Özel eğitim öğretmenliği bölümü, özel gereksinimi olan bireylerin hayatlarını bağımsız bir şekilde idame ettirmelerini amaçlayan akademik bir disiplindir.

Aynı zamanda ülkemizdeki özel eğitim öğretmeni açığından ve mezunlarının kolay atanabilmesinden ötürü, eğitim fakülteleri arasında en çok tercih edilen bir bölüm olma özelliği taşımaktadır.

Peki yukardaki iki cümleye baktığımızda ortaya büyük bir çelişki çıkmıyor mu?

Özel eğitim sadece ataması iyi diye okunulacak bir bölüm müdür?

Bu yazımda özel eğitim öğretmenliği bölümünde eğitim gören arkadaşlara kendileri gibi özel eğitim bölümünde okumuş, bu alanda yüksek lisansını yapmış, doktora eğitimine devam eden ve bu süre zarfında da özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışmış bir meslektaşları olarak, henüz lisans dönemlerinde mutlaka bilmeleri gerektiğini düşündüğüm önemli bir “hap bilgi” vereceğim…

“Mezun olmadan önce staj ve öğretmenlik uygulaması dışında mutlaka özel gereksinimi olan çocuklarla çalışmalar ve etkinlikler yapın..!”

Aksi takdirde mezun olduktan sonra çalıştığınız kurumlarda “ben özel eğitimciyim gereken ne ise onu yapabilirim” diyecek mesleki yeterlik ve özgüvene sahip olamazsınız. Her şeyden önemlisi özel gereksinimi olan çocukların kaybedecek bir dakikaları bile yoktur, aksine onların iyi yetişmiş özel eğitimcilere ihtiyaçları var.

Bu yüzden lisans döneminde okurken gördüğünüz her farklı çocuk, size mesleğe başladığınızda ayrı bir tecrübe olarak dönecektir ve sizi “özel eğitimci olmak bana göre değilmiş” gibi talihsiz bir kabullenişten de kurtaracaktır.

Sizler dört yıllık eğitim süresince göreceğiniz farklı engel türünden çocuklarla yapacağınız çalışmalar neticesinde, bu işi yapabilmeniz noktasında gerçekçi sorgulamalar yapabileceksiniz. Bu sorgulamalar neticesinde vereceğiniz gerçekçi ve samimi kararlar hem sizin özel eğitim hayatınız hem de özel gereksinimi olan bireylerimizin eğitim kaderleri açısından büyük önem taşımaktadır..!

Gelecek hafta bir diğer özel eğitim yazısına kadar hoşça kalın özel eğitime farkında kalın..!