seçim zamanı aday olup başarı sağlamış yöneticilerin verdiği sözleri dile getiren Sakarya Yenihaber Gazetesi köşe yazarı Hasan Kurtiç,” Günlerdir hazırlandım, bir sürü yazı yazdım. Yüksel hocanın verdiği iki kitabı, Valilik ve seçim vaadi kitaplarını getirdim. Ben sadece köşesine çekilmiş emekli bir gazeteciyim ama bunları saklarım. Şehrim benimdir dediğim için hesabını sorarım. Bu kitapları buraya özellikle getirdim. Açtığımda daha ilk sayfasında hüsrana uğradım. Ak Projeler kitabındaki maddede yazan, Sakarya nehrinin çevresinde düzenlemelere başlıyoruz gibi bugün gösterilenler küçük bir elma şekeridir. Oysa proje budur, bunu da asla yapmaları mümkün değildir. Zamanında SATSO yayınında vaat edilen Tarımda Havza Devrimi diye bir şey var mı? Var mı arazi toplulaştırılması gibi bir olay? Sakarya’da bazı işler yanlış gidiyorsa bunun en büyük nedeni planlı hiçbir şeyimizin olmayışıdır. Çevre il planı diye bir durum vardır. Nerede tarım yapılacaksa nerede sanayi yapılacaksa şehir nereye kadar büyüyecekse her şey planlanır. Sakarya’da bu plan asla yapılmaz. İl İmar Planı vardır, ilin ve kimsenin haberi olmaz, Türkiye’nin en büyük firmalarından biri gelir, Dağdibi’nde arazileri imara açar bundan en son bizim haberimiz olur. Oraya şimdi alt yapı yapılıyor. Oradaki insanlara mı yapılıyor yoksa Dağdibi’nde yeni imara açılan alanlara mı yapılıyor. Bu şehirde biz de yaşıyoruz. Senelerdir kaldırımlar değişti, yollar değişti, tüm kavşaklar değişti, trafiğin akışı değişti tüm bunlar bitme aşamasındayken Ulaşım Master Planı ihale edildi… Şehirde ses yok. Bir şehirde önce plan mı yapılır, uygulama mı yapılır? Çağdaş bir şehirde önce plan yapılır sonra bu plan üzerine uygulama yapılır. Planlar 5 yılda 10 yılda değişmez. Beş günde bir şehrin göbeğine alt geçit yapamazsınız. Yüz yıllık iki mahalleyi birbirinden ayırırsınız.”sözlerini ifade etti.
Sakarya’daki turizm sıkıntısına değinen Kurtiç,” Son dönemde Sakarya Turizm Platformu, hem siyasi hem kamu olarak destek aramasına, fazlasıyla çalışmasına rağmen maalesef hedeflerine ulaşamamaktadır. Bir gazetede reklam olarak verilen turizm turlarında çevremizdeki bütün alanlarda turlar olmasına rağmen Sakarya yok.”dedi.
TACİZ OLAYLARINDA SAKARYA TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ
Türkiye’de son dönemde artan şiddet olayları ve savaş durumlarıyla ilgili konuşan Sakarya İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube Başkanı Neslin Gümüş,” Gazetelerde hemen her gün kadın cinayeti, taciz, tecavüz haberleri yer almakta. İlimizde ise yaşadığımız 14 yaşındaki kızımızın taciz olayıyla ilgili süren dava bulunuyor. Kızımız şu anda sosyal hizmetlerin elinde. Haklıydı- haksızdı, suçluydu- suçsuzdu, doğruydu- yanlıştı tüm bunları tartışmıyorum ama bu kızımızın elinden eğitim hakkı alınmış ve bugüne kadar aldığım bilgilere göre ancak geçtiğimiz Cuma günü eğitime başlayabilmiş. Oysa Sakarya’da özel bir kurumda okula başlayabilecekti, kaydı da yapılmıştı. Bu çocuk buradan alındı, Gölcük’e götürüldü, orada her hangi bir okula gönderilecek. Kızımızla ilgili Ak Parti Milletvekili Ayşenur İslam’ı aradım. Kızı aldınız götürdünüz daha okula bile başlayamadı diye belirttim. Erkek çocuklarımızın da cezaevinde kalmasını istemeyen biriyim fakat bu çocuklar aileleriyle birlikte yaşıyorlar, okullarına gidiyorlar ama kızımız sürgünde ve nihayet okula yeni başlayabildi. Ortak bir çalışma yürütmemiz gereken konu ise, Sakarya’nın taciz olaylarında Türkiye’de üçüncü sırada yer alması. Bu konu ile ilgili ciddi bir çalışma yürütmeli, burada ortaklaşa verilecek fikirlerle konuya yön vermeliyiz. “ sözlerini ifade eden Gümüş, çimento fabrikası ve taş ocaklarının tehditlerinin devam ettiğine de vurgu yaptı.
İMAR DÜZENLEMELERİ VE TARIM ARAZİLERİ
Yeni imar düzenlemeleri ve tarım arazilerinin durumunu aktaran Sakarya Ziraat Odası Başkanı Hamdi Şenoğlu,” Sakarya’da çiftçi sayısı 55 bin civarında ama aktif olan çiftçi sayımız 40 bin. Sayımız çok ama yetkilerimiz fazla olmayan bir odayız. Gayrisafi hasılaya baktığımız zaman Sakarya’da yüzde 24 ile birinci sıradayız. Yani biz, sanayisine de turizmine de inşaatına da lokomotif olan bir sektörüz. Sakarya’daki toprakların değerini maalesef bilemiyoruz. Dünya’da eşi benzeri olmayan topraklara sahibiz. Bir santim toprağın oluşumu için bin yıla ihtiyaç var. Bildiğiniz gibi Erenler’de kurulacak traktör fabrikasını kurmak için basın da dahil her şey anlatıldı. Fabrikayı kuracak başka yer yok mu? Konu sadece fabrikanın kurulması değil, fabrika kurulduktan sonra etrafında gidecektir. Biliyorsunuz ki yüz binlik çevre nazım planlamaları yapıldı. Tarım toprakları nasıl yok edilir diye düşünüyorlar. Türkiye’de kaybettiğimiz tarım alanlarını aktarmak gerekirse 1991 yılında Türkiye’de 26 milyon tarım alanı varken 2011 yılında 21 milyon tarım alanına düştük. Toprak Koruma Kanunu 2005 yılında çıktı, o yıldan beri 486 bin hektar arazimizi tarım dışı bıraktık. Bu da gösteriyor ki, kaybettiğimiz topraklar 13 Kıbrıs büyüklüğündedir.”dedi. Şenoğlu, Ziraat Odası tarafından Sakarya çevresinde yapılacak hayati projelerden kısa örnekler de verdi.
SİYASİ PARTİ BAYRAĞI OLMADAN CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI
Siyasi partilerin bayrakları bulunmadan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının gerçekleşmesini söyleyen, sözlerine Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinin girizgahı“ Ey Türk Gençliği, birinci vazifen,Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” cümlesiyle başlayan Sakarya Müzisyenler Derneği Başkanı Sefer Beyenal,” Ekim ayındayız. Bu ülke kolay kurulmadı. İstiklal Savaşı, zaferler, devrimler… Bayramları halka anlatmaya var mıyız? Beraber yürümeye var mıyız? Valilik programı dışında alınmış izinle yürümeye var mıyız? Lafla herkes iş yapar. İcraat gereklidir. Hamdi bey şu kadar çiftçimiz var diyor ama arkasında kaç çiftçi haydi yürüyün dediği zaman, yürümüyor insanlar. Ben, bayramlarda CHP bayrağı olmadan, Türk Bayrakları ile kutlamalar yapılmasını teklif ediyorum. Valiliğe de öyle bir dilekçe sundum.” diye konuşan Beyenal, dilekçede şehirde yapılacak kutlama önerilerini anlattı. Halk korteji ve protokol katılımı, pankart, poster ve diğer düzenlemeleri de anlattı. Çark Caddesi ve Kent Meydanı arasında fener alayı yapılması gerektiğini anlattı.
ENGELLİLER İÇİN ÇALIŞMALAR YETERSİZ
Sefer Beyenal’ın konuşmasından sonra kürsüye davet edilen ve Sakarya’da görme engelliler içi faaliyetlerin yetersiz olduğunu işaret eden Türkiye Beyazay Derneği Sakarya Şube Başkanı Ferruh Kaledibi,” Sakarya’da 32 adet engelli derneği bulunmakta. Sakarya’da 120 bin olarak söylenen engelli kişinin eğitim alabileceği resmi 4 okul var. Sözüm ona yasalarda en yakın eğitim kurumundan eğitim alabilir. Engellilere eğitmek hususunda Sakarya maalesef çok yetersiz. Zihinsel engelli çocuklarımızın en büyük sıkıntılarından biri de sosyalleşememesi. Sosyalleşmesi adına da hobi kursları olmalıdır. Belediyelerde her yerde SAMEK var. Neden engelliler için böyle bir kurs açmazlar? Her mahallede SAMEK var. Bizler, engelliler için üstümüze düşen ne vazife varsa yapmaya hazırız.”dedi.
SAKARYA KUŞATILIYOR, DOĞA YOK EDİYORLAR
Taş ocaklarının zararlarıyla uzun süreden bu yana mücadele eden ve toplantıda video sunum yapıldı. Sakarya’nın her köşesinde sanayi ve madencilik sektörleriyle anlatılamaz bir tahribatın başladığını, Sakarya’da doğanın katledildiğini anlatan Batı Karadeniz Çevre Platformundan Kamuran Tan,” Beş tane köy halkı, taş ocaklarından ötürü feryat etmektedir. Biz, ağzımızı açamıyoruz, gözümüzü açamıyoruz, penceremizi açamıyoruz. Geyve eskiden sağlığı bozulan insanların geldiği yer iken, şu an burada yaşayan insanlar hastanelere oksijen takviyesi almaya gidiyorlar. Taş ocaklarından gelen atık kayalar, olur olmaz yerlere atılıyor.”diye konuşan Emekli Patlayıcı madde uzmanı Tan, Geyve Boğazı taş Ocaklarıyla uğraşırken şimdi başımıza Yanık köyündeki taş ocakları, Darıçayırı’nda çimento fabrikasıyla uğraşırken şimdi Söğütlü’de doğalgaz çevrim santralini başımıza geliyor. Sakarya kuşatılmaktadır. Doğa katledilmeye devam edecektir.
Taş ocaklarında yapılan patlamayı kaydedip sunumunu yapan Tan, patlayıcı olarak kullanılan malzemenin bölgeye büyük zarar verdiğini ve yetkililerin konuya duyarsız kaldığını söyledi.
150 ÖĞRENCİYE BURS VERİYORUZ
Sakarya’daki faaliyetlerinin gün geçtikte daha geniş alanlara yayıldığını söyleyen ve 150 öğrenciye burs vermenin mutluluğunu paylaşan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Şengül,” 150 öğrenciye burs veriyoruz çok mutluyuz. Çocuklarla birlikte olmaktan da çok mutluyum. Ülkede ne sağ ne sol kalmamıştır. Bazı sorunlar ülke meselesi haline gelmiştir. Biz burada sivil toplum kuruluşları olarak bir nebze farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.”dedi.
AB’YE GİRMEMEK İÇİN ÇABA HARCIYORLAR
Toplantı, Türkiye Avrupa Birliği Derneği Sakarya Şubesi Başkanı Önder Döker’in konuşmasıyla devam etti. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmemek için çaba harcadığını, yöneticilerin bu konuda gerekli atılımları gerçekleştirmediğini öne süren Döker,” Avrupa Birliği çok özel bir kuruluş ama bizim toplumumuzda bunu yanlış anlamalar var. Din, dil, ırk farkı gözetmeksizin bir milletler ailesi yaratmak isteyen bu birlik, dünya barışını hedef almakta ve dünyaya örnek olmak için kurulmuştur. Burada konuştuğumuz çoğu problemi, Avrupa Birliği üyesi olmuş olsak konuşmayacağız. Onun için çaba sarf etmemiz lazım. Ülkemiz Avrupa Birliği’ne girmeyi maalesef istemiyor. İstemiş olsa sivil toplum kuruluşlarının bu tip toplantılarını bizzat hazırlarla ve halka sunarlar.” diyen Döker, Avrupa Birliği’nde bulunmanın önemine değinerek çalışmaların çok yavaş olduğunu, müzakere süreçlerinde Türkiye’nin hazırlıklı bulunmadığına dikkat çekti.
OKULLAR AÇILALI BİR AY OLDU AMA
4+4+4 sistemiyle birlikte gelen sorunların, bir aydır eğitim- öğretim gören öğrencilerde ciddi problemler oluşturduğunu belirten Eğitim- Sen Sakarya Şube Başkanı Mürsel Taçyıldız,” Öğrencilerimiz sabahın karanlığında kalkıyor akşamın karanlığında eve gidiyorlar. Dersler 6.50’de başlıyor. Bu öğrenciler sabah kalkacaklar, kahvaltılarını yapacaklar, servislerine binecekler, servis 1 saat kadar gezecek ve okula gelecekler. Bu şekilde eğitimde ileriye gideceğiz umuyorum, her halde gideceğiz. Diğer bir problem ise alan değişikliğidir. Biliyorsunuz, beşinci sınıflar orta okul olunca sınıf öğretmeni fazlalığı ortaya çıktı. İlköğretim öğretmenleri matematik, Türkçe, İngilizce öğretmenleri yapıldı. O halde tüm fakülteleri kapatalım, eğitim fakültelerinden mezun olanları istediğiniz yere atayalım. Bilimsel bir gerçekliği olmayan bu değişimler başarısızlığı getirecektir.” diye konuşan Taçyıldız, ders kitapları konusunda da büyük sıkıntıların yaşandığını, önceden öğretmenlerin ders kitaplarını konsey kurarak belirlemesine rağmen artık kitapları yayınevlerini belirlediğini, ihale usulü yayınevleri geleceğimizi yönlendirdiğini söyledi. Sıralarda oturan 66 aylık çocukların ayaklarının bile yere basmadığı, okullarda tuvaletlerden sınıflara kadar birçok problem olduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dershaneleri özel okul yapma projesine karşı düşüncelerini aktaran Taçyıldız,” Ne hikmetse, dershanelerin özel okullara dönüştürmek isteyenler, bu kaynakları okullarımıza kullanmıyorlar. Devletin yakıt, su ve elektriği harici bir şey karşılamayan devlet, okul müdürleri eğitimi sağlamaktan başka her şeyi yapıyorlar. Peki, şimdi dershaneleri özel okullara çevirin maliyetini ben vereceğim diyor da bunu şimdiki devlet okullarından niye esirgiyorsunuz, madem kaynak var niye vermiyorsunuz ve biz eğitim dışında her şeyle uğraşıyoruz?” sorularıyla dershanelerin özel okula dönüştürülmesi konusuna eleştiride bulundu.
DERT + DERT + DERT
Eğitim- Sen Sakarya Şube Başkanı Mürsel Taçyıldız’ın yeni eğitim sistemiyle ilgili sorunları aktarmasının ardından toplantı organizatörü Yüksel Büyükakten son konuşmacı olarak dert+dert+dert haline gelen sistemle ilgili düşüncelerini aktardı. Büyükakten,” Kimse eğitimimizin kalitesini, neden bir türlü çağdaş dünyaya uyum sağlayamadığını, neden çocuklara ilköğretim 3. Sınıftan itibaren İngilizce öğretildiği halde mezun olduklarında iki cümleyi bir araya getiremediklerini konuşmuyor. Dünyada bilimde, sanayide, yaratıcılıkta, sanatta ileri gitmiş, gelişmiş hiçbir İslam devleti yoktur. Bunun birinci nedeni, düşünmeyi desteklemeyen, ezbere prim veren din ağırlıklı eğitim sistemimizdir.”dedi.
İmam Hatip Okulları’ndaki müfredatı aktaran Yüksel Büyükakten,” İmam Hatip Ortaokulların 5,6,7 ve 8.sınıflarının hiçbirinde tarih dersi müfredata alınmamıştır. Sadece 8.sınıflarda 2 saat T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi öğretilecektir. Oysa ortaokul yılları boyunca hiç tarih dersi okutulmayacak. Öğrenciye haftada 2 saat Hz. Muhammed’in hayatı okutulacak ancak temel dini bilgileri, Kuran- ı Kerim, Din Kültürü, Ahlak Bilgisi ve Arapça olmak üzere haftada 11 saat din ağırlıklı ders göreceklerdir. Başbakan R.Tayyip Erdoğan, 17 Eylül 1994’te Türkiye’de bütün okulların imam hatip okulu olması özlemini ifade etmişti. Ak Parti Muğla Milletvekili Ali Boğa, '4+4+4 sistemiyle birlikte tüm okulları imam hatibe dönüştürme fırsatı yakaladık' demişti. İsteğinin ne kadarının gerçekleştiğini gördüğümüz bu süreçte hep birlikte görmekteyiz.” diyen Büyükakten meslek lisesi öğrencilerinin işgücü potansiyeli olarak görüldüğüne dikkat çekti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin önerisini de anlatan Yüksel Büyükakten,” CHP, beş yaş grubu için bir yıllık okul öncesi eğitimin zorunlu olması ve devlet tarafından parasız sağlanması gerektiğini savunmaktadır. Okul öncesi eğitimin zorunlu olması, sosyal devlet ilkesi gereği tüm çocukların, özellikle de buna en çok ihtiyaç duyanların bu sistemden ücretsiz olarak yararlanmalarını sağlayacaktır. Ülkemizdeki eğitim kalitesinin yükselmesi ve eğitim sistemindeki eşitsizliklerin azaltılması yolunda atılacak en temel adımlardan biri budur. Bunun yanı sıra, 5 yaş altı çocuklar arasında da okul öncesi eğitim yaygınlaştırılmalıdır.”dedi.
Yaklaşık beş saat süren toplantıda sivil toplum kuruluşlarının konuşmalarının ardından soru cevap bölümünde merak edilenler paylaşıldı.