Prof. Dr. Mustafa Koç
Seçme şansi ellerinden alinmiş çocuklar
Seçme şansları ellerinden alınmış çocuklar deyince kastedilen durumu kendimizle doğru ilişkilendirmek için bu ifadenin ne anlama geldiğini açıklamada fayda vardır. Bu durum iki şekilde yaşanan birsüreçtir. Birincisi çocuğun doğduğu andan başlayarak ne yapacağını, ne zaman yapacağını ve nasıl yapacağının söylenmesi durumudur. İkincisi ise çocuk adına seçimler yapmak ve bunları çocuk adına gerçekleştirmektir. Bu durumu ve süreci hangi aile konuşursanız konuşun iki muhtemel cevap almanız mümkündür. Bunlardan birincisi, ben öyle bir şey yapmadım ve benim çocuğum böyle biri değildir. ikinci muhtemel cevap, ne yaptıysam çocuğumun iyiliği için yaptım şeklindedir.
Çocuk dünyaya geldiğinde öngörülebilir,rutin, tutarlı ve sevgi dolu etkileşimlere ihtiyaç duymaktadır. Bir başkasının yardımı olmadan temel ihtiyaçları karşılama şansı olmayan bir çocuk fiziksel olarak ölür. Temel ihtiyaçlarını karşılandığı fakat duygusal olarak ihtiyaç duyduğu öngörülebilir,rutin, tutarlı ve sevgi dolu etkileşimler olmayınca da duygusal olarak ölür.Gelişim sürecinin her üç alanında bir başkasının yardımına ihtiyacının olması, çocuğun kendisi olmadan bir başkası gibi olma ile ödediği bedele dönüşmektedir.Çocuğun doğru gelişimsel deneyimlere sahip olmadan büyümesi bu süreçte bir çok boşluğun oluşmasına neden olmaktadır.
Çocuk gelişim sürecinin her aşamasında ve her boyutunda seçimler yaparak ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanarak gelişir. Ne düşüneceği, nasıl düşüneceği, ne hissedeceği, hissettiğini nasıl ifade edeceğine ve nasıl davranacağına kendisinin karar vermesi istenen durumdur. Fakat anne ve babalar çocuklarına bütün bu süreçte ne yapacağını ve nasıl yapacağını söyleyerek çocuğa bir kimlik ve benlik kazandırmaya çalışmaktadır. İçinde bulunduğu gelişim dönemi ve başarabileceği durumlarda süreci başlatma, sürdürme ve sonlandırma inisiyatifinin kendisinde olduğunu bilmesi iki önemli duygunun gelişimine katkı sağlamaktadır.Bunlardan birincisi kendilik duygusu ikincisi de kontrol duygusudur. Bu iki duygu aynı zamanda çocuğa güven ve huzur da verecektir.Çocuk gelişim sürecindeki krizlerle bu duygular bağlamında çok rahat bir şekilde başa çıkabilecektir.Bu amaca ulamanın en işlevsel yolu çocuğun bütün bunları gerçekleştirebileceği ortamlar düzenlemektir. Bir başka deyişle çocuğu düzenlemek yerine ortamı düzenlemek olmalıdır her ailenin görevi.
Eğer çocuğun bu duyguları ve sosyal yaşam için gerekli becerileri kazanmasında sorun olursa sonuç ne olur?Çocuk kendisi olmak yerine başkası olmayı tercih edebilir, çünkü yaşadığı olumsuz duygular( korku, kaygı, belirsizlik, kontrol kaybı vb)ile baş etmenin yolu budur. Evde baba ya da anne gibi düşünerek ortamdan kaynaklanan ve zarar görebileceği bir durumu kontrol etmeye i öğrenen çocuk okulda, işte ve evlilikte de aynı yöntemi deneyecektir çünkü öğrendiği ve bildiği tek yöntem budur: Başkası gibi düşünmek, hissetmek ve davranmak.Bu çocuklar seçim şansları ellerinden alınmış bilgi ve yetenek denizleridir,fakat biz bu denizleri bir bir kurutuyoruz.Çünkü bu çocukların ilgi ve yeteneklerini ortaya koyacak ve bunlar doğrultusunda gelişmesini sağlayacak seçim yapma yetisini ellerinden almışız.Bu şekilde yetişen bireyler gerçekten ne yapmak istediklerini bilmezler fakat istemedikleri halde ne yapmak zorunda olduklarını bilirler.Şimdi bu süreci günümüzde iş yaşamında, okul yaşamında ve sosyal yaşamda insan davranışlarıyla ilişkilendirin ne kadar anlamlı sonuçlara ulaşacağınız görürsünüz.Sevmediği işte çalışmak zorunda olan insanlar, çünkü mesleki tercihini kendisi yapmamış. Boşanma ile sonuçlanan evlilikler, erken yaşta ve zorla yapılan evlilikler, uyuşturucu madde kullanımı, okul devamsızlığı ve okul terk davranışları…
Çocuk dünyaya geldiğinde öngörülebilir,rutin, tutarlı ve sevgi dolu etkileşimlere ihtiyaç duymaktadır. Bir başkasının yardımı olmadan temel ihtiyaçları karşılama şansı olmayan bir çocuk fiziksel olarak ölür. Temel ihtiyaçlarını karşılandığı fakat duygusal olarak ihtiyaç duyduğu öngörülebilir,rutin, tutarlı ve sevgi dolu etkileşimler olmayınca da duygusal olarak ölür.Gelişim sürecinin her üç alanında bir başkasının yardımına ihtiyacının olması, çocuğun kendisi olmadan bir başkası gibi olma ile ödediği bedele dönüşmektedir.Çocuğun doğru gelişimsel deneyimlere sahip olmadan büyümesi bu süreçte bir çok boşluğun oluşmasına neden olmaktadır.
Çocuk gelişim sürecinin her aşamasında ve her boyutunda seçimler yaparak ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanarak gelişir. Ne düşüneceği, nasıl düşüneceği, ne hissedeceği, hissettiğini nasıl ifade edeceğine ve nasıl davranacağına kendisinin karar vermesi istenen durumdur. Fakat anne ve babalar çocuklarına bütün bu süreçte ne yapacağını ve nasıl yapacağını söyleyerek çocuğa bir kimlik ve benlik kazandırmaya çalışmaktadır. İçinde bulunduğu gelişim dönemi ve başarabileceği durumlarda süreci başlatma, sürdürme ve sonlandırma inisiyatifinin kendisinde olduğunu bilmesi iki önemli duygunun gelişimine katkı sağlamaktadır.Bunlardan birincisi kendilik duygusu ikincisi de kontrol duygusudur. Bu iki duygu aynı zamanda çocuğa güven ve huzur da verecektir.Çocuk gelişim sürecindeki krizlerle bu duygular bağlamında çok rahat bir şekilde başa çıkabilecektir.Bu amaca ulamanın en işlevsel yolu çocuğun bütün bunları gerçekleştirebileceği ortamlar düzenlemektir. Bir başka deyişle çocuğu düzenlemek yerine ortamı düzenlemek olmalıdır her ailenin görevi.
Eğer çocuğun bu duyguları ve sosyal yaşam için gerekli becerileri kazanmasında sorun olursa sonuç ne olur?Çocuk kendisi olmak yerine başkası olmayı tercih edebilir, çünkü yaşadığı olumsuz duygular( korku, kaygı, belirsizlik, kontrol kaybı vb)ile baş etmenin yolu budur. Evde baba ya da anne gibi düşünerek ortamdan kaynaklanan ve zarar görebileceği bir durumu kontrol etmeye i öğrenen çocuk okulda, işte ve evlilikte de aynı yöntemi deneyecektir çünkü öğrendiği ve bildiği tek yöntem budur: Başkası gibi düşünmek, hissetmek ve davranmak.Bu çocuklar seçim şansları ellerinden alınmış bilgi ve yetenek denizleridir,fakat biz bu denizleri bir bir kurutuyoruz.Çünkü bu çocukların ilgi ve yeteneklerini ortaya koyacak ve bunlar doğrultusunda gelişmesini sağlayacak seçim yapma yetisini ellerinden almışız.Bu şekilde yetişen bireyler gerçekten ne yapmak istediklerini bilmezler fakat istemedikleri halde ne yapmak zorunda olduklarını bilirler.Şimdi bu süreci günümüzde iş yaşamında, okul yaşamında ve sosyal yaşamda insan davranışlarıyla ilişkilendirin ne kadar anlamlı sonuçlara ulaşacağınız görürsünüz.Sevmediği işte çalışmak zorunda olan insanlar, çünkü mesleki tercihini kendisi yapmamış. Boşanma ile sonuçlanan evlilikler, erken yaşta ve zorla yapılan evlilikler, uyuşturucu madde kullanımı, okul devamsızlığı ve okul terk davranışları…