HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları HaberHendek.Com Reklamları
Halil Hakan Oturak

Halil Hakan Oturak

Din Çalışmışız, Soru Biyolojiden Gelmiş

Yazar: Halil Hakan Oturak
Tarih:
Okunma: 1376
Yorum: 0
Yazı Boyutu:
Paylaş:

Korona virüsünün son etkisi “Biz din çalıştık soru biyolojiden geldi” ifadesinin ortaya çıkması oldu.

İlk okuduğumuzda cümle mantıklı geliyordu. Ancak eksik kalmıştı.


Evet biyolojimiz zayıftı. Ancak biz din de çalışmamıştık.
Çalışsaydık eğer, her şeyi olduğu gibi biyolojiyi de yaratan, din gününün sahibi bizi bu hallere koyar mıydı? Ülkemizin ve dünyanın bir haline bakın…

 

Söze, bugün yaşadığımız soruna çare olabileceğini düşündüğümüz biyolojiden devam edelim.


Biyoloji canlıları inceleyen bir bilim dalıdır. Öyle önemli ki, bugün çıkan birçok hastalığı tedavisi biyolojik araştırmalara dayalıdır. Aynı zamanda insan hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmelerinde, canlılar izlenerek çok ciddi mesafe kat ettiğini biliyoruz.

 

Mesela, uçakların burun ve kuyrukları sürtünmeyi azaltmak yunus balıklarından esinlenerek yapılmıştır. Yusufçuk böceklerinin denge sistemi helikopterlere örnek olmuştur. Bugün arazide mayın arayan robotların eklemleri, karınca veya örümceklerden ilham alınarak tasarlanmıştır. Korona virüsünün kaynağı olduğu söylenen yarasanın ses dalgalarından yararlanarak yönünü tayin etmesi, radarların çalışma mantığının temelini oluşturmaktadır.

 

Din ise, her şeyin yaratıcısı olan tek bir ilahın peygamberler vasıtası ile bildirmiş olduğu emir ve yasaklarıdır. Bu dünyada sıkıntılardan bizi kurtarıp, ahirette ebedi huzura eriştirecek kuralların bir bütünüdür.

 

Peki biz, dinin hangi gereğini tam manasıyla yerine getirdik?

 

Namazı mı? Beş vakit kılan birimiz kaçında dolar kurunu ya da yetişmeyen işleri düşünmeden kılabildi?

 

Ya da tuttuğumuz oruçların hangisinde elimize, dilimize, gözümüze, gönlümüze hakim olabildik? Kaç günü akşam ne yesek diye düşünmeden geçirebildik?

 

Kestiğimiz kurbanların hangisini kilosu ne kadara geliyor diye hesap etmedik?

 

Hangimiz kutsal topraklara gidip dünyayı bir kenara bırakmak yerine, akıllı telefon ile belgesel çekimi yapmadık?

 

Kaçımız çocuklarına ezberi değil manayı verecek bir gayret içinde oldu?

 

Dünya klasiklerini sıradan bitirirken, Allah aşkına, Kuran’ı Kerim ne söylemiş diye, bir defa olsun, kaçımız baştan sona okuyabildik?

 

Hangimiz faize bulaşmadı? Kim kredi çekmeden mal sahibi olunmuyor diye kendini aklamadı?

 

Peki kaçımız bir ihtiyaç sahibine karşılık beklemeden tereddüt etmeden borç verebildik?

 

Enflasyon karşısında paramız erimesin diye, kapitalizmi yerle bir edecek helal yolun çaresini aramaya çalıştık mı hiç?

 

Hangimiz kamu malının savunucusu olduk? Hep aynı kişilere gittiğini göre göre, kaç ihaleyi bozduk? Kaç yanlış işin bedelini ihalecilere ödettik?

 

Kaç kişi var aramızda eşinin çocuklarının kıymetini bilen? Allah’ın ona verdikleri ile yetinen kaç kişiyiz?

 

Kimileri aç gezerken, kaçımız israfın zirvesinde doğum, düğün, sünnet törenlerinin suyunu çıkarmadık?

 

Kaçımız dövizlerine kıyıp başarılı bir çocuğun eğitimine katkı sağladık?

 

Tüm insanlığa faydalı olabilmek için bilim adamı olmayı hangimiz çocuğuna öğütledi?

 

İşte kaytarmayan, sokağa çöp atmayan var mı aramızda? Trafik kurallarına uyuyor muyuz mesela?

Bizim din falan çalıştığımız yok!

 

Çalışsak ne hukuktan ne ekonomiden ne fizikten ne biyolojiden ne de ahlaktan sınıfta kalırdık.

Din çalışsaydık eğer, kazancımızın bize yetecek kadar kısmını ayırıp, kalanıyla aç açıkta olanlara sahip çıkabildiğimiz gibi, üstüne üstlük, ilimde fende dünyaya öncülük edecek kişilerin kurumların yükselmesini sağlardık.

 

Din çalışsaydık eğer, paranın, gösterişin, heveslerimizin peşinde harcadığımız zaman bize kalırdı. O vakit, boşluğu nasıl değerlendireceğiz diye düşünürken, aramızdan sayısız bilim adamları çıkardı.

 

Din çalışsaydık eğer, dini bir kenara bırakıp, dünya işleri ile uğraşanların, uzaya gidebilmiş olsalar dahi Allah izin vermedikten sonra mikrondan daha küçük bir virüs ile baş edemediklerini de fark ederdik.

 

Gördüğümüz gibi en akıllı telefonları yapan Çinlilerin, makine imalatında iyi olan İtalyanların, en iyi arabaları yapan Almanların, uzay üsleri olan Amerikalıların başına bela olmaya bir küçük virüs yetti.

Ama görüldüğü gibi bizim halimiz daha içler acısı!

 

Bazılarımız dini bildiğimiz halde gereğini yapmıyoruz.

 

Bazılarımız ise sadece din ile uğraşıldığını ima edipbuna rağmen bu halde olduğumuzu düşünerek bedenlerimiz hastalıklarla boğuşurken, ruhlarımızı haddinden aşırıp, içinden asla çıkamayacağımız bir uçurumun kenarına doğru, birbirimizi itiyoruz.

 

İlk okumada göze hoş gelen cümlelerin peşine takılanlar bu işe alkış tutuyor.
Yapmayalım!

 

Şunu da unutmayalım canlıları, hastalıkları, çareleri, çaresizlikleri yaratan Allah’tır.

 

Mesele, bizim var oluşumuzdan itibaren ebediyetin kapılarına gelene kadar, hayata dair bütün olayları inceleyip, anlayıp gerçek bir mücadele içerisine girebilmemizdir. Bunu da yine biz kendimiz yapamayız. Allah hepimize nasip etsin!

 

Halil Hakan Oturak

27.03.2020

 

 

Yorumlar

Lütfen aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
  • Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
  • Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
  • Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
  • Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
  • Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
  • Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
  • Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.