Öznur Salkım
Sessiz Çığlıklar
Başaramıyoruz!!!
Birileri geliyor kaş ile göz arasında can parçası çocuklarımıza el uzatıyor ve biz o eli kıramıyoruz.
Minicik bedenlerine, en iğrenç acı ile dokunuyor ve biz fark edemiyoruz.
Daha hayatı bilmeden, acıyla ölmesine seyirci kalıyoruz.
Kaçıncıyı konuşuyoruz.
Kaçıncı kez feryatlarımıza bir çare bulamıyoruz.
Yetmiyor!!!
Zaman geçiyor, mevsimler değişiyor; ama bu pisliklerin yaptıkları hep aynı kalıyor.
Daha kaç minik bedene kirli ruhların kirli elleriyle dokunmasını izleyeceğiz.
Daha kaç çocuğumuzu, gencimizi, kızımızı böylesine vahşet bir olay trafiğinin bir parçasıymış gibi izliyor olacağız.
Minicik bir beden ya.
İstediği bir oyuncağı, eline vermediğinde üzülmesine dayanamadığın küçük bir beden.
Ne hakla onu ve onun gibi masumları çirkin emellerinizin kurbanı yaparsınız.
Kimsiniz siz.?
Nesiniz ki?
Bir zavallı bile değil.
Ölseniz bile değeri yok ki!
Verilecek en ağır cezayı alsanız bile değersiz.
Hanginizin canı bir Irmak eder ki!
Hanginiz güzeller güzeli Leyla yı geri getirir.
Hanginizin canı Eylül ün bir gülüşü olabilir ki!...
Onların suçu çocuk olmak ve sokakta oyun oynamaktı...
İzin vermediniz, çocuk olmalarına...
Sokakta oynayana, otobuste şort giyene mini etekle gezene, makyajla yolda dolaşana ,çarşafa bürünüp yolunda ilerleyene, okuyana, çalışana, evlisine bekarına, boşanmış olanına, yaşını almışına, almamışına, cinsiyeti bayan olan herkese uzanan eller kırılsın.
Yarınlara uzanan kirli düşler kahrolsun.
Umut hırsızları, ırz düşmanları, şeref yoksunu, zavallı bile olmayan bu varlıkların ağırlaştırılmış en büyük cezalara mahkum edilmesi tek temennimiz.
Onlara karşı sessiz kalmak yaşayacağımız her türlü kötü olaya zemin hazırlamaktır.
Bir çocuk ölür onlarca umut ölür.
Bırakın yarınlarımız olan çocuklarımız umutlarımız ölmesin...
Bizim sesimiz onların çığlıkları olsun.
Çocuklarımız gülsün dünya gülsün.