Prof. Dr. Mustafa Koç
Sinavda duygular sizi değil siz duygulari yönetin
“Sınav” kelimesi bile belirli bir düzeyde bir kaygıya neden olmaktadır. Çünkü, toplum olarak el birliği ile sınav soncundaki başarı yada başarısızlığı var olma ya da yok olma savaşına dönüştürdük.Sınavı başaran değerli, önemli, iyi ve her şeyi hak ederken, sınavı başaramayan bunların tam tersi durumunda olan bir kişidir.Çocuğu motive etmek için iyi niyetle yaptığımız bir çok şey çocuğun sınava ilişkin olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olabilmektedir.Bu düşüncelere bağlı olarak geliştirilen inançlar benlik tasarımının temel kaynakları haline gelebilmektedir. Benlik bireyin kendine atfettiği değer olarak tanımlanmaktadır. Çocuk daha sonra karşılaştığı en küçükbir olumsuzluğu bile oluşan benlik tasarımı çerçevesinde değerlendirmekte ve bir yargıya varmaktadır. “Ben başaramam” artık çocuk belirli bir alanda kaybettiği kontrol duygusunu tüm yaşantısına genellemeye başlamıştır.
Sevgili gençler, anneleriniz, babalarınız, öğretmenleriniz sizin başarılı olmanız için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar. Bütün bu uğraşlar iyi niyetle sizin için yapılmıştır. Fakat şunu unutmayın sizi sizden daha iyi kimse tanıyamaz. Neyi başarabileceğinizi neyi başaramayacağınız sizden daha iyi kimse bilemez.Bu kendini bilme size inanılmaz bir güven ve huzur verecektir. Emin olun hepimizin bir potansiyeli vardır. Yani hepimizin iyi olduğu ya da başarabileceği şeyler vardır. Önemli olan bu potansiyelimizi başarılı olabileceğimiz alanlara yönlendirebilmektir.
Bu bağlamda yarın gireceğiz sınav bizim potansiyelimizi yönlendirebileceğimiz alanlara girme fırsatı veren bir şanstır denilebilir.Bizim ilgilerimize ve yeteneklerimize uygun bir alan yerine birden fazla alanın olabileceğini asla aklınızdan çıkarmayınız. O halde bizim yapacağız şey şunu kazanmak bunu kazanmak demek yerine ilgi ve yeteneklerinize uygun olan alanlardan oluşan natiflerimizi çoğaltmaktır.
Sevgili gençler, bu natifleri çoğaltmak için şimdiye kadar yaptıklarınızı şöyle bir gözden geçiriniz. En çok ve en sık olarak yaptığımızşey “sınavı kazanmak zorundayım” şeklinde kendimizi şartlandırmaya ve böylece motive temek olduğunu fark edeceksiniz. Böyle bir şartlandırma sürecine olan öğrenci bir anlamda kontrolü kendisi dışındaki bir çok faktöre kendi eli ile teslim etmiştir.İster sınav olsun ister bir ödev hazırlama olsun isterse çok basit bir eylem olsun kontrol başkasında olduğunda yapacaklarımız ilişkin bir kaygı yaşamamız kaçınılmazdır. Çünkü siz kendinizi değerlendirme hakkını başkasına teslim etmiş oldunuz demektir. O halde ne yaparsak kontrolü ele alabiliriz? sorusu daha da önem kazanmaktadır.
Sevgili gençler, uzmanlar, aileniz, öğretmenleriniz e arkadaşlarınız herkes elinden geldiğince bu süreçte size yardım etmeye çalışıyor ve bir çok tavsiyede bulunuyor. Çağımızda herkes herkese ne yapması gerektiğini söylemeye o kadar hazır hale geldi kibu durum “Nasihat Endüstrisi” ni ortaya çıkardı.Bu bağlamda ben size uzun uzun bir liste yapmak yerine tek bir şey söyleyeceğim.
Sevgili gençler; bu yazıyı okuma fırsatı bulduğunuzandan itibaren şöyle düşünmenizi istiyorum. Umarım bu şekilde düşündüğünüzde kontrolün sizde olduğunu fark edersiniz.
“BEN YARIN SINAVA DEĞİL, ELİMDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA GİDİYORUM”.
Unutmayın şartlar ne olursa olsun hiç kimse elinizden gelenin en iyisini yapmanızı engelleyemez. Yeterki siz kendinize engel olmayın.
Elinizden gelenin en iyisini yapmanız dileğiyle …
Sevgili gençler, anneleriniz, babalarınız, öğretmenleriniz sizin başarılı olmanız için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar. Bütün bu uğraşlar iyi niyetle sizin için yapılmıştır. Fakat şunu unutmayın sizi sizden daha iyi kimse tanıyamaz. Neyi başarabileceğinizi neyi başaramayacağınız sizden daha iyi kimse bilemez.Bu kendini bilme size inanılmaz bir güven ve huzur verecektir. Emin olun hepimizin bir potansiyeli vardır. Yani hepimizin iyi olduğu ya da başarabileceği şeyler vardır. Önemli olan bu potansiyelimizi başarılı olabileceğimiz alanlara yönlendirebilmektir.
Bu bağlamda yarın gireceğiz sınav bizim potansiyelimizi yönlendirebileceğimiz alanlara girme fırsatı veren bir şanstır denilebilir.Bizim ilgilerimize ve yeteneklerimize uygun bir alan yerine birden fazla alanın olabileceğini asla aklınızdan çıkarmayınız. O halde bizim yapacağız şey şunu kazanmak bunu kazanmak demek yerine ilgi ve yeteneklerinize uygun olan alanlardan oluşan natiflerimizi çoğaltmaktır.
Sevgili gençler, bu natifleri çoğaltmak için şimdiye kadar yaptıklarınızı şöyle bir gözden geçiriniz. En çok ve en sık olarak yaptığımızşey “sınavı kazanmak zorundayım” şeklinde kendimizi şartlandırmaya ve böylece motive temek olduğunu fark edeceksiniz. Böyle bir şartlandırma sürecine olan öğrenci bir anlamda kontrolü kendisi dışındaki bir çok faktöre kendi eli ile teslim etmiştir.İster sınav olsun ister bir ödev hazırlama olsun isterse çok basit bir eylem olsun kontrol başkasında olduğunda yapacaklarımız ilişkin bir kaygı yaşamamız kaçınılmazdır. Çünkü siz kendinizi değerlendirme hakkını başkasına teslim etmiş oldunuz demektir. O halde ne yaparsak kontrolü ele alabiliriz? sorusu daha da önem kazanmaktadır.
Sevgili gençler, uzmanlar, aileniz, öğretmenleriniz e arkadaşlarınız herkes elinden geldiğince bu süreçte size yardım etmeye çalışıyor ve bir çok tavsiyede bulunuyor. Çağımızda herkes herkese ne yapması gerektiğini söylemeye o kadar hazır hale geldi kibu durum “Nasihat Endüstrisi” ni ortaya çıkardı.Bu bağlamda ben size uzun uzun bir liste yapmak yerine tek bir şey söyleyeceğim.
Sevgili gençler; bu yazıyı okuma fırsatı bulduğunuzandan itibaren şöyle düşünmenizi istiyorum. Umarım bu şekilde düşündüğünüzde kontrolün sizde olduğunu fark edersiniz.
“BEN YARIN SINAVA DEĞİL, ELİMDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA GİDİYORUM”.
Unutmayın şartlar ne olursa olsun hiç kimse elinizden gelenin en iyisini yapmanızı engelleyemez. Yeterki siz kendinize engel olmayın.
Elinizden gelenin en iyisini yapmanız dileğiyle …