Halil Hakan Oturak
Referandum!
Dün siyaset sahnesinde MHP genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin canlı yayında bir basın açıklamasına şahit olduk. Kulaklarımızla duyduğumuz ve sonradan da tekrar okuyarak teyit ettiğimiz bu açıklama her ne kadar bir siyasi parti lideri tarafından yapılmış olsa da aslında bir siyasi parti lideri tarafından yapılmamıştır.
Neden mi? Bu sorunun cevabını açıklamaya ilişkin kısımlara değindikten sonra vereceğim.
Açıklamanın ilk kısmında dokunulmazlıklarla ilgili konuya temas ediliyor ve 7 Haziran sonrası ortaya çıkan vatanseverlerin dokunmaya bir türlü cesaret edemediği bölücü örgüt sempatizanı partiye ait vekillerin dokunulmazlıklarını tereddütsüz şekilde kaldırılmasından yana gayret göstereceklerini, bu hainlerin Türk yargısının önüne çıkarılması gerektiğini söylüyor.
Diğer bir kısım ise yeni anayasa ile ilgili. Burayı aynen kendi cümleleri ile alıyorum.
"Gelen olursa masada otururlar, gelmezlerse iktidar artık ‘B’ planını ortaya koymalıdır. Anayasada ne gibi bir değişiklik düşünüyorsa bunu ağızlarına sakız edip her tarafta konuşacakları yerde, TBMM’ye getirmelidirler. Referandum yoluyla bu ancak mümkün olabilir. Onun için de 317 milletvekilinin 330’a tamamlanması lazım. Referandum söz konusu olursa MHP, kamuoyunun aydınlatılmasında kendi dünya görüşü ve parti ilkeleri çerçevesinde katkı sağlayacaktır. MHP olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonunda bulunmayı, üzerimize düşen sorumluluğu taşımayı, fikirlerimizi açıkça söylemeyi, millet için faydalı olacaklara ‘Evet’, Türkiye’yi karanlığa götürecek unsurlara ‘Hayır’ demek suretiyle çalışmaları sürdüreceğiz.”
Şimdi bu sözleri tersten açıklamaya başlıyorum.
Tük devletinin varlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin egemenliğini kayıtsız şartsız koruyacağını ima eden fakat herkesin duymadığı ve görmediği bir tavır ile Sayın Bahçeli diyor ki Türk milletinin faydasına olacaklara 'Evet' Türkiye'yi karanlığa götüreceklere 'Hayır' diyeceğiz. Açıklamanın altında bunu diyen er kişi yukarıda bu erliği inkâr mı ediyor diye baktığımızda, anayasa ve başkanlık sistemini değiştirerek kendi saltanatlarını kurmaya yeminli kişilere sesleniyor.
Artık bu işi sakız gibi çiğnemeyi bırakın ne kadar düşünceniz var ise ortaya koyun, neyi değiştirmek istiyorsanız anayasadan neyi çıkarmak istiyorsanız, onun yerine neleri türetip koymak istiyorsanız koyun ve getirin, getirin de bizde artık sizin aklınızdan, kalbinizden, midenizden geçeni görelim diyerek herkesi er meydanına çağırıyor.
Eğer kendi dünya görüşlerimize uyarsa referandum konusunda destek veririz deyip bir yanda kılıcını çekiyor bir yanda elinde Türk milletine karşı mecliste etmiş olduğu ve yukarıda koyu harflerle yazarak atıfta bulunduğum yemini gösteriyor.
Üstelik kalkanında, zırhında ve kurt başlı sancağında
"Allah'a, Kur-an'a, vatana, bayrağa ve silaha yemin olsun!
Şehitlerim, gazilerim ve Başbuğ'um emin olsun!
Ülkücü Türk gençliği olarak;
Komünizme, faşizme, kapitalizme, siyonizme ve her türlü emperyalizme karşı mücadelemiz,
Son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır!
Mücadelemiz milliyetçi Türkiye'ye,
Turan'a kadardır!
Mücadelemizde hiç bir engel tanımayacağız!
Satanlardan olmayacağız!
Kaçanlardan olmayacağız!
Yılmayacağız!
Yıkılmayacağız!
Başaracağız! Başaracağız! Başaracağız!" şeklinde hepimizin ettiği Ülkücü yemini yazıyor.
En başta bunu bir siyasi parti lideri tarafından yapılmadığını söylemiştim, bu açıklamayı yapan, Türklüğe, İslamlığa ve sahip olduğumuz bin yıllık kardeşliğe saldıranlara karşı bu meydanda bekleyen yürek, şuan Türkiye'de tek bir siyasi parti liderinde bulunuyorsa o kişi sadece bir siyasi parti lideri değil, Türk dünyasının lideridir. Sevin sevmeyin ama onun bu duruşunu lekelemeyin kirletmeyin yere düşürmeyin Türk milletine kıyanlara ortak olmayın sonra pişman olamayın, kurultay elbet bir gün olur, siz birlik olun.
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Kalın sağlıcakla.