



Kemal Aslan
BEKRİ MUSTAFA İMAM OLDU
Yazdık çizdik anlatmaya çalıştık tabi bu olaylar birazda insani ve vijdani olaylar.
Hani bir laf vardır "sen neyi nekadar anlatırsan anlat onun anlayacağı kapasitesi kadardır"diye aslında söz nekadar manidar ve anlamlı..
Yazdığım yazılara gelen yorumlara bakıyorum eleştirilmek çok güzel hatta anlatımdaki hicivlerin okuyuculardaki o nuktedanlık ile anlaşılıp değerlendirilmesi bir sonraki yazının temasını oluşturuyor bende buda çok güzel bir adım oluyor benim adıma.
Sadece bir arkadaşın yorumu beni biraz düşündürdü.
Sağolsun güzel şeyler yazmışda benim yazdığım yazıyla onun yorumunu birleştiremedim.
Bence "OKU" diyen bir ümmetin kulları olarak okumadan araştırmadan şehrin ve ülkenin tarihini bilmeden adamcılık ile yapılan yorum kişinin sadece cehaletinin tescili olur.
Yazılar anlatımlar farkındalık adına ve uyarıcılık anlamında yazılır.
Okurken acabada kalıp okuyup yazılanı araştırıp
bir eksikmi yada gözden kaçanmı bize bu yolla anlatılıyor diye değerlendirilirse sonuca daha verimli gider ve insan anlamak adına eksiği görür ve giderir.
Ama vay eleştirmiş yok ordan vurmuş gözüyle okursa zaten geçmiş olsun..
Ne yazik ki tüm yazılan köşe yazılarını okurum ve yorumlarıda tabiki takip ediyorum.
Yani bunu üzülerek belirtiyorum okuyup acaba ne diyor demek yerine vay bunu nasıl yazar o zaten muhalif bu zaten şu bu gibi mesnetsiz anlamsız ifadeler ile hareket eden bir toplum olunca herşeyde karışıyor.
Biraz okuyup araştırsak aslında herşey asl olan durumuna hepbirlikte kavuşacak.
Biz söz var çok kıymetli ve anlamlıdır bence
"geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz"diye
Bende bu yazıda iki örnekle durumu birazda olsa özetlemek istedim.
Dinimizde "kutbul alem'e ermek" diye bir söz var
İnancımız içinde bunu anlamak ve bunun manasını bilerek hareket etmek gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle siyaset yapanların halka hizmet için görev alanların bu sözü asla unutmamalarını ve her kararlarında göz önünde bulundurmalarını tavsiye ediyorum.Kılınan namazda alnını secdeye koyarken "kutbul aleme"ermek ve ibadeti öyle yapmak belki kul hakkı konusunda aldıkları kararlarda hem onları hemde halkın vijdanındaki yerlerini sağlamlaştırır diye düşünüyorum..
Tarihimizden iki isim ile yazımızı tamalayalım.
Birincisi kadı Ebusuud efendi.hayatı ve adaleti ile önemli bir şahsiyet okumayanlar dizilerden bilirler diye düşünüyorum.
İkincisi ise sıradan bir vatandaş ama yaşamı örnek alınacak biri..
Ve mutlaka okuyup o dönemdeki anılarının bilinmesi gerektiğini düşündüğüm.
#Bekri Mustafa"
Padişah IV. Murat zamanında nüktedanlığı, hazırcevaplığı, esprileri ve aynı zamanda ayyaşlığıyla ünlü Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede bir caminin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. ‘Yok ben hoca değilim’ dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder.
Bekri Mustafa gülerek cevaplar: “Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar durumu anlar...
Ve günümüze aktarılan Bir üstad var ki.
Neyzen Tevfik..
Onu zaten hepimiz bir şekilde biliyoruz..
Yani demem o ki..
Okumak araştırmak ve hükmü öyle koymak gerekir diyorum...
Mesaj belli
"Durmu anlamak"