Yaşar Aygüneş
Seni gidi Topal
Uzun zamandır köşe yazmıyorum. En son 17 Ağustos deprem yıldönümünde yazmışım.
Kimseninde pek umrunda değilmiş zaten.
Hatta site editörümde umudu kesmiş. Haftada bir, “ reis yaz artık “ demeleri yok. Demek Yılmaz Özdil’den iyi olduğumda yalanmış, yada gönül almaymış.
Anladım ki bu kurt kocamış…
O kadar çok malzeme varken yazmamak kocamışların işidir.
Hoş yazdıklarımızda hiç bir işe yaramadı.
Ne kurbağaları ürkütebildik nede bir derde deva olabildik.
Hülasa yıllarca kendimiz çaldık kendimiz oynadık:)
İşte bir 3 Aralık daha.
Dünya engelliler günü…
Onlarca yazı kaleme aldık.
Onlarca makale yazdık.
Derdimize deva olun dedik.
Bize acımayın engelleri kaldırın dedik.
Dedik dedik, sadece timsah gözyaşlarına vesile olduk.
Yanındayız söylemleri hiç bir sorunu çözmedi.
Devletin yok saydığını millet neden saymasın.
Devlet yok saymaz der gibisiniz.
Evet yok saymaz ama.
Kalıcı çözümleride üretmez.
Engelli raporlarındaki adaletsizliğe, adam kayırmacılığa son vermez.
Araç alımındaki ÖTV muafiyetindeki limit engelini kaldırmaz. Ama engelliyi sever kollar.
Sağlam istediği arabayı alır ama engelli alamaz. Vergi kaybı olur.
Sağlamın zengin olma hakkı engellide olmaz olamaz der devlet.
Yurtdışı araç hibesindeki yaş engeli duvar gibi durur engellinin karşısında.
Yüzde 40’ın bir altını sağlam sayar.
Engelli rampaları füze rampası gibidir kimse denetlemez. Engelli parklarını engelsizlerin işgalinden kimse kurtarmaz.
Sağlamların yaptığı “engelli“ yasaları derde derman olmaz.
Engelli derneklerinin insafına terkeder bizi. Onlardanda reklam kokan hareketler gelir.
Yüzde 12’sinin engelli olduğu memlekette istihdam hakkı yüzde 3’e tanınır. Kalanı zabıtalar engellemezse dilensin diye bırakılır.
Sonra 3 Aralıklar kutlanır.
Milleti susturup vekiline yol veren düzen; engelliyi yok sayıp adaylarının lafına bakar. O adaylarda dünyayı kendine göre dizayn eder.
Bizde bir gün bizi anlayacaklar diye bekleriz.
Senede bir gün süslü püslü kelimelerden oluşan mesajlarla geçiştirilir 3 Aralıklar.
Sonra biz yine engellerle engelleyenlerle baş başa kalırız. En az sağlamlar kadar sevdiğimiz devletimiz bizi bir köşede unutur.
Çevredeki acıyan gözler bir dahaki “Engelliler” gününe kadar üzerimizde olur.
“Seni gidi Topal” diye bir Ankara türküsü takılır dilimize.
Leyleğin ömrü lak lakla geçer der atalarımız, bizimkide “Vay vay”la.
Vee…
Tüm olumsuzluklara rağmen,
Biz; hayatı, bu cennet vatanı ve bu Necip Türk milletini karşılıksız sevmeye devam edeceğiz.
Kalın sağlıcakla