Halil Hakan Oturak
Japonlar Müslümün olsa!
Henüz sakinlemişti ortalık yeni çıkmıştık seferden
Japonlar Müslüman olsa diye öyle birden aklıma geldi at üstünde gezerken..
Yine tarih sayfalarında ecdadımızla birlikte yürek yüreğe verdik çarpışıyorduk anlayacağınız, İslam öncesi Türk devletleri ve onların cihan hakimiyeti düşünceleri ile ilgili satırları okurken çok ciddi detaylar hatırladık ve tespit ettik yeniden.
Mesela Türk milletinin atları savaşlarda kullanan ilk millet olduğunu bilmek, o güçlü devletleri nasıl kurduğumuzun ilk izahını yapıyordu bizlere.
Düşünsenize şuan savaş uçaklarının sadece Türkiye’de olduğunu başka ülkelerde olmadığını.
Gökyüzünde uçan kuş harici bir cisim görünce Amerikalı Jonilerin, Rusyalı Leninlerin nasıl şaşkın şaşkın bakacaklarını bir hayal edin…
Tam olarak böyleydi Çinlilerin durumu at üstünde Türkleri gördüklerinde.
Atları onlarda kullanıyorlardı fakar sadece arkasında yük çekmek için, eğer ve koşum takımlarını meydanlarda uçarcasına geçen Türklerden görmüşlerdi ilk defa.
Sonra okçu süvari birliklerini de ilk Türkler kurmuşlardı, düşünün 1. Dünya savaşında başkalarında “Albatros Fokker DR1” uçakları varken bizde F16’lar hatta şimdiki Atak helikopterinin olduğunu..
Başka dikkate şayan bir konu vardır ki, Türklerin devlet geleneği…
Eski Türk devletlerini Kağanlar yönetir, onların kardeşleri de “Yabgu” olarak yardımcı görevlerde bulunurlardı. Devlet Türk boyları arasında bölge bölge paylaştırılır her boy kendi topraklarını korur ve işlerdi. Başta güçlü bir Kağan olduğu zamanlarda bu sistem harika bir işleyiş sergiler, ihtiyaç halinde çok güçlü ordular hızlı şekilde toparlanabilirdi. Bu gelenek Selçuklular ve Osmanlılara geçmiştir.
“Filhakika, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde, asırlarca devletin, askeri ve zirai rejiminin, esasını teşkil eden Miri(beylik) toprak idaresinin menşei de buradan gelir. Türklere mahsus olan bu göçebe toprak idaresi Selçuklu ve Osmanlı sultanları tarafından bütün toprakların devlet mülkiyetine intikaline sebep olmuş: boy beyleri yerine sultanlar bu amme mülkiyetini ikta veya timar sahibi beylerin idaresinde devlet hesabına kullanmış; Türkiye’de idari, askeri ve hukuki teşkilatın, zirai iktisadın temeli olmuştur.”
“Türklerde milli şuurun çok eski devirlerde uyanması, İslam cihadına uygun bir savaşçılık ruhu, nihayet ilahi himaye ve kadere kuvvetle inanış tarihi kudret ve hayatiyeti arttırmağa ve cihan hakimiyeti mefkuresini ve dünyaya nizam yaratmağa sebep olmuştur”
(Prof. Dr. Osman Turan- Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi)
Başlığı atarken altını çizmek istediğim noktada tam burasıdır. Türk milletinin 751 Talas savaşından sonra başlayan süreçte toplu halde İslam olması, o dönemde İslam toplumu açısından çok kıymetli bir olaydır.
Bugün Japonların toplu şekilde Müslüman olmaları bizim için nasıl kıymetli olacaksa aynen öyledir.
Japonların bilim ve teknikteki ilerlemesi İslam âlemine nasıl fayda sağlayacağını hayal edebiliyorsak geçmişte de böyle bir gelişmenin olduğunun farkına varmamız gereklidir.
Burada yaratılıştan gelme bir üstünlük kesinlikle düşüncemizde yer olmayıp, gerek devlet yönetimi ve gerek askeri yönden devrin en ileri milleti olan Türk milletinin, bu yönleriyle zaten yükseleceği Kur’an’la sabit olan İslam dininin yükselmesine, bir sebep değil araç olduğunu belirtmekle birlikte, dünya tarihinin de direk akışını değiştiren bir olay olduğunun da altını çizmektir.
Öyleyse İslam öncesi Türklüğü hiçe saymak ya da Türlük adına İslam’a aykırı düşünce ve hareketlerde bulunmak hatadır. Bunlarda ısrar ise ilki için vatan ve millet hainliği ikincisi için ise İslam dışı sapkınlıktır.
Allah Türk milletini korusun!
Tüm İslam âleminin yardımcısı olsun.
Kurban bayramınız mübarek olsun, sizlere bu bayramda kendi sloganımla bir çağrıda bulunacağım.
Kurban derilerimiz bu sefer Ocaklara vatan için tereddüt etmeden kurban olacaklara…
Gerektiğinde misli ile geri ödeyeceklerdir.
Allah kabul etsin.