Prof. Dr. Mustafa Koç
Sosyal ve Psikolojik Dilenciye Dönüşen Çocuklar: değer “sizsiniz”
Çocuklara değerler nasıl kazandırılır? Esas değer bireyin kendisidir. Yani değer, sizsiniz. Bir çocuk değer ve değerli olmadığını bilerek, hissederek ve buna göre davranış örüntüleri geliştirirse hangi içerikle ve hangi yöntemle bu çocuğa değer öğretilebilir? Değer öğretimi ya da çocuğa değerler kazandırma olarak adlandırılan olgu, anlık ya da aklımıza geldi bunu da yapalım denilerek gerçekleşecek bir şey değildir. Bu bir süreçtir ve daha çok özellikle ahlaki boyuttaki değerlerin kazandırılması toplum temelli bir anlayışa ihtiyaç duymaktadır. Bir değerin değer olabilmesi bireyin kendisine ve ailesine ve ülkesine sağlayacağı katma değere bağlıdır denilebilir. Bireye sağlayacağı katkı sahip olunan potansiyelin en işlevsel bir şekilde kullanılmasına ki bu potansiyelin başında zekâ ve buna bağlı aklı etkin kullanmak yani düşünmek gelir denilebilir. Bütün bu sürecin istenen şeklide başlaması, devam etmesi ve sonlanmasına katkı sağlayacak bir temel oluşturmak gerekir. Bu temel çocuğun kendini tanıması, kendini kabullenmesi, kendini sevmesi, kendine değer vermesi ve nihayetinde kendi olmasıdır denilebilir. Esas olan bütün bunların nasıl en etkin bir şekilde gerçekleşeceğidir. Daha öncede ifade edildiği gibi bunun bir süreç olduğunu bilmek ve kabullenmek gerekir. Bu süreç çocuğun doğumu ile başlar benlik ve kişilik gelişimi boyunca devam eder.
Bu süreç eğitim kademeleri referans alınarak daha somut bir hale getirilebilir. Okulöncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite dönemlerinde bireyin kazanması gereken temel gelişimsel özellikler nelerdir ve bunların sahip olunması gereken değerlere katkısı nedir? Bir çocuğun özellikle Okulöncesi, İlkokul ve Ortaokul dönemlerinde bilişsel, duygusal ve davranışsal nelere sahip olması gerekir? Daha sonra bu özellikleri ona ne zaman, nerede ve nasıl kazandırılmalıdır sorusu sorulmalıdır. Bu sürecin (Okulöncesi, İlkokul ve Ortaokul) sonucunda yani Lise’ ye başlayacak olan çocuğun kendisi hakkında tam ve gerçekçi bir iç görüye sahip olması ancak bu sorulara verilecek cevaplar ile mümkün olacaktır. Kendini tanıma, kendini bilme, potansiyellerinin farkında olma olarak adlandırılabilecek bu durum “kendi olma” olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda çocuğun kazanacağı en önemli değer de “kendi” olmalıdır. Yani çocuk kendisinin bir değer olduğunun farkına varmalı ve buna göre beklentiler oluşturmalıdır. Bu güne kadar bu neden başarılamadı?
Eğer bu gerçekleşebilseydi eğitim süreci içinde olan çocuklarda gözlenen uyumsuz davranışların sıklığı ve yaygınlığı bu kadar olabilir miydi? Okul devamsızlığı, ders devamsızlığı, okul terki, internet ve oyun bağımlılığı, akran zorbalığı, çeteleşme, madde kullanımının onlu yaşlara kadar gerilemesi, dikkat eksikliği, davranım bozukluğu vb. Akademik başarıya dayalı uluslararası sınavlarda elde edilen sonuçlar da bu bağlamda değerlendirilebilir. Okumayan, okuduğunu anlamada, hatırlamada, ayırt etmede, ilişkilendirmede ve davranışa dönüştürmede zorlanan çocuklar. Bir birini etiketleyen, ayrıştıran, iş birliği, paylaşma, sorumluluk alma, bir birine güveme ve aidiyet duygusunu yaşamayan çocuklar. Bütün bunların sonucunda, kontrol duygusunu kazanamayan ve bu bağlamda aidiyet duygusunu, bu duyguya bağlı olarak yaşanacak olan sevgi ve bu duyguya dayalı olarak gerçekle yüzleşmeyi başaramamış olmanın sonucu olarak da örtük bir psikolojik problem yaşayan çocuklar. Bütün bunlar, çocukları sadece ve sadece akademik alanda ve sadece bilgi kazanmaya odaklayıp gireceği yarışlarda bir başkasının önünde olmaya hazırlayan sistemlerin kaçınılmaz sonucudur. Bu amaca ulaşmak için sadece bilgiyi hedefleyen çocuklarda bilgi “bilgeliğe” dönüşmeyecektir.
Bilgelik bireyin ne bildiğini ve ne bilmediğini bilerek kendini tanıması ve iyi insan olma yolunda bilgiye davranışa dönüştürmesi olarak tanımlanabilir. Bilgi, bireyin kendini tanımasına katkı sağlar ise içselleşebilir ve içselleşen bilgi davranışa dönüşebilir. Bu süreç okul öncesinden başlar ortaokul bitinceye kadar devam eder. Kendini tanıma olarak da adlandırılabilecek olan bu dönemde temel amaç iyi insan olmaya ilişkin içsel dinamiklerin oluşturulması olmalıdır.
Çocukların her birine, başkasına bir şey öğretmeyi hem de başkasından bir şey öğrenmeyi amaçlayan sistemlerde çocuklar, hem kendini tanır hem de başkasını tanır. Bu yaşantı çocuğun kendini sevmesine, kendini kabul etmesine, kendine değer vermesine, kendini onaylayabilmesine, kendi sınırlarını belirleyebilmesine, kendini tanımasına ve kendi olmasına katkı sağlamaktadır. Bunları kendisi için başaran çocuk kendine davrandığı gibi karşısındakine de davranabilmektedir. Böyle bir anlayışa sahip sistemde kendini tanıyan çocukları yetişkin yaşama yeterli ve yetenekli olarak hazırlamaktadır. Akademik olarak en iyiyi belirlemeyi amaçlayan sistemler ise çocukları birer sosyal ve psikolojik dilenciye dönüştürmektedir.