Bütün siyasi partiler vatana ve millete hizmet etmek amacında olduklarını ilan edip,  vatandaşlardan yetki talep ederler. Siyasi partiler, hedefleri olan seçmen kitlelerine iş ve aş vaatleriyle, demokrasi, eşitlik vaatleriyle yola çıkarlar. 15 yıl öncede AKP bu vaat ve söylemlerle iktidara geldi.

AKP'nin tek başına iktidar olduğu son 15 yılda ülkemiz sosyal ve siyasi alanlarda çok değişime uğradı. Bu değişimin ne yönde olduğunu görmek için devletin resmi rakamlarına baktığımızda, iş ve işçi bulma kurumlarına kayıtlı işsizlerin oranı yüzde 12.1'e ulaşmış,  gençlerimizin işsizlik oranı yüzde 20 olmuş. Ülkemizin cari açığı rekor üstüne rekor kırarak 33 milyar dolara dayanmış. Bu rakamlar ve bu üzücü durum Türkiye ekonomi tarihinde kara leke gibi yazıldı maalesef.

Vatandaşlarımız son 15 yılda enflasyona ve maaşlarına gelen zam oranlarına bakıyor, birde çarşı-pazardaki gerçek enflasyona ve fiyatlara bakıyor. Cumhuriyet tarihinde, ücretli çalışanların, satın alma güçlerinin en düşük seviyede olduğunu devletin kurumları ilan ediyor.

İşsizlik, enflasyon ve satın alma gücü oranlarına bakıldığında 15 yıllık AKP iktidarının vatandaşın cebine bir şey koymadığını, aksine vatandaşın cebinden çok şey götürdüğünü söyleyebiliriz.

Devletler kendi çıkarlarını gözeterek diğer devletlerle anlaşmalar yaparak ekonomik ve siyasi işbirliği içine girer. Bu tür anlaşmalar yapabilmeniz için ilgili ülke ile barış ve karşılıklı güvene dayalı diyalog içinde olmanız gerekir. Türkiye'mizin son 15 yılda dost ve müttefik diyebileceği kaç ülke kaldı. Komşu ülkeler ile sürekli gerginlik halindeyiz, her gün değişen dış politikalar ve gereksiz beyanatlar yüzünden de ABD, Rusya ve AB ülkeleri ile sorun yaşıyoruz. Ülkemiz diğer ülkelerin nimetlerinden faydalanamazken, bu vatanın madenleri, bankaları, limanları, fabrikaları, ormanları kısacası gelir getiren ne varsa emperyalist ülkelere satıldı. Üstelik bu sömürgeci ülkelerin orta-doğuda maşası durumuna düştüğümüzden olan yine bizim asker ve polisimize oluyor.

15 yıl önce terör bitme noktasındayken, yanlış siyasi tercihler yüzünden terörü hortlatanların, yanlış ekonomik politikalar yüzünden son 15 yılda devletin ve vatandaşın durumu iflas haline getirenlerin, yeni anayasanın ve partili cumhurbaşkanlığı sisteminin devleti daha güçlü, milleti daha zengin yapacağım söylemleri hayal ürünü olup gerçek dışıdır. Anayasanın bazı maddeleri ve partili Cumhurbaşkanlığı için referandumda tercih yapacak vatandaşlarımız, bu olumsuz durumları göz ardı etmeyecektir.

Referandumda vatandaşın ve devletin çıkarına ne varda referandumda "evet" verelim. Ekonomiyi, eğitimi düzeltecek madde yok. Üretimi artırıp, işsizliği azaltacak madde yok. İhracatı artırıp, dış borçları kapatacak madde yok. Terörü durdurup, adaletli gelir dağılımını sağlayacak medde yok. " Hayır " demek için neden çok. Devleti, Milleti koruyamamış, zayıflatmış bir iktidara niye kendisine gelmesi için "hayır" demeyelim.