Halil Hakan Oturak
MAVİ VATAN VE İÇİMİZDEKİ KAYIKÇILAR
Her bir şeye yetişmeye çalışırken hiçbir şeyden keyif alınmaz bir dönem içinde oradan oraya yuvarlanıp gidiyoruz. Eskiden insan hayatını ilgilendiren birtakım konuların zaman geçtikçe geliştiğini ifade eden cümleler kurardık. Şimdilerde ise; özellikle teknolojinin gelişmesi ile zamanın uçup gittiğine şahitlik ediyoruz.
Bugün bütün dünya, içine düştüğü salgın hastalık dalgasından çıkmak için gayret gösterdikçe daha da karmaşık hale gelen zaman kavramı; ülkemizin içinde bulunduğu birtakım olayları incelediğimizde, sanki birileri tarafından ısrarla geri sarılmak istenmektedir.
Bu geri sarımı yapmak isteyenlerden biri Yunanlılardır!
Diğerleri ise içimizdeki Fransızlar!
Türk Devleti, Akdeniz’de Yunanlılara karşı mavi vatanı müdafaa etmeye çalışırken; siyaset adına söz söyleyenlerin bazıları, Demirtaş serbest kalsın, gizliden bana ortak olsun, açıktan bize kahvaltıya gelsin tiyatrolarıyla kayıklarını yüzdürmeye çalışıyorlar.
Aynı sonucu hedefleyen bu iki kasıt için yorum yapmak adına tarih çizelgesi incelendiğinde, sonuçlarını tahmin etmemiz hiç de güç değil.
Kayıtlar şunu söylüyor: Yunanlılar dünyanın bütün güçleri arkalarındayken yok olmak üzere olan Türk devletini işgal etmeye çalışmışlar ancak, güçlü bir milli mukavemet ile karşılaşıp soluğu İzmir’in serin sularında almışlardır. Bugün aynı işgali mavi vatan üzerinde yapmak isterken, başlarına gelecek sonucu buradan kestirmeleri gereklidir.
Diğer konu ise PKK ve siyasi uzantıları konusudur.
Açılım sürecinde yaşadığımız onca acı tecrübe ve pişmanlıklar ortada iken, çelik gibi olması gereken terör ve uzantılarına karşı milli tavrımızı yumuşatmaya çalışanlar, milletimizin ülkemizde ekonomide herhangi bir problem yok iken dahi, 7 Haziran seçimlerinde bölücü yaklaşımlara karşı verdiği tepkiyi unutmamalıdır.
Demokrasi adı altında hainlerle gizli ya da açık şekilde bir seçim kazanmak ümidinde olanlar, yakın adalara asker çıkararak Türk devletini işgal etmek isteyen Yunanlılarla aynı rüyanın uykusuna dalmış, afyonlu kafalardır.
Gelişmiş ülkelerin teknolojik imkanlara dayalı bir takım silah gücüne, ya da sosyal medya üzerinden yapılan bir iki dakikalık algı videolarına güvenenler, hezimetle sonlanacak bu yoldan geri dönsünler.
Yoksa emin olsunlar; hangi zaman hangi kılıkta olursa olsun, Türk milleti devletine kastedenlerin kimine askeri müdahaleyle kimine de demokratik usullerle en kestirme yolu gösterecektir.
Bunların alayı ya İzmir’de denize dökülecekler ya da sandıklara gömüleceklerdir!
Bu irade binlerce yıl geçmiş olsa dahi, zamanın aksi tesir edemediği milletimizin genlerine ve ruhuna işlenmiş bir gerçekliktir.