Kemal Aslan
Tehdit Mi? Takdir Mi?
İnsan diyorum doğum ile ölüm arasında yaşadığı tüm vakitlerini kendi olmak adına kullanıyor. Vee
İnsan çoğu zaman "gerçek olan"a değil,
"ona gerçek diye sunulan"a inanıyor.
Ailesinden veya çevresinden gelen "başarı" tanımını hayatına katmak için hırs ve stres dolu bir yaşamın içinede mücadelesi, bunun engüzel ifadesir.
Belirli bir yaşa gelince belirli şeyleri yapmasının onun için doğru olduğunu zannetmekde bir başka olgudur
Bir Yerde Okumuştum "insanlar Ailelerinin Dinini Yaşar" diye
Ve Çevresinin ona sunduğu dini vecibeler İle, hayatı boyunca sorgulamadan hayata devam etmek, bir diğeri.
Ama çoğu zaman işler pek planlandığı gibi gitmez.
Çünkü eylemler "ödünç bilgi" ile yapılmıştır, yaşam üzerine gerçekten derinlikli bir şekilde düşünülerek değil.
Hakikati bulmak için insanın önce doğru bildiklerini sorgulayıp, kırmaya cesaret etmesi gerekir.
En zoru, ilk adımdır. İçinde depremler olacak, dirençler doğacak, geri dönme düşünceleriyle boğuşacak ve doğru bildikleri ters yüz olacaktır.
Nereden başlarsa orayı başlangıç kabül edecek ve kendine konfor alanı yaratacak yolculuk onu sorgulamayı kendi cevapları ile hayatına devam etmesi gerektiğini öğretecek...
Sonra Parayı lüxü tanıyacak deniz kenarında çay içerken uzaktaki teknenin içinde neden ben yokum diye kendine ilk soruyu sormaya başlayacak ve artık ona doğru diye anlatılanın aslında bastırılmak ve eziyet olduğuna karar verecek sonra kendi yolculuğuna çıkacak ve bu yolda hiçbir emek yoktur ki, karşılık bulmasın.
Sonra Sorular cevaplar derken izleyecek etrafını
Dini Anlatanların zenginliğini görecek siyasetin insanları nasıl zengin ettiğini görecek şükür edin diye fetva verenlerin kime ve neye şükrettiğini sorgulayacak
Ve acabalar başlıyacak bu göz önündeki insanların Aileleri bunlara hangi dini öğrettiki bunlar Anlatılan ile yaşamları arasındaki farkı nasıl elde etmişler işte o zaman
Kendi yaşamındaki yönü deiştirecek...
Yolculuğuna Artık kendi yön verecek..
Depremler bittikten sonra o coğrafya bir cennete dönerken; yolcu içinden şunu söyleyecektir: "Gerçekten hepsine değdi..."
Şimdi Benim Sorum Şu?
Kura'nı Bilen kendilerine Müslüman diyen
Bu Karun kadar zengin din insanları siyasiler iş insanlar gerçekten müslüman m? Yada bu zenginlik nasıl oldu yoksa cehennem yokta sadece bunlar mı Biliyor.
Yoksa bunlar
Peygamber Efendimiz
Hz. Muhammed in
Ümmetinden deil mi?
Eğer Ümmeti Muhammedin Ümmetiyseler O Zaman Problem de Sıkıntıda Çok Büyük..
Kul Hakkı Diye Bir Hak İhlali Var...
Ve Affıda Mümkün Deil.
Buda Benim Ailemin Bana Öğrettiği...
Saygılarımla