Öznur Salkım
KOLTUK KAVGASI
Son yıllarda özellikle şehiriçi dolmuşlarda yaşanılan olaylar çok fazlasıyla gündeme geliyor. Tacizden şiddete kadar belli belirsiz her şey yaşanılmak zorunda bırakılıyor. Sebeb olarakta incir çekirdeğini doldurmayacak konular karşımıza çıkıyor. Bunların neden bu kadar sık ve bazende tehlike boyutuna vardığını ne yazık ki anlatabilecek kimse de yok anladığım kadarıyla. Zaten kendi gözlemlediğim bir olaya da tanık oldum geçenlerde.
Bir kaç yıldır artık ilçemizde de kullanılan otobüs servis sistemi. Durumdan rahatsız olan insanlar var tabi; ama ne kadar dile getirildiği hakkında bilgiye sahip değilim doğrusu. İlçeden ile giden halk otobüslerinin yeni sistemi ne yazık ki az koltuk çok yolcu. Nereden baksanız 45 -60 dakika süren bu yolu ayakta geçirmek mecburi üstelik yasakta değil. Buna birde karşılıklı olarak dizayn edilen koltukları eklersek daha da çekilmez bir hal alıyor. O sistemdeki koltuklardan biri boşsa dahi insanlar oturmak için düşünmek zorunda kalıyor. Bayan yolcuların karşına düşüne düşüne oturan erkek yolcusundan tut oraya oturmalıyım diye tereddüt eden bayan yolcusuna kadar her biri ayrı bir sorun. Hadi bunları boşver ne olacak deyip oturan ama bir saat boyunca çekine çekine seyahat edenleri saymaya gerek yok herhalde. Başlı başına tam bir eziyet. Bütün bunlar kendi içimizde yaşadığımız ama dile getiremediğimiz duygu topluluğu aslında.
Hepimiz biliriz; daha ilkokul sıralarında öğretirler bizlere. Aslında en büyük saygı örneğidir bana göre; yaşlılara bayanlara, hamilelere, yolculuk esnasında yer verilmesi. İşte bu hikayede böyle bir günün eseri.
İki arkadaş ilden ilçeye dönmek için halk otobüsüne bindik. Koltuklar dolu olduğu içinde ayakta yolculuk etmek zorundaydık. Aynı zamanda arabadaki yaşlı amcalarla sohbet etmeye başladık. Hatta amca oturduğu yerden kalkıp bize yerini vermek isteyince mağçubiyetimiz anlatılmazdı doğrusu. Bu arada otobüs duraklardan yolcu alıyor "arka tarafa ilerleyin " sesleri yükseliyordu her seferinde. Tam karşımda 7 8 yaşlarında bir çocuk sessizce oturuyordu. Etrafında ki kimseyleyde pek alakadar olmuyordu. Bu sırada arabaya yaşlı teyze binmiş ve yer olmadığından ayakta dikiliyordu. Biraz önce bize yer vermek isteyen amca çocuğu yerinden kaldırıp "Bunlar genç yorulmazlar, ayakta da giderler." deyip yaşlı teyzeyi oturttu. Buraya kadar her şey normaldi ama birden tam arkamdan bir ses yükseldi.
--Seni yerinden kim kaldırdı hemen bana göster.
Çocuğun babası olduğunu hepimiz o anda öğrendik. Ama kimse konunun uzayabileceğini düşünmemişti. Devam etti. Önce elini yaşlı amcanın omzuna vurarak
" Bana baksana sen bu çoçuğu yerinden niye kaldırıyorsun." diye sordu. Amca;
"Hata mı ettim?" diye cevap verdi.
" Bu çocuk hasta yanıkları var sen nasıl kaldırıyorsun" diyen babaya cevabı ise;
" Bilmiyordum hasta olduğunu bilsem dokunmazdım söyleseydi buyur gel otursun." dedi ama bir faydası yoktu. İşin en acı tarafı ise babanın çocoğuna verdiği öğütlerdi.
" Seni oraya ben oturttum benden başka kimse kaldıramaz sana kimse dokunamaz. Ben varken kimseden korkma bir daha da benden başka kimsenin seni yerinden kaldırmasına izin verme."
Bu sözler ben dahil birçok insanı rahatsız etti. Kendince iyilik yapmaya çalışan amcanın mahçubiyeti o kalabalıkta oğlu yaşında birinin tavrı yeteri kadar utandırıcıydı. Belki her iki tarafta daha usluplu bir şekilde konuşmuş olsaydı kimsede rahatsızlık duymayacaktı. Hasta olan bir çocuğu normal şartlarda kimse kaldırmaz zaten. O anda babanın canı yandığı için bu tepkiyi vermiş olabilir. Diğer tarafta yaşlı bir teyze kaç dakika ayakta dikilebilirdi. Kim bilir normal yaşantısında belkide çok sakin biri olan baba toplum içinde yakışmayan sözler söyleyerek tepkiler aldı. Belki sakinleşince oda yaptığının hata olduğunu düşünmüştür. Ama benim hayatım boyunca evladına verdiği öğütleri unutmayacağım kesin. Bana göre yanlıştı. Buna saygı duymam duyamam. Gelecek nesillere böyle hırslı, öfkeli yada bencil öğütlerle doğru adım attıramayız.
Evet bu sadece şahit olduğum küçük bir olaydı. Bu yoluda her gün kullanmayacağım kesin. Ama hergün bu olaylara benzer durumlara tanıklık edenler çoktur eminim. Ve ne yazık ki sessiz kalınacağı da aşikar. Lütfen öfkelerimizi ve hırslarımızı kontrol altında tutan eğiten ve doğru yolu gösteren bireyler olalım. Saygısızlığıyla değil, saygınlığıyla ön plana çıkan kişilikler kalalım. İnanın hepimizin ihtiyacı olan şey bu.