Yaşar Aygüneş
ÜLKÜ OCAKLARI
1989 Yılıydı…
Bizim Ocak Hendek temsilciliğini açtığımız ve bir avuç genç kardeşlerimizle ocak ruhuyla tanıştığımız yıl. Kanı kıpır-kıpır kaynayan o gençlerin Türk milliyetçiliği, ülkücülük ve nizam-ı alem davasıyla nasıl ıslah olduklarını ve her geçen gün nasıl “Adam”laştıklarını görebiliyorduk. İlk ocak başkanımız “isa reis” üzerimize titriyordu. Bizlerde bu Allah davasına layık olabilme, bu davaya hizmet edebilme aşkıyla yanan gençlerdik. Neredeyse her akşam düzenlenen seminerlerle kendimizi geliştiriyor yani kendimizi tanıyıp “biz” oluyorduk.
Siyasetin dışında Türk-İslam davasıyla güzel günler geçiriyorduk. Keyif dolu sohbetlerin devam ettiği o güzel günlerde nöbet değişimi yaşanıyordu ocağımız da. “Ercan reis” yeni ocak başkanımızdı. Fakat hiçbir şey değişmemişti, seminerler, Perşembe akşamları kuran tilaveti sabahlara kadar süren sohbetler…
Öyle ya Allah davasında değişen hiçbir şey olamazdı.
Gel zaman git zaman Ercan reis işi dolayısı ile başkanlık nöbetini devredecekti. “Talip reis” önderliğinde bizlerin yönetimde olduğu bir ekibe görev verilmişti. Dünün ocak mensupları olan bizler şimdi bizden bir-iki yaş küçük kardeşlerimize idarecilik yapacaktık. Yani hizmetkarlık yapacaktık…
Gel zaman git zaman tekrar bir nöbet değişikliği ile “Esen reis” nöbeti devralıyordu. Hendek’te kime sorarsanız sorun “ülkü ocakları”nın en şaşalı dönemini “Esen reis” zamanında yaşıyorduk. 89’da bir avuç olan sayımız beşyüzlere binlere ulaşıyordu. Muhteşem denilecek geceler, seminerler, piknikler organize ediyorduk. Belkide Hendek’te ocağın çayını içmeyen bir avuç genç kalmıştı. Ve bu birlikteliğin siyası getiriside Hendek belediye başkanlığını 94’ senesinde üç hilale kazandırmak oluyordu. Bu inançlı ve imanlı gençliğin önünde hiç kimse duramazdı ve duramadıda.
Abartısız günümüzün en büyük problemi olan uyuşturucu o dönemlerde ocakların sayısal gücü nedeni ile Hendek ilçemize giremiyordu. Hendek ilçemizde imanlı ve terbiyeli bir gençlik vardı. Bu gençliğin yetişmesinde emeği geçen tüm “Reis”lerimize bir kez daha tüm Hendek’liler adına teşekkür ediyorum.
Kimlerin emeği yoktu ki: “Yusuf reis” “ Bülent reis” “Kartal reis” Hüseyin reis” İbrahim reis” “İsmail reis” … Yenimahallede: “Fatih reis” “Hikmet reis” “Yusuf reis” “Hamdullah reis” “Mehmet reis”… Kazimiye köyünde: “Serkan reis” ve “Özay reis” ve adını hatırlayamadığım tüm reis ve emeği geçen arkadaşlara sonsuz teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun.
Geçen günlerde Hendek Ülkü ocağında şahsımı ağırlayıp onore eden “Süleyman reis” ve ekibine ayrıca teşekkür ediyorum.
Diyeceğim o ki; ocaklar ilk kurulduğu günden günümüze kadar bu millete hizmet veren ilim ve irfan yuvalarıdır. 89’yılında benim gözlerimde ve yüreğimde olan o aşkı ve heyecanı 2016 yılında Hendek ocaktaki gençlerin gözlerinde görmek beni oldukça mutlu etmiştir. Anladım ki bu gençlik ve bu ocaklar olduğu sürece bu milletin geleceği emin ellerdedir. Hendek ocakta gördüğüm üniversiteli kardeşlerim ve bacılarım yarının ülkücü neslini yetiştirip “Milliyetçi Türkiyenin” temellerini oluşturacak kapasitededirler. Allah sayılarını arttırarak çalışmalarını muvaffak eylesin.
Hendek halkınında; çocuklarının her türlü zararlı alışkanlıklardan uzak durması için çocuklarını mutlaka ocaklara göndermesi gerektiği inancındayım.
Bu vesile ile Kurulduğu günden bu güne kadar gerek Hendek’te, gerek Sakarya’da gerekse tüm Türkiye’de Ülkü Ocaklarına maddi manevi katkı sağlayıp hizmeti dokunan herkesten Allah razı olsun.
Milliyetçi Türkiye’den TURAN’a giden yolda bilgi ve ilim yuvası olan ocaklarımızın hergün bir önceki günden daha güçlü olması dileği ile.
VAR OLSUN ÜLKÜ OCAKLARI
YAŞASIN ÜLKÜCÜ GENÇLİK
Selam ve dua ile, kalın sağlıcakla….